Pamuğa sarılı hikâyeler

Peren ile Dedesi, gerçek anların çocuk ruhuna aktarılmış hali...

Aykut Küçükkaya

Sevimli mi sevimli küçük bir kız çocuğu ve bir dede!.. Peren’in saçları sarı ve dalgalı. Kafasında hep tacı... Saçları beyazlaşmış dedenin boynunda “sarı-lacivert” bir atkı... Beş çocuk kitabı masamın üzerinde bana bakıyor. Peren ile Dedesi’nin hikâyeleri bunlar. Yazan Peren’in annesi, dedenin kızı; Pınar Sur...

Pınar Sur’la Bebek Sahili’nde Peren ile Dedesi’nin hikâyesi için buluştuğumuzda bu kadar içten bir röportajın beni beklediğini tahmin etmiyordum. Hava biraz kapalı, parkın çimleri ıslak. Sur, kaleme aldığı 5 kitaplık seriyi ve belki de en büyük hayalini “gerçek anların çocuk ruhuna aktarılmış hali” diye tanımlıyor. Ve bize ilk önce Peren’i, sonra dedeyi anlatıyor:

5 kitaplık seri...

“Peren benim kızım, dedesi de 5 yıl önce kaybettiğim babam.. Peren meraklı mı meraklı bir kız çocuğu. Her şeyi sorgulayan, öğrenmeye çalışan, kafasında sonsuz hayalleri olan ve her şeyi kendi yapmak isteyen bir çocuk. Dedesi ise sabah erkenden kalkıp onun ballı cevizini hazırlayan, yiyecekleri taze olsun diye bir demet maydanoz için bile üşenmeden arabasına atlayıp alışverişe giden bir adam. Anneanne ve dedenin büyük sevgisi, özeni ile büyütülmüş, tam el bebek, gül bebek denebilecek bir hikâye. Sanırım torun sevgisinin bambaşka olduğunu gösteren bir hikâye. Hep derler ya, çocuklarımıza gösteremediğimiz sevgiyi ve veremediğimiz zamanı torunlarımızda yaşıyoruz diye, onun gibi bir şey işte. Çalışma hayatı ve hayatın koşturması çoktan bitmiş, kendi köşelerinde yaşadıkları dingin bir hayatı, sesleriyle, konuşmalarıyla bölen çocuklara adayan, hatta onlarla hayatı yeniden yaşamaya başlayan büyüklerimizin en zevk aldıkları zamanlar olmuş. Bizim hikâyelerimizin gerçeğinde belki de çoğu zamanda anneanne olmasına rağmen, en az onun kadar emeği, sevgisi ve özverisi ile bir çocuğun kahramanı olan bir dede figürü vardı. Ve ben bu hikâyelerde onu öne çıkardım. Peren ile Dedesi’nin hikâyeleri, gerçek anların çocuk ruhuna aktarılmış halidir. Renkli sayfaları, çizimleri ile gerçeklerine çok yakın.”

Güzel anılar

Peren ile Dedesi, Alışverişte, Çiftlikte, Evde, Karda ve Mutfakta... İlk serinin hikâyeleri bunlar. Sırada 5 hikâye daha var. “Herkes güzel anılarını ödüllendirir hayatta” diyor Sur...

“Kimi anarak, anlatarak, kimi resmederek, yazarak, ama mutlaka bir yere koyarak. Benim için de bu anılar bir şeye dönüştürülmeliydi. Bir kaybın, bir hüznün değerli bir şeye dönüştürülüp ve elden ele, o benim ve yaşayanların sadece bildiği anların hikâyeler oluşturularak dolaşması tarif edilemez bir mutluluktu benim için. Evet bu anlar küçük bir kız çocuğuna aslında ne kadar da değerli bir çocukluk geçirdiğine dair kendi içimizde değerliydi ama anların sıcaklığı ve bir dede- torun ilişkisindeki sevecenliği kendi aramızda saklamak istemedim. Şimdi vakit, o gerçek hikâyeleri, gerçek sahiplerine ulaştırmak ve minik ellerde o kitapçıkları görmek vakti. Peren diye bir kız çocuğu var ve dedesiyle yaptığı her şeyden öğrendiği, çözümlediği ve çıkardığı dersler.”

Maceraları devam edecek 

Peren artık bir hikâyenin karakteri... Sahi!.. Yıllar sonra ne olacak? Peren de büyüyecek mi? Sur hemen merakımızı gideriyor:

“Evet... Farklı maceralarla bizlerle olacak. Dedesi ile olan maceraları devam edebileceği gibi, belki büyüyecek. Belki aynı yaşında kalacak, belki daha farklı karakterlerle karşımıza çıkacak, ama hep hayatımızda olacak, planımız bu. Dünyanın en güzel fotoğrafı elindeki kitabın hikâyelerine dalmış, sayfalar arasında gezinen, resimlerini inceleyen bir çocuktan başka ne olabilir ki. Keşke her çocuk elinden kitap düşürmeden bir hayat yaşayabilse ve bunu alışkanlık haline getirebilse. Bunu her çocuk için başarmayı çok isterdim. Benim bu konudaki sürekli söylemim “kitaplarla büyürüz” oluyor...”

DEDE-TOrUN İLİŞKİSİ

“Bir dede-torun ilişkisindeki sevecenliği saklamak istemedim!..” Aslına bakarsanız bu cümle, 5 kitaplık serinin nasıl doğduğunun kısa bir özeti. “Peki, nasıl geri dönüşler aldın” diye soruyorum Sur’a. Aynı heyecanla anlatıyor:

“Özellikle Instagram sayfamda (pinarsur.ps) paylaşmam için atılan fotoğraflar ve çocukların hikâyeleri okurken yaptıkları yorumlar beni büyülüyor. Hepsiyle yeniden büyüyorum, farklılaşıyorum. Küçük okuyuculardan hikâyelerle ilgili yorumlar bile alıyorum. Bu inanılmaz bir bağ benim için. Fotoğrafların da bir sinerji yarattığına inanıyorum. Herkes fotoğrafının çıkacağı zamanı bekliyor, çocuklar annelerine, babalarına sorduruyor, onlar da bana. Hikâyelere karşı ilgi, anların gerçekliğinden de kaynaklanıyor. Gerçeği ve hayali ayırt edebilen çocuklar, hikâye kahramanlarının gerçekte de var olduğunu bilerek, resimlere ve konuya daha farklı yaklaşıyorlar. Gerçekte yaşanılmış olmanın her zaman dikkat çektiğini burada bir kez daha anlamış bulunuyoruz.”