Panzehir yerelde

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayları arasında ismi geçen Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer Cumhuriyet’e konuştu.

Hazal Ocak

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, aday olmayacağını açıklamasının ardından İzmir için birçok kişinin ismi geçmeye başladı. En çok konuşulan isimlerden biri de Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adaylığı başvurusunda bulunmadığını belirten Soyer “Bence bu görevi üstlenmek için adaylık bir kriter değil. Bu geçmişinizle, vizyonunuzla, duruşunuzla, yaptıklarınızla ve yapamadıklarınızla hepsiyle beraber değerlendirilir ve bir karar verilir. Biz de o kararı bekleyeceğiz” ifadelerini kullanıyor. İzmir’e aşık olduğunu söyleyen Soyer, Türkiye’de rejimin değiştiğine dikkat çekerek “Sorunun çözümü yerelde” diyor ve ekliyor: “Yerelde ürettiğimiz çözümler insanların tenine dokunuyor, gerçekten derdine derman oluyor.”

Çocukluğundan beri İzmir’de yaşayan Soyer’le yerel yönetimleri ve İzmir’e olan aşkını konuştuk.

“En çok İzmir’de nefes alabilirsiniz”

- Yerel seçimler yaklaşıyor, nasıl görüyorsunuz?

Rejim değişti Türkiye’de. En mühim mesele bu. Bu rejim değişikliği altında nefes alınacak, demokrasinin, Cumhuriyetin kurumlarının, kültürünün hala var olabildiği tek yer yerel yönetimler. Bu yerel yönetimlerin içinde de en çok İzmir’de nefes alabilirsiniz. İzmir o nedenle çok önemli. Birlieşmiş Milletler 15 yılda bir sürdürebilir kalkınma hedefleri ortaya koyuyor insanlık için. ‘15 yıllık bir periyod için tüm insanlık bu hedeflere odaklansın ve gerçekleştirmeye çalışsın’ diyor. 2000 yılında bin yıl kalkınma hedefleri adıyla 8 tane hedef koydular. 2015’te 17 tane 2030’a kadar gerçekleştirilmesi amacıyla sürdürülebilir kalkınma hedefleri koydular. 2015 yılında ortaya konan hedefler ilginç bir zamanlamayla Habitat 3 zirvesiyle buluştu. Bu hedefler masaya yatırıldı. Buradan yeni kent gündemi diye bir şey çıktı. Bu 17 hedef altında 177 tane başlık, aslında bir yol haritası, bir rota, bir pusula... Bütün insanlık 2030’a kadar bu yeni şehir gündemiyle yol alsın ve böyle yürüsün. Bunun ana fikri de içindeki temel ruh da  yerelin öneminin arttığını gösteriyor bize. 2015 yılında düzenen Paris İklim Zirvesi’ne ilk defa belediye başkanları da davet edildi. 400 tane belediye başkanı. Ben de oradaydım. Bütün dünya oraya kitlenmişti. Mesaj şuydu: “Hiçbir global sorun yerelin dahili olmadan çözülemez.” İklim değişikliği, yoksulluk, enerji meselesi bunlar yukardan aşağıya hukuk düzenlemeleriyle, emir komuta zinciri içinde talimatla başa çıkalacak meseleler değil. Bu küresel sorunların yerelde çözülmesi gerekiyor.

“Dünyayı ıskalamamak lazım”

- Ülkemize dönersek...

“Rejim değişti ve yerel kaldı derken” bunu kastediyorum. Bizim yerelde çözüm üretmemiz lazım. Aklımıza gelen tüm meselelerin çözümü aslında yerelde. Çünkü sadece yerelde ürettiğimiz çözümler bu insanların tenine dokunuyor, gerçekten derdine derman oluyor. Merkezden onların gerçek derdine çözüm üretemiyorsunuz. İnsanlık bütün bu kaos, kötüye gidişin panzehirlerini yerelde üretmeye çalışıyor. Biz de Türkiye’de bunu yapmak zorundayız. Yerelde ortaya çok başarılı hikayeler koymak zorundayız. Burada da yol gösteren şey “sosyal demokrasi” aslında. Sosyal demokrasinin değerleriyle digital teknolojiyi buluşturmamız lazım. Buradan bir  vizyon çıkartmamız lazım. Bu vizyonla katılımcılık, şeffalık hepsi başka bir anlam ve başka bir hürriyet kazanacak. Dünyayı ıskalamamak lazım. Kendi kabuğumuzun içinde kalarak ileriye gidemeyiz. Bütün bunlarla beraber Anadolu’nun kadim kültürünü buluşturmak ve oradan bir gelecek inşaa etmek zorundayız. Ne sadece bu teknolojiler ve bu perspektif ne de sadece kadim kültürün perspektifi bizi ileri taşır. Jeolojik olarak zaten bir köprüyüz biz. En büyük şansımız da o. Sosyal demokrasinin evet enstrümanlarını geliştirmekten bahsettik bunun hedefi arka sıradakilere yönelmektir. Daha çok onların taleplerine, daha çok onların beklentilerine karşılamaya yönelmektir. Arka sıradakiler sosyal demokrasinin önceliği olmak zorundadır.

- Bunu yerelde başardınız mı?

'Bunu başarmaya çalıştım’ diyebilirim. Bu bir yolculuk. Bu varış ve bitiş noktası olan bir şey değil. Evet, yaptık oldu, kapattık defteri böyle bir dünya yok. Bu sonsuz yürüyecek bir hikaye.

- İzmir Belediye Başkanlığı aday adaylığı başvurusunda bulunacak mısınız?

Bu bir adaylık meselesi değil. Bu görevdir ve verilirse yapılır. Herkes aday olur. Adaylık bir kriter değil bence bu görevi üstlenmek için. Bu geçmişinizle, vizyonunuzla, duruşunuzla, yaptıklarınızla ve yapamadıklarınızla hepsiyle beraber değerlendirilir ve bir karar verilir. Biz de o kararı bekleyeceğiz.

“İzmir sarar, sarmalar”

- Gençliğiniz İzmir’de geçti. İzmir’in sizin için farklı bir yeri var mı? Nasıl tanımlıyorsunuz?

İzmir benim için “aşk”. İzmir’e aşığım. İzmir hakkaten aşkla sevilecek bir şehir. Aşkla seviyorum. Nereye gidersem gideyim koşa koşa geri dönüyorum. İzmir olağanüstü bir mucize. Konumuyla, iklimiyle, deniziyle, insanıyla, kültürüyle, tarihiyle her şeyiyle yani... Olağanüstü bir mucize. Ben de o yüzden aşığım... Gerçekten liman kenti olmanın getirdiği bir şey. Bir arada yaşama kültürü getiriyor. Farklılıklara tahammül. Farklı kültürlere, farklı dilleri, farklı dinlere, tolerans, onlarla bir arada büyümenin mümkün olduğunu kavramak. O nedenle İzmir kim olursa olsun hemen kucaklar, sarar sarmalar içine alır, bu böyle bir şey. O yüzden İzmirlilik diye bir şey var. Yani bu böyle yüzlerce yıl geriye giden çok köklü bir kültür. Adeta bir sosyal gen bence.

- İzmir’e ilişkin hayalleriniz var mı?

Kentlerin kimliğinin köklerinden geldiğini düşünürüm. Kentlere köklerinden beslenmeyen bir kimlik koyduğunuz zaman o dökülür. Yapışmaz yani üzerine durmaz ama İzmir’in köklerinden gelen bir kimliği var. Bu kimlik kentin geleceğini de aydınlatan bir kimlik. İzmir yüzlerce yıl boyunca Akdeniz çanağının en güçlü liman şehri olmuş. Sonra kan kaybetmeye başlamış. İzmir bir gelecek inşaa edecekse kendisine bu kimlikten beslenmek zorunda. İzmirle ilgili hayallerim de benim bu köklerden beslenen hayaller hep. Tekrar Doğu Akdeniz’in incisi olması... Bu başlı başına büyük değişim ve o köklerden beslenen yepyeni bir adım demektir. İzmir’in kabuğunu kırıp tekrar Doğu Akdeniz’de boy göstermesi lazım. İzmir bunun liderliğini yapacak bir şehir çünkü yapmış. Şimdi bunun tekrar yapılması lazım.

Soyer 2009 yılında CHP’den Seferihisar Belediye Başkanı seçildi. Belediye başkanlığının ilk yılında uluslararası yerel kalkınma modeli Cittaslow (Sakin Şehir) hareketini Türkiye’ye taşıdı ve ülkeye yayılmasını sağladı. Soyer şu an Cittaslow Genel Başkan Yardımcılığı ve Cittaslow Türkiye Koordinatörlüğü görevlerini bir arada yürütüyor.