Özveri Caddebostan Kültür Merkezi'nde
Tarih: 28.01.2017 Saat : 20.30 (Oyun sonrası söyleşi) Yer : Caddebostan Kültür Merkezi , Salon A
cumhuriyet.com.trÖZVERİ
Yazan : Filiz Coşkuner
Yöneten : Ayla Algan, Filiz Coşkuner
Oynayan : Filiz Coşkuner
Görüntü : Ersin Erçin
Hareket düzenlemesi : Sevi Algan Babaoğlu
Koreografi : Filiz Coşkuner
Işık tasarım : Hakan Polacanlı
Işık Uygulama : Hakan Akdağ
Görüntü-efekt uygulama : Hakan Polacanlı
HER OYUN SONRASI SEYİRCİ İLE SÖYLEŞİ YAPILIYOR, DAĞITILAN FORMLARLA VE MAİLLER YOLU İLE YORUM VE DUYGULARINI PAYLAŞMALARI SAHLANIYOR. BU, SIK RASTLANIR BİR UYGULAMA DEĞİL. EKTEKİ “ÖZVERİ’Yİ SEYREDEN SAN’ATÇI VE SEYİRCİ YORUMLARI” DOSYASI ONLARDAN ALINTI.
Oyunu İzleyen Sayın Prof., Dr. Doğan Cüceloğlu bir yazdıkları, bir de yazmakta oldukları kitaplarında anlattıklarının yaşanmışlığını oyunda bulduklarını söyleyerek beraber seminer olarak sunma önerisini getirdiler. Bir yıldır bu projeyi de beraberce sürdürmekteyiz. Bir seminer için yazılan skeçlerin tersine, bir oyun üzerine hazırlanan seminer bence BİR İLK…
Oyunun kolajı You Tube’da yer almaktadır.
İletişim: 0 532 642 02 49 filizcoskunerbalekursu@gmail.com
TARİHİ BELLİ OYUNLAR
Tarih: 28.01.2017
Saat : 20.30 (Oyun sonrası söyleşi)
Yer : Caddebostan Kültür Merkezi , Salon A
“Özverili insanlar sevilmezler”
Filiz Coşkuner, görsel, dans ve müzikle güçlendirdiği oyunda, teyzesinin yaşamından yola çıkarak, özverili insanların hayallerini, hayal kırıklıklarını, duygularını,…..yaşamdaki daha doğrusu diğer insanların yaşamlarındaki yerlerini sorguluyor. Çocukluğundan itibaren görev duygusuyla yetiştirilen, dışlanan ya da kendini öyle hisseden, insanların onu sevmesi için sürekli özveride bulunan ama hiç sevilmeyen bir karakter. Ölümünden sonra da özveride bulunduğu insanların yaşamlarındaki yerini görüyor. Yaşamının hesaplaşmasını yapıyor. Oyunun sonunda ÖLÜMSÜZLEŞİYOR mu?
“Aslında teyzem olsa bu oyunu böyle yazmazdı. O, bunların birçoğunu görmüyor veya görmek istemiyordu” diyor. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu olan Filiz Coşkuner, oyununu teyzesinin kişilik analizini yaparak yazdığını söylerken, kendisini de teyzesiyle özdeşleştirdiğini, oyundaki çoğu duygunun aslında kendi sıkıntıları da olduğunu önemle vurguluyor.
30 yıllık tiyatro sanatçısı olan Filiz Coşkuner aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale, İstanbul Üniversitesi Psikoloji, Ekol Drama Tiyatro, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Tiyatro Araştırma Laboratuarı Kameraönü oyunculuğu Bölümlerini bitirmiş.
Yazar olmak hiç aklında yokmuş. Teyzesini ölümsüzleştirmek için çok şey denemiş. Hakkında oyun yazmak aklının köşesinden bile geçmemiş. Ama bir güüüüün, Ersin Erçin ders öncesi bir doğaçlama yapmalarını istemiş. O doğaçlamada teyzesini canlandırmış. İşte her şey öyle başlamış. Doğaçlamasını İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahneyi paylaşma onurunu yaşadıklarından beri daima arkasında olan Ayla Algan seyretmiş. Oyunun ve oyunculuğunun Dario Fo’ya benzediğini, tek kişilik oyun yapıp oynamasını istemiş.
İstemekle kalmamış, emeğini, vaktini, beynini, sevgisini….. her şeyini katmış. Kendi sahneye koyduğu “Boşlukta Kadın” projesinde kendi rejisiyle oyunun bir bölümüne yer vermiş. Tabii sadece kendi değil, kızı Sevi Algan Babaoğlu da hareket düzeni yapmış, sevgi dolu desteğini vermiş aynı annesi gibi.
Oyunun broşüründen yaptığım bir alıntı da oyun hakkında ipucu verecektir:
“Bu oyunu ÖZ-VERİ li insanlar için yazdım. Bu oyun, o insanların ÇIĞLIĞI dır. Heeeey ! Siz ! ÖZ-ALICI lar, siz de bu oyundan bir şeyler ALIN diye yazdım. Aslında hayatınızda tek AL madığınız şeyin bu olduğunu biliyorum. Ama bir umut, bir çığlık işte!…..
Oyunumun mesajını ÖZ-AL ıcıların gene almaları, ÖZ-VERİ lilerin yalnız olamadıklarını hissetmeleri dileği ile… “
Şimdi Ayla Algan’ın değimi ile oyun “Kendi kanatları ile uçuyor”
İLK GÖSTERİM: 26.3.2013 Oyuncular Tiyatro Kahve
DAHA SONRA YER ALDIĞI SAHNE, KÜLTÜR MERKEZLERİ VE FESTİVALLER
1. Gri Sahne,
2. Halis Kurtça Kültür Merkezi Suna Pekuysal Sahnesi,
3. Mekan Artı,
4. Büyükçekmece Atatürk Kültür Merkezi Suna Pekuysal Sahnesi,
5. Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi (2 Kez)
6. Kozyatağı Kültür Merkezi,
7. Caddebostan Kültür Merkezi (2013-2014 ve 2014-2015 sezonu)
8. Akatla Kültür Merkezi
9. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Gençlik Günleri
10. Zorlu Center PSM Şehir Sahnesi
11. Beylikdüzü Kültür Merkezi
12. Hayal Sahnesi
13. Marmaris Belediyesi- Rotary Club Ortak Organizasyonu
14. Borusan Oto Dolmabahçe Sahne
Ayrıca 8.3.2013 ve 27.3.2013 de,Tal-Çatı Ortak Mekan’da, Yunus Emra Kültür Merkezi ve Muğla Üniversitesi’nde gerçekleşen, Ayla Algan’ın “Boşluk ve Kadın” Projesi’nde oyunun bir bölümü yer aldı.
YER ALDIĞI BASIN VE TELEVİZYON PROGRAMLARI
1. Cumhuriyet Gazetesi
2. Aydınlık Gazetesi
3. Akşam Gazetesi
4. Kadıköy Gazetesi
5. Tiyatro Gazetesi
6. Star Gazetesi
7. Beşiktaş Gazetesi
8. Mimesis Dergisi
9. Cumhuriyet Dergi
10. Ulusal Kanal’da “Sanat Takvimi”,
11. Ulusal Kanal’da Bindallı “Sanat Dünyası”,
12. Ulusal Kanal’da “Sahne Sanatları”,
13. Ulusal Kanal’da “Püf Noktası”
14. Kanal B’de “Günce” programı
15. Sanat Yaşamı
16. Hürbakış Gazetesi
17. Güncel Sanat Dergisi
18. Kanal 48
“ÖZVERİ” Yİ İZLEYEN SANATÇI VE SEYİRCİLERİN YORUMLARI
Erol Keskin (Tiyatro sanatçısı, yönetmen, eğitmen): Söyleyeceklerim yeterli olmayacaktır.( Alnımdan öptü). Yunan Tiyatrosunda sanatçılar canavar maskları ile sahneye çıkarlardı. Canavar, gerçek üstü yaratık, insan üstü varlık olurlardı. Tiyatronun özü budur. Filiz Coşkuner de sahnede canavarlaştı. Tebrik ederim.
Suna Keskin (Tiyatro sanatçısı): Bravo. Çok zor bir işin altından başarı ile kalkmışsın. Tek kişilik oyun çok zordur. Balerin olman vücut dilini çok iyi kullanmanı sağlamış. Tekst de çok başarılı. Bir psikolojik tahlil ve bütün insanların ders alması gereken bir oyun. Üzerinde çok konuşmak lazım.
Ayla Algan (Tiyatro sanatçısı, yönetmen, eğitmen): Yazar olarak tebrik ederim. “Oyunculuk ve metnin DarioFo’ya benziyor” diyerek doğaçlamasını tek kişilik oyun olarak yazıp oynamasını istemiştim. Ama metin DarioFo ‘dan daha iyi. Öyle…BenDarioFo’nun tüm kadın oyunlarını biliyorum. Daha iyi…Çünkü bize atalarımızın fotoğraflarını da getiriyor. Büyükannelerimizin fotoğraflarını getiriyor. DarioFo’nun oyunlarında bu yok. Sadece yaşadıklarını veriyor. DarioFoyu tanıdım, hanımını tanıdım, fiilen oyunlarını gördüm. O yüzden bunları söylüyorum. Çok daha iyi …Yazım bir harika…
Zehra İpşiroğlu (Yazar, Tiyatro eleştirmeni, eğitmen): Oyunculuk, ifade gücü, beden dili olarak çok etkileyici buldum. Çok özgün bir çalışma. Bu, izleyiciye de geçiyor. Bu açıdan teyzenizi ölümsüzleştirmeyi başarmışsınız gerçekten. Sahnede doğallığınızla çok inandırıcısınız. Hayata bağlılık, neşe, mutluluk anları, hüzün, acı, bütün bunlar öyle bir iç içe geçiyor ki inandırıyor insanı.
Fellini’nin filmlerinde Giluetta tipi vardır. Biraz komik, biraz çocuk, biraz kadın, biraz Clown . Bana onu hatırlattınız.
Doğan Cüceloğlu (Psikolog, yazar): Çok iyi bir metin. Çok iyi birpsikolojik metin.Bir çok mesaj veriyor. Ama seyircinin gözünesokmuyor.Oya gibi işlenmiş. Ben de kitaplarımın son cümlesini söyleyebilmek için 30 sayfa öncesinden okuyucuyu hazırlarım. Siz de öyle yapmışsınız.
Başka bir ülkede çok seyircisi olan, çok beğenilen, değer verilen bir oyun olurdu. Kadınların, özellikle işçi kadınların izlemesi gerekir. Bu konuda çaba sarf edeceğim. Ailenin eğitimi sonucu insanların ilerideki hayatlarında nasıl acılar çekebileceklerini çok iyi işlemişsiniz. Bu oyun anne-baba eğitimi için de izlenmeli. Benim “İçimizdeki Çocuk” kitabımda ve şu anda yazmakta olduğum kitapta anlattıklarımın yaşanmışlığı var. Metin, oyunculuk, vücut dilinin kullanımı inanılmaz.
Not: Şu anda oyunun 30 dakikasının yer aldığı seminerler yapıyoruz.
Yılmaz Atadeniz (Yönetmen, SESAM Başkanı): Oyuncu olarak sizi çok iyi rollerde çoktan görmüş olmalıydık. Yazarlık yönünüzü de sürdürmelisiniz.
Metiner Ürer (Yönetmen, yazar): Üzerinde konuşulmaya değer bir oyun.
İnci Çayırlı (Devlet sanatçısı): O zamanı bize çok harika örneklerle yaşatan, hatırlatan bir oyun. Hem bu günün eski döneme getirdiği bütün yozluklar, ihanetler. Sevgi dozu az olan bir yaşamın bu güne kadar gelişinde o çetrefil yaşam çok canlıydı. O devri yaşamış biri olarak hayatımızdan parçalar buldum. Üstelik o devirleri yaşamamış bir genç hanımın bunu başarması çok önemli. Gelecekte bu imza çok önemli olacak. Sayın Ayla Algan çok sevdiğim dostumdur. Bu oyun için sizi zorladığı, yönettiği için ona teşekkür edeceğim.
Bir Türk kızının bu derece başarılı olmasından, mutluluk duydum. Gönlüm şenlendi. Tek başına dim dik ayakta durmasının verdiği gücü gösterdiğiniz için iftihar ettim, çok açık söylüyorum.
Gereken bir şey yaptınız. İnşallah daha çok seyirciye ulaşır.
Turgay Oğuz (Aydınlık Gazetesi): Güzel, akıcı ve öğretici bir oyun. Sadece finalinden bile ayrı bir oyun çıkar.
Böyle davranan insanların olduğunu bilmek çok güzel. Buna ihtiyacımız var. Özverili insanlar sevilmez….Teşekkürler
Feyza Gönüllü: Sizi sahnede ilk gördüğümde ” Tavan yapmış bir özgüvenle, kırmızı koton çoraplarınızla sanki bir salon dolusu insan yokmuş, tek başınıza ayna karşısında dans eder gibi tüm sahneyi kullanarak müziğin ahengine kendini kaptırmış, oradan oraya dans eden çok başarılı bir balerin işte karşımda “ dedim…..Sizi tebrik ve takdir ediyorum. Kesinlikle bir idolsünüz…..
Sonrasında sunmuş olduğunuz, teyzenizin hayatından esinlenerek bizlere vermek istediğiniz mesajları büyük bir dikkat ve heyecanla seyrettim. Tek başınıza o kadar çok insana faydalı hayat dersi verdiniz ki !... Ayakta alkışlanası bir durum..
Kısacası, alanında profesyonelleşmiş bir bayan olarak sizi tebrik ve takdir ediyorum. Daha nice başarılı, öğretici ve eğitici öykülerle birlikte olacağınızı ümit ediyorum…Saygılarımla….
Serra Akkök: Bir oyun izledim Pazar günü, hayata bakışım değişti. Oyunun ismi “ÖZVERİ”. Sayın Filiz Coşkuner yazmış, yönetmiş ve oynuyordu. Ama ne oyunculuk ! İnsan çok yönlü, bilgi ve kültür birikimi ile dolu dolu olunca muhteşem bir sahne performansı çıkıyor ortaya. Reklam ve dizilerde tonton orta yaşlı hanımları canlandıran Filiz Hanım, genç kızlara taş çıkartacak performansıyla, bale ile başladı sonradan gözyaşlarına boğulduğum o hüzünlü oyununa. Tek kişilik oyunlar oyuncu için de, seyirci için de zordur. Buna mukabil gözümü kırpmadan izledim o muhteşem sanatçının oyun gücünü.
Lütfen “Özveri” yi mutlaka izleyin.
Filiz Hanım, lütfen daha çok tiyatro yapın. Çok az kalan sanatçılarımızdansınız. Bizi sizden, mahrum etmeyin. Umarım ki şartlar değişir, gerçek sanatçıların değeri anlaşılır, bizim manen ruhumuzu mutlandırdığınız gibi siz de manen ve maddeten tatmin olabilirsiniz sergilediğiniz eserlerinizle… Sevgilerimle…
Ma’inenn (Communination)(Türkçe bilmiyor): Çok iyi zaman ! ! En iyi bir aktris….
Serda Alpman (Filiz Coşkuner’in ilkokul arkadaşı): Tek kişilik bir oyuna neler sığabilir? Diye düşünerek çıktım yola. Sertap’ın” Bir varmışım, bir yokmuşum” ‘u, bir tahta sandalye, bir bez bebek ve dansın. Hııım aslında bir şey daha! Öyle bir şey daha vardı ki, …. O gözler. Bana ve seni tanıyanlara hiç yabancı olmayan o hüzünlü gözler…İşte o gözlere tekrar baktığımda anlamalıydım; benden, bizden, hepimizden yaşanmışlıklar olacağını. Eda, ben, Nilgün ve Kadir finalde gözlerimizi kaçırıyorduk birbirimizden. Harikaydın canım. Hüznü o finalde bırak ve bundan böyle pırıl pırıl gözlerle bak bizlere ve hayata. Seni seviyoruz…
Kadir Deniz (Petrol mühendisi): Bilirim, tek kişilik oyunlar zordur. Hem oyunun konusu ile, hem de kurgusu ile seyirciyi sarmalayıp sahneye odaklamanız gerekir. Sanatçı burada bale eğitiminin avantajını kullanarak, beden dilini de oyunun önemli bir unsuru haline getirmiştir. Sahneler arası geçişlerdeki o zarif yuvarlanma hareketi ancak bir balerine yakışırdı.
Oyunun içeriğine baktığımızda ise teatral bir methiye görüyoruz kaybedilen bir teyzeye…Sanatçı hatıralarından bulup çıkardığı sahnelerle teyzesini biz seyircilerle tanıştırır. Onun içtenliğini, adanmışlığını ve özverisini aktarır bize. Bilimsel olarak farklı bir yol seçmiştir sanatçı; Teyzesinin yerini alır ve bize yeğeni, yani kendini de anlatır yer yer.
Sözün özü, Filiz Coşkuner güzel bir tekst, farklı bir kurgu ve koreografi ile seyirciyi kendini sorgulamaya zorluyor. “Ben ne kadar özverili olabilirim?”
Özlem Atasoy (Kültürel Faaliyetler Yöneticisi): Tek kişilik dev oyun…..
Muhteşem bir oyunculuk. Gerçek bir hikaye: Hayatını başkalarının mutluluğuna adamak, karşılık beklemeden, çıkar gözetmeden, sadece severek… Oyunu defalarca, aynı heyecanla , aynı hüzün, aynı mutlulukla izleyebilirim. Sıkılmadan. Yüreğinize, emeğinize sağlık…
Ekrem Ertürk (Öğretmen): “Özveri” yi çok beğendim. Özver’in gerçek hayatı olduğunu bilmek ve Filiz Coşkuner’in performansı beni çok etkiledi. İzleyen herkesin hayata bakış açısını belki de hayatını değiştirecek bir oyun. Sadece aile, sevgi, aşk, evlilik üzerine bir oyun değil bu oyun. Özverili insanlara hiç özverili davranmadığımızı yüzümüze vuran ve seyrederken bir çok yerde sizi travmalara sokan bir hesaplaşma sanki. Sadece sevgi almak için etrafına her türlü iyiliği karşılıksız yapan, anne olmasa da küçük kardeşini canından çok sevmiş bir kadının hikayesi. Teyzesini çok seven bir küçük kızın hikayesi aynı zamanda.
Defne Başkan (Psikolog): Bizi bu gün duygular bulutunda yüzdürdüğünüz, Özver Hanım’ın sesi olarak onun o çok zengin iç dünyasını, çok başarılı oyunculuğunuz ve etkileyici metninizle ruhumuza akıttığınız için teşekkür ediyoruz. Özver Hanım da inanıyorum ki bizimleydi. Yok yok biizmle değil, sizinleydi. Siz paylaştıkça ölümsüzleşiyor. Kaleminize, yüreğinize sağlık….
Havva Gülşen (Dişçi, seramik sanatçısı, sanat terapisti)
Son zamanlarda seyrettiğim oyunların içinde yüreğimi de içine alıp götürenlerden biri idi. Oyununuzdaki performansınızı paylaşmaktan mutluluk duydum. Hala oyunun içindeyim. Özver Hanım’ın yanındayım. Hatta kol kola yürüyorum cadde boyunca…nereye mi? …. Bilmem? Yol bakalım nereye götürecek bizi. Her ne kadar “Yüreğinin götürdüğü yere git”deseler de o kadar kolay değil bazı insanlar için. Mesela Bayan Özver için çok zor gibi. Belki de yanılıyorum. Kim bilir?
Sinem Tollu (Elektrik Teknikeri): Farkında olmadan ya da olarak büyüklerimizden çocuklarına kaldırabileceğinin üzerinde bir sorumluluk ve misyon yüklenmekte. Bu, hayatımızda , üzerimizde taşımakla ve yerine getirmekle yükümlü bir görev haline gelmekte. Ve biz yaşadığımız her bir olayda “ Bunu böyle yaptığımız çok iyi oldu” deyip huzurlu oluyoruz. Ama diğer taraftan aslında bizi üzecek şekilde bir tepki veya olumsuzluklarla karşılaşıyor ve taşıdığımız yükümlülüğe ait gösterdiğimiz özverinin aslında bizi yıpratmaya başladığını görüyoruz. Bunun üzerine de özel hayatımıza daha ağarlık vererek gerekli konumda sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam ediyoruz. Bu çizgi aslında yaşadığımız olaylarla oluşmaya başlıyor. Kendimizi ve ailemizi seven bir fert olarak değerlerimizi buna göre sıralıyoruz. Özverinin de aslında bir yere kadar olması gerektiğine inanıyorum. Bu noktayı bizim belirleyip, koyup “Buraya kadar” demeliyiz inancındayım.
Teşekkürler…
Eftal Gülbudak (Dansçı, tiyatro ve mim sanatçısı): Dans performansın çok etkileyici. Metin çok güzel. Burada kalmamalı.
Nevin Demirci (Öğretmen): Sahnede inanılmaz bir yetenek izledim. Bütün duyguları bir arada yaşadım. Zaman zaman kendimi de izledim. Tesbitler çok doğru. Tekrar izlemek isterim. Teşekkürler !....
Mayda Akçaoğlu (Takı tasarımcısı): Pandomim ve balenin bileşimi, harikaydı. Oyunu finale kadar ilgiyle izledim. Herkesin kendinden bir şeyler bulacağından eminim. Çok başarılı Tebrikler !... Tebrikler !
Bir izleyici: İçinizdeki duyguları ışık halinde kalbimize aktardınız. Ağladım. Çok gerçekti. Yaşıyordunuz, bize de yaşatıyordunuz. Tekrar izlemek istiyorum.
Umay Divi (Öğrenci): Metne ve Filiz Hanım’ın sahnede gösterdiği sahiciliğe bayıldım !
Kadriye İpek : 1-2 yıldır böyle güzel oyun izlemedim. Sayın Ayla Algan’a teşekkürler.
Şermin Büyükakıncı (Edebiyat öğretmeni): Metin çok güzel. Oyunculuk çok gerçek.
GülserÜvez (Öğretmen, Özver Hanım’ın aile dostu): O yanımda idi, onunla konuştum.
Fikret Zebunoğlu (Özver Hanım’ın tanıdığı) : Oyun seyretmedim, yaşadım.
Serpil Eke: Ertesi gün de oyunun etkisi sördü. Şarkı hala kulaklarımda. 2. Kez tekrar geldim. O zaman yeni şeyleri fark ettim.
Bir izleyici (Psikoterapist): Tiyatro gösterilerinde oyuncuların rol yaptıkları hissi vardır. Bu oyunda oyuncu bizimle sohbet eder, dertleşir gibi.
Özver Hanım’ın ablası: Onu seyrediyorum sandım.
Özger (Özver Hanım’ın yakın arkadaşı): Özver’in hayatındaki ÖZ-ALICI keşke bu oyunu seyretse. Mahvolur her halde…Bir insan gördükçe daha çok ilgi görüyor…Nasıl bir şey ?...Çok sevdiğim arkadaşım nasıl soldu… Yokluğunun hala üstesinden gelemedim. Şimdi sen yaşatıyorsun. Sen de acını sanata dönüştürmüşsün. Oyunun en son bölümü yaşamına tepeden bakış.
Fatmagül Keşkek (Müzisyen. Tiyatro sanatçısı bir aileden geliyor): Çok duygulandım. Hemde çok düşündüm. Yaşam üzerine, fedakarlık üzerine, özveri üzerine…. Siz teyzenizi ölümsüzleştirirken ben de annemi hatırladım. Ona daha yaklaştım.…Onu anlamaya yaklaştım.….Sahnede çok zengindiniz. İşte balenin, psikoloji eğitiminin ve tiyatronun harmanı….
Billur Yücel (Doktor): Çok güzel ve dokunaklı bir oyun. Çok duygulandım. Oyuncu harikaydı. Bale gösterisi çok hoşuma gitti. Oyunun bir özeti gibiydi. Elinize, dilinize sağlık.
Melike Altınbaran (Tiyatro sanatçısı bir aileden gelen tiyatro sanatçısı): Çok özenilmiş, çok düşünülmüş bir çalışma olmuş….Çok sahici yazılmış. Zaman zaman çok içimi acıttı….. Ölçülü bir oyun seyrettim. Çevremde ağlayanlar oldu. Ben ağlayamadım bile . Boğazım boğum boğum oldu.
Tanju Uçar (Öğretmen, müzisyen): Gözümüze sokmadan, tabii oynanan bir oyun uzun süredir izleyemiyordum.
16 yaşında bir izleyici: Annem de aynı bana böyle yapıyor.
_ İnsanlara, özellikle çocuklara davranırken onları nasıl etkilediğimizi, söylediklerimizin, davranışlarımızın onların hayatlarında nasıl bir dönüm noktası olduğunun farkında olmuyoruz. Bu oyun bana onu anlattı.
Hüseyin Kemal Çağın (Gazeteci, yazar, ressam): Yazar Çetin Altan “Yaşamı hak edenler ve yaşamdan geçinenler diye ikiye ayrılır insanlar” der. Oyunun teması özveri olunca özverili insanlar, galiba yaşamı hak edenleri, oluşturmuyorlar. Özverililerin yaşam içindeki yerine gelince galiba en ihmal edilenler, en ıskalananlar, en görülmeyenler onlar.
Fakat, yaşamdan geçinen diğer gruptaki insanların yaşamından , özverilileri çekince bıraktıkları boşlukla hatırlanıyorlar.
Oyunun teması çok güzel!!! Naif oyunculuğu ile Filiz Coşkuner kendini bu temayla özdeşleştirmiş. Akıcı, güzel, özgün bir oyun olmuş “Özveri”. Oyunu oynadıkça daha da pişirecek , bir mutfak insanı Filiz Coşkuner….. Başarılar.
Sibel Gazaz (Avukat): Tekrar tekrar seyredilmeli. Program dergisini okumadan seyretmeye başladım. Uzun süre bir Rus yazarının uyarlanması diye seyrettim. Oyunda benim hikayemi de, başkalarının hikayelerini de gördüm. Sonradan yazarın da siz olduğunuzu öğrendim. Oyunun temposu çok güzel. Balerin ve psikolog olmanız oyuna çok şey katmış. Hayran kaldım. Nefessiz seyrettim.
Meltem Aytuğ (Pedagog): Bir gün tekrar karşılaşmak ve sizi başka yaşanmışlıklarınızda izlemek isterim.
Ülfet Demir : Böyle yeğenim olsaydı ölmezdim.
Erdal Kaya (Mühendis): Kendi İç dünyamıza ait bam telimize dokundu. Özveri ile kendi ihtiyaçlarımızın dengesini sorguladık.
Merve Karaoğlu (Tasarım ): İstemeyi öğrettiğiniz ve hatırlattığınız için teşekkür ederim.
-.......: 2 yıldır veremediğim kararı verdim. Yazlık evimi satıp istediklerimi yapacağım
- .....: Oyununuzda “İstemesini bileceksin” diyorsunuz. Şimdi de nasıl isteyeceğimizi bize gösteren bir oyun yazın lütfen...
Seyircinin % 90’ı:” Bizim ailemizde de Özver var. “, “Bizim ailenin Özver’i benim”, “Her ailede bir Özver vardır”
- İki seyirci daha sonra bana bebek hediye etti. Bir tanesi eli ile yapılmış bir balerin bebekti. Bir seyirci de bebeklerinin fotoğraflarını gönderdi.
TAL_ÇATI Gösterimindeki izleyiciler tam olmasa da:
-Özver Hanım ölümsüzleşti….
-Altın kalpli Özver Hanım ışık oldu…
-Çok gerçekti