Panorama 2011

cumhuriyet.com.tr

Fethin 555’inci yılına yetiştirilerek 2009 sonlarında açılan Türkiye’nin ilk panoramik müzesi Panaroma 1453’ün açık gökyüzü görünümlü tavanı sizi semanın sonsuzluğuna çekiyor gibidir.

Topkapı Tramvay durağının yanı başındaki müzenin kapısından içeri adım attığınız an kendinizi 29 Mayıs sabahında buluveriyorsunuz. 360 derecelik yekpare panonun 3 boyutlu görüntüleri gerçekten etkileyici. 10 binden fazla figürle son hücumu, umutsuz savunmayı tasvir eden panoramik resimler çağ açan fetihle birlikte Doğu Roma’nın düşüşünü yansıtmada gerçekten başarılı.

Fetih günü surlarda açılan gediklerin, kuşatmada ve savunmada kullanılan silahların, topların, güllelerin birebir ölçütlerinden tutun da iki taraf askerlerinin giyimlerine kadar her ayrıntının dönem gerçekliğine uygun olmasına özen gösterilmiş. Top sesleri, savaş naraları, mehter marşıyla birlikte kopan kızılca kıyametin uğultusu sizi bir anda günümüz İstanbul’undan koparıp 29 Mayıs 1453 sabahına götürüveriyor…

Fetih müzesinden çıkıp tekrar bugünün İstanbul’una dönseniz de bir süre Panorama 1453’ün etkisinden kurtulamayacaksınız. Muhkem surlara her vuruşunda zelzele yaratan top sesleri, mehteran kösleri, kılıç şakırtıları kulaklarınızı çınlatmaya devam edecektir. Fetih gününün hengâmesinden günümüz gerçekliğine dönmenin, ulus ötesi güçlerin resmedip gözümüzün içine soktukları Panorama 2011 karşısında derin düşüncelere dalmanın, milenyum Türkiye’sinin çözülüş panoramasıyla yüzleşmenin vaktidir artık…

Fetih tek kente, Konstantiniye’ye sıkışmış Bizans’ın zevalinden daha öte bir şeydi. El değiştiren payitahtla birlikte çağ da değişmişti. Orta Avrupa’ya iyice yerleşip Viyana’ya dayanmanın yakın eşiği aşılmıştı. Arkada bırakılan hasmın tedirginliğini hissetmeksizin Avrupa kıtasında yaşanacak Osmanlı yüz yılları başlayabilirdi artık.

Panorama 1453 bizim çizimimizdi. Geçen yüzyılın başlarında emperyalizmin asırlık rüyasının tuvale yansımış hülyası Panorama -Sevr- 1920’yi de çerçevelenip sergiye çıkmadan tedavülden kaldırıvermiştik. Yerine yüzde yüz yerli, milletin her ferdinin sehpasından fırçasına, boyasından tuvaline kolektif emeğinin şaheseri Panorama 1923’ü koymuştuk.

2011 Türkiye’sinde yaban ellerin tuttuğu fırçanın tuvale her dokunuşuyla onurun, bağımsızlığın, özverinin, alın terinin başyapıtı Panorama 1923 daha bir silinirken yerine ihanet, teslimiyet, yok oluş resmedilmektedir. Etnik kalkışmanın, mezhepsel ayrışmanın, imamesi düşmüş 99’luk tespih gibi dağılmanın panoramasını bir an önce bitirip ziyarete açmanın hırsıyla fırçalar tuvale telaşla inip kalkmaktadır.

Ortak değerlerin birleştiriciliği silinirken, boğazlaşmanın, karşılıklı nefretin kışkırtıcı renkleri tuvale boca edilmektedir. Baharın, yeniden doğuşun, üremenin motifleri yerlerini karakışın soğuğuna, zemherinin ayazına, post modern köleleşmenin utancına, sürüleşmenin iç karatıcı kompozisyonlarına terk etmektedir.

Gayrı milli sermaye, sömürge aydınları, inancı vatansızlaştıran kimi hoca efendiler, karargâhta kuşatılan ordu, milli kodlardan arındırılmış bürokrasi Panorama 2011’in ana motifleridir.

Post modern köleliğin utancını resmedenlerin boyaları foyalarını kapatmaya yine yetmeyecek. Tarih bize ihanetin çıplaklığını örten boyaların ne kadar kalın vurulursa vurulsun günü gelince tuval üzerinden uçup gidiverdiğini gösteriyor!