Panda orfozunu koruyor

WWF Akdeniz Kaş kıyı şeridini ve sualtını korumak için çalışıyor. Yerel yönetimler, balıkçılar, dalış kulüpleri, yerel halk birlikte hareket ediyor, ekolojik turizm hedefliyorlar. Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde projenin paydaşları anlattı.

Günel Cantak

Torosların denize yaslandığı, yerel halkın deyişiyle, “Arkası taş önü yaş, al sana Kaş”tayız. Fazla insan yok. Buraya gelmek de zahmetli. Havalimanlarına üç saat. Ne otoban ne de duble yol gelmiş buraya. Büyükşehirlerden sıkılıp göçenlerle, yerli halk iç içe geçmiş. Bilinirliği olmasına rağmen hâlâ bakir. Denizi ve kıyısında tür çeşitliliği korunmuş. Ama yaklaşıyorlar. Ruslar, Almanlar ve Türkler Antalya'dan Kaş'ın kapılarına kadar dayanmış. Ama onlardan önce Panda gelmiş Kaş'a. WWF’in, yani Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın pandası. 2006 yılından itibaren kıyı şeridini ve sualtını korumak için proje üretiyor. Yerel yönetimlerden, balıkçılara, dalış kulüplerinden yerel halka kadar bölgede yaşayan ve çalışanlarla beraber hareket ediyorlar. Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi etrafında üç gün geçirdik. Projenin tüm paydaşlarıyla görüştük. Projeyi ise WWF Kaş Kekova Proje Koordinatörü Yaprak Arda’dan dinledik.

Biz burada ilk olarak 2002’de deniz çeşitliliğini saptamak üzere Denizel Biyolojik Çalışma yaptık. Suyun altına indiğin anda her şeyden izole ediyorsun kendini. Başka bir dünyaya giriş yapıyorsun. Hocamız Baki Yokeş ve WWF bu projeyi başlattı. Ve tüm Likya kıyılarındaki denizel biyolojik çeşitliliğini araştırdık. Bu proje yaklaşık üç ay sürdü. 2006 yılında WWF'in Akdeniz ofisinin işin içine girmesiyle bazı şeyler hızlanmaya başladı. Kıyı koruma alanının ilan edilmesinin ardından şu anda burada yapılan sürdürülebilir turizm projesi de onların desteğiyle beraber yürüyor. Bu proje aynı zamanda benzeri bir şekilde Türkiye dışında Cezayir, Tunus, Libya, Arnavutluk, Hırvatistan'da da devam ediyor. Doğu Akdeniz'deki tek temsilci biziz. WWF Akdeniz’in sayesinde  onların destekleri ve yardımlarıyla ilerliyor proje. Uzun süredir bu projenin içerinde çalıştıkları için bu alanın önemini Türklerden, yerelden daha iyi biliyorlar. Varlıkları çok önemli. 

Ben İstanbul ofiste çalışıyorum. Ama özellikle sezonda her ay minimum iki hafta burada kalıyorum. Burada gelip yerelde insanlarla konuşuyorum. Balıkçılardan tut, dalış okullarına, dükkan sahiplerine kadar. Kaymakam olsun, belediye olsun onlara raporları iletiyorum. Alanda hep yapılması gereken bir iş oluyor. Bilgi panolarının yenilenmesi gerekiyor, aktivitelerimiz oluyor.  

2011 yılında Özel Çevre Koruma Müdürlükleri kapatılıyor ve Kaş-Kekova koruma alanı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devrediliyor. Bu kapanmayla beraber alanı korumakla yükümlü iki personel de merkeze çekiliyor. Kaş'ta şu an alandan sorumlu devlet yetkilisi yok. Buna rağmen bizim buradaki en büyük destekçimiz kaymakam Selami Kapankaya idi, ne yazık ki görev süresi doldu. Şimdi yeni kaymakamla tanışıp projeyi anlatacağız. Onun dışında Sahil Güvenlik bize çok yardımcı oluyor. Komutan da yeni değişti. Özellikle koruma alanından gelen ihbarlara hızla yetişmeye çalışıyorlar. Belediye başkan yardımcısı Lütfü Öztürk'le de temas halindeyiz. Bu üç grup bize en fazla yarımcı olan devlet kurumu. Yerelden üst kademelere çıkıldıkça aynı desteği göremiyorsun. 

 

Finansal kaynak

Deniz çayırlarının tekne demir ve çapalarına karşı korunmasını sağlayan şamandıra sistemi su altı için çok önemli. Antalya Deniz Ticaret Odası'yla görüşmelerimiz var. Ulaştırma Bakanlığı’yla da... Biz alanda 163 şamandıra istiyoruz. Maliyeti 1 milyon lira. Burada devletin, hatta belki özel sektörün de desteği olması lazım. 

Zaten projenin devam etmesi için finansal bir mekanizmaya ihtiyaç var. Kıyı koruma alanında hem dalış tekneleri, hem normal teknelerden bir ücret kesilebilir. Buradaki mekan sahiplerinden çok cüzi rakamlarda ama alanın devamlılığını sağlayacak destek alınabilir.

 

Yönetim birimi

Bu alanda bir yönetim birimi istiyoruz. Kıyıdan ve denizden sorumlu olacak. Gerekirse ihbar etme yetkisi olacak, gerekirse ceza kesme yetkisi... Yerelin de destek vermesini istiyoruz. Onların da birbirleriyle iletişim halinde olması, toplantılar yapması lazım. 

Gelen ihbarlar 

Bana ihbar geldiği zaman Sahil Güvenlik’e yönlendiriyorum. Sahil Güvenlik gereğini yaptıktan sonra bana bilgi veriyor ve bu şekilde ilerliyoruz. Zaten benim ceza kesme yetkim yok. Sahil güvenlikle ilişkimiz çok iyi ama onların görev alanı çok geniş. Biz daha çok onlara yardımcı amaçlı bir pozisyondayız. Bir küçük zodyak, bir gemici ve görevli biri. Biliyoruz ki insanlar gece avlanıyorlar. Bazen ağ atıyorlar. Böyle bir koruma teknesi ve görevliler olursa, gidip düzenli olarak varlıklarını belli ederlerse bu caydırıcı olur.  

 

Sahil Güvenlik Komutanlığı 

Herhangi bir ihbar aldığımız anda veya bölgede devriyeye çıktığımız anda kaçak avlanan veya dalış yapanları gördüğümüz anda işlem yapıyoruz. Bölge için ayrı bir hassasiyetimiz var. WWF Türkiye ile çok yakın çalışıyoruz. Neredeyse haftada beş gün telefonla irtibat içerisindeyiz. Bölgede yaptırımı olan tek kurum biz olduğumuz için yoğun çalışıyoruz.

 KRONOLOJİ 

  • 1990 Kekova, antik şehirden dolayı koruma alanı ilan edildi. 
  • 2002 Araştırma başladı. 
  • 2006 Kekova'nın koruma sınırları Kaş'a kadar uzatıldı, bugünkü halini aldı. 
  • 2012 Deniz Kıyı Koruma Alanı ilan edildi. Hangi bölgelerin balıkçılığa, hangi bölgelerin dalışa yasak olduğu kayda geçti.
  • 2014 Yönetim planı onaylandı.

 

Yaprak Arda
 
WWF Kaş-Kekova Proje
Koordinatörü

Sualtı hayatımın parçası 

Babam hafta sonları amatör balıkçılık yapardı. Beni de alırdı yanına. Şöyle komik bir şey vardı. Babam balıkları yakalar kovaya koyar, ben de onları alır teker teker geriye atardım. O zamanlardan denize bir bağım vardı. 12 yaşında dalışa başladım. Dalışı çok sevdim. Üniversiteye Boğaziçi'nde genetik okuyarak başladım.

Sonra dedim ki kendi kendime, ben ne yapıyorum! Ben bu sualtını hayatımın bir parçası haline getirmek istiyorum. Deniz biyolojisi okuyabilirim. Yurtdışına gittim. Amerika'da, Florida Teknik Üniversitesi'nde su biyolojisi okudum, 2006-2009 arasında.

Dalıyorsun canlıları sayıyorsun, birçok şey öğreniyorsun. İlk başladığım zaman Türkiye kıyılarında daldım. Bodrum, Marmaris, Kaş. Kuzey tarafta Saroz bölgesinde ve Ayvalık’ta. Ama Kaş gerçekten çok farklı. İyi ki korumuşuz, sonuçlarını şimdi görebiliyoruz. Yolda yürürken bile deniz kaplumbağası görebilir noktaya geldik. Yüksek lisans tezimi de denizel koruma alanları ve  denizel biyolojik alanları üzerine yaptım. İleride doktora yaparsam yine bu alanda yapmak istiyorum. Bu alanın Türkiye'de anılan, yurtdışından insanlar geldiğinde “Evet biz bundan dolayı Kaş'a geliyoruz” dedikleri bir alan olmasını istiyorum. Biz doğayı bilen, doğayı koruyan bilinçli turistin gelmesini istiyoruz. 

 

BODRUM'UN DÖNÜŞÜ YOK

Bodrum son zamanlarında artık. Turizm patlaması oldu, orayı koruyamadılar. Ben her sene daldığımda sualtının nasıl yok olduğunu gözlerimle gördüm. Dalınan resifler üzerinde, kayalıklar üzerinde tahribatı gördüm, balıkların nasıl azaldığını gördüm. Şu anda öyle bir noktada ki Bodrum, koruma altına alsak bile artık düzeltemeyiz. Geri dönüş yok. 

 

ORFOZ ÇOK KARİZMATİK

Sualtında bir ıslık sesi duydum etrafıma bakındım tüpten mi geliyor diye. Meğerse yunuslarmış. O kadar etkileyici bir şey ki. Birbirleriyle farklı şekilde haberleşiyorlardı. Mesela yunus, mitolojide hem resmedilen hem de anlatılan bir canlı. Orfoz da öyle. Ben orfozu karizmatik buluyorum. Kocaman dudakları var, meraklı bir şekilde size geliyor, bir yandan da mesafesini koruyor. Heybeti var kendisinin. 

Murat Draman


Sualtı Araştırmaları Derneği
yöneticisi, dalış okulu sahibi

Sürdürülebilir turizm Kaş'ın tek şansı 

Kendi yaptığımız bağış programları var, projeyi desteklemek için. Dalgıçlar mesela her yıl bir hatıra rozeti alıp koruma alanına 5 liralık bir yardım yapıp, o 5 liraların birikmesiyle de deniz çayırlarına çapa atılmaması için, kendi işimizi de kolaylaştıran çevreyi de koruyan düzenekler yaptırıyoruz. Bunları resmileştirmek de istiyoruz ama uzun zaman alıyor. Sualtının sürdürülebilir olarak kullanılmasında biz devredeyiz dernek olarak. Doğada aktivite yapıyor ama doğadan bir şey almıyoruz. Botanik turları yaparken çiçek toplatmıyoruz. Dalış yaptığımızda kestane, kabuk toplatmıyoruz. Balık avlamıyoruz. Bu konularda çok dikkatliyiz. Bizim istediğimiz en önemli şeylerden biri şamandıra. Çapa atınca kayalar kırılıyor, deniz çayırları yırtılıyor. Bir kere deniz çayırına çapa atıldı mı oradan yarılıyor. Bizim işimiz buna bağlı. Doğal hayat tehlikeye girerse dalış yapmaya kimse gelmez. Kaş'ın geleceğini bunda gördüğümüz için sürdürülebilir turizm tek şans Kaş için. Burayı değiştirip, plaj, güneş, alkol, eğlence havasına sokarsak zaten diğerleriyle aynı olacak.

Dalış kulüpleriyle, otel sahipleriyle, restoran sahipleriyle, balıkçılarla bunu koruyup yolumuza devam etmeliyiz. Burası biterse devamı yok. Ciddi bir efora ihtiyaç var. Koruma tedbirleri ile zenginliğin korunması lazım. Bütün büyük balıkları yiyoruz. Küçük balıklar yosunların hepsini temizliyorlar. Çünkü onları kontrol altında tutan büyükler az. Sular yavaş yavaş ısınıyor. En son bir ay önce bir aslan balığının resmini çektik. Kızıldeniz’den gelen göçmen. Zaten iklim değişikliği burayı tehdit ediyor. 

Koruma bölgesindeki orfozun kaşının üzerinde zıpkın yarası var. Ama burada herkesin hatası var. Günün birinde dalgıcın biri gelmiş, ben çok seviyorum diyerek hayvana pişmiş yumurtayı yedirmiş. Orfozun çok hoşuna gitmiş arkasından gelmeye başlamış. 100 kişiden biri daha ona yemek vermiş. Şimdi o hayvan yanınıza geliyor, bekliyor bekliyor, dibinizde duruyor. Eğer siz ona yemek vermezseniz 15 dakika sonra kızıyor ve peşinizden kovalamaya başlıyor. Böyle olaylar da yaşıyoruz. O hayvanın kaşında zıpkın yarasının olmasının nedeni onun bu durumunu kullanarak avlamaya çalışan insanların da olması. Ama önüne geçemiyoruz. Gecenin ortasında gelip giriyorlar. Biz polislik yapamıyoruz. Kavga etmek durumunda kalırız. Sonra da sürdürülebilir bir turizm olmaz sonunda. 

Osman Doğan 
 
Anne babadan balıkçı 

Korumayı kendi geleceğim için yapıyorum

18 balıkçı var burada. Fethiye'den gelenler de var, burada avlanıyorlar. Yasağı biz kontrol ediyoruz. Ben gece gidiyorum bakıyorum bazen. Gece avlansa birileri kimin haberi olacak? Kimsenin haberi olmaz. Sahil Güvenlik denk gelir yakalayabilirse, ancak. Köyden geliyor gece zıpkınla balık vuruyor. Yasak da kim bekleyecek? Maaşa bağlasınlar, biz kontrol edelim. Gece zıpkınla dalanı da var, balıkçısı da. Ben niye ihbar edeyim ki? Benim can güvenliğim ne olacak? Bir ara başıma geldi. Adamı ihbar ettim, "seni vururum" dedi. Çözüm sırayla nöbet beklemek. Ama yetkimiz olacak. Biz zaten korumayı kendi içimizde yapıyoruz. Kendi geleceğimiz için.