Özgürlükleri, kazanılmış hakları, kaosla gasp etme atakları..

1970, 12 Mart askeri darbesine gidilen yolda, 27 Mayıs Anayasası, yasalar ile gelen insan hakları, düşünce, siyasal, sosyal, sendikal, meslek, toplumsal örgütlenme özgürlüklerinde soldan, eşitlikten yana yaşanan dünya ölçeklerinde önlenemez yükselişlerine yönelik saldırıların, şiddetin yılı.. Kamu yönetim çarklarını ele geçirmiş sağ iktidarın şemsiyesinde, çatışmacı, provokatif saldırılarda, sınır, izan yok, sokaklar alev alev..

Şükran Soner

Yılın ilk gününün birinci sayfa haberlerinde, Cumhurbaşkanı Sunay’ın güncel siyasal tartışmaların yansıması, “Özgürlüklerin tehlike altında olduğu” resmi açıklaması, uyarısı var. 1969’un işçi-polis çatışmasında öldürülmüş, son işçi cinayetinin kurbanı Gamak işçisi Şerif Aygün’ün cenaze töreni, sayfanın öne çıkarılmış bir diğer haberi.

ELROM İSTANBUL’DA

13 Ocak günü 12 Mart’a damgasını vuran, kaçırılması ve öldürülmesi ile gündeme oturan, Efraim Elrom’un, İsrail’in İstanbul Konsolosluğu’na atanması haberi verilmiş. Röportajını, şefimiz ve polis muhabirimiz Selahattin Güler yapmış.

Alman Nazi kamplarındaki rolü, Eichmann’ı ipe götüren tanıklığı, istihbaratçı, Doğu Bloku’ndan Yahudi kökenlilerin İsrail’e göçüne katkılarıyla.. anılarını paylaşması öne çıkıyor.

Şehir hatlarında grev, hak arama eylemleriyle cezalandırılan öğretmenlerin görevlerine iade edilmemeleri, üniversitelerde sözü verilmiş üniversiteler reformu çalışmalarının tersi kararlardan gelen tartışmalar, siyasi krizin büyümesinin yansımaları haber, muhtıraların yarışmasında çatışmacılık, kaos tırmanıyor.

MİLLİ NİZAM PARTİSİ KURULUYOR

Sağdaki kırılmaların kamuya yansıyan yeni partiler kuruluşlarının güncel örneği, 27 Ocak tarihli Cumhuriyet’te Milli Nizam Partisi’nin haberi var. ODTÜ’de bir önceki yılın çatışmacılıklarının ürünü, öğrencilerin öğretim üyelerine de yansıyan boykotlarının sonrası, Rektör Parlar’ın istifa etmek zorunda kalması oluyor.

Genel kurulda Erdal İnönü de konuşuyor. Öğretim üyeleri ile öğrencilerin dayanışmasında ODTÜ yönetmenliğinin demokratik değişimi ile İnönü rektörlüğe seçiliyor. Üniversitelerdeki çatışmacılıkların, İstanbul ve Ankara üniversitelerinden kesilmeyen haberlerinde başlıkları bile birbirinin benzeri olan gelişmeler yaşanıyor.

Polis korumasında dışarıdan gelen silahlı sağ örgütlenme saldırıları karşısında kimi rektörler “Polis fakültelere girmemeli” çerçevesinde uyarı açıklamaları yapmak zorunda kalıyorlar. Yaralanan öğrenci sayısına göre güncel haberler büyüyor.

DEVRİMCİ ÖĞRENCİLERLE ÖĞRETİM ÜYELERİNE SALDIRILAR

13 Mart günlü haberimizde, üniversitelerin öğretim üyeleri, Ümit Doğanay, Tarık Zafer Tunaya, Aytekin Atalay.. Hükümet odaklı üniversiteler reform tasarısını eleştiriyorlar. Ankara kaynaklı benzer çıkışların ardından, polis öğrencilere doğrudan silah kullanıyor, öğrencilerini korumaya çalışan fen faktültesi dekanı ağır şekilde hırpalanıyor, çok sayıda öğrenci tutuklanıyor. 19 Mart günlü haberlerimizin içinde 5 öğrencinin daha tabanca ile yaralanması bilgisi var. Öğretim üyeleri polisin fakültelere girmemesi çağrılarını yapıyor.

20 Mart günlü haber değerlendirmemizde, Ankara’da öğretim üyelerinin yürüyüşü var. Polis aramalarını ve şiddeti kınayan Yıldız öğrencileri, okul içinde forum ve protesto yürüyüşlerini yapıyor. Teknik Üniversite aranıyor, 31 kişi gözaltına alınıyor. 7 Nisan tarihli gazetemizin kupürünü tipik bir dönem örneği olarak paylaşıyoruz. İstanbul Üniversitesi süresiz kapanıyor, İTÜ yurdunu polis basıyor.

Nadir Nadi köşesinden siyasi iktidarın tutumunu “Olağan nedir?” başlığı ile çok boyutlu gelişmelerin bütünlüğü içinde sorguluyor. 8 Nisan günü ise Ali Ulvi gençlerin ardı arkası gelmeyen çatışmalarda ölümlerine katkı yapıyor. Çatışmaların saldırı cinayetlerinin hızı kesilmiyor. 14 Nisan günlü gazetemizin manşetinde silahlı 12 sağcı komandonun, Ankara Tıp Fakültesi’ni basarak, bir askeri doktoru, Necdet Güçlü’yü öldürmesi haberi var. Beş fakülte kapanıyor. Hacettepe’de ise polis-doktor çatışması yaşanıyor.

15 Nisan günlü gazeteyi de sizinle paylaşmak zorundayız. Askeri tıbbiye öğrencileri yürüyor. Ali Ulvi faili meçhul görünümlü faili bilinen cinayetlerin siyasal analizini yapıyor. Nadir Nadi köşesinden “Suçlular neredeler?” sorgulamasını yapıyor. Prof. Velidedeoğlu, görev yaptığı Gazi Meclis’in 50. yıl törenine katılmıyor.

NADİR NADİ SENATÖRLÜKTEN İSTİFA ETTİ

6 Mayıs günlü habere göre ise Nadir Nadi senatörlük görevinden istifa ediyor. 23 Mayıs Ankara basın yayında bir devrimci öğrenci daha, Mustafa Kuseyri baskında öldürülüyor. Öldürme olayı 24 Mayıs tarihli haberlerimizin içinde, yarattığı sert tepkilerle değerlendiriliyor. Bir Amerikan arabası yakılıyor, üniversite üç gün kapatılıyor. Bir yandan da 27 Mayıs’ın yıldönümüne dönük, Refik Tulga, Prof. Bahri Savcı, Doç. Mukbil Özyörük’ün değerlendirmelerini kapsayan dizi duyuruluyor.

HUKUK PROFESÖRLERİ CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAYAN HÜKÜMETİ PROTESTO EDİYOR

25 Mayıs günlü gazetemizin manşetinde, hukuk öğretim üyelerinin can güvenliği isteği ile fakültenin süresiz kapanması yanında, sert bir protesto ile hükümeti istifaya çağırmalarının haberi var.

ANAYASAYA SAYGI YÜRÜYÜŞÜ

2 Haziran günü on binlerce öğrenci ve öğretim üyelerinin ortak anayasaya saygı yürüyüşleri var. Nadir Nadi’nin “Bir yüzsüz” başlıklı köşesindeki eleştiriler çarpıcı, dikkat çekici. 9 Haziran’da bir çatışma daha, bir öğrenci cinayetinin daha haberi yer alıyor. Üç fakültenin kapatma kararı da çıkıyor. İzmir’den kıyımdan sonra dövülüp yerlerde sürüklenen öğretmenlerin haberi verilmiş. Sunay’ın liderlerin Demirel’i değiştirin çağrılarına, hayır yanıtını verdiği Ankara kaynaklı haber olmuş. 25 Temmuz’da DPT’de görevli uzmanların bildirisi, “Hazine şeriatçı çevrelere akıtılıyor” saptamaları manşete taşınmış.

ÖĞRETMENLER EYLEMDE

1 Eylül’de öğretmenler, TÖS çatısı altında 20 kuruluş olarak kendilerine yöneltilen saldırılara karşı çıkıyorlar. Arka arkaya gelen yeni çatışma haberlerinin ardından, 28 Eylül’de öğretmenler mitinglerinde grev hakkı da istiyor. 1 Eylül günlü haberimizde ise Özal, DPT müsteşarı olarak yapılmakta olan yeni binada mescit yapılmasını istiyor.

VELİDEDEOĞLU’NA SANSÜR

4 Ekim günlü gazetemizde, Velidedeoğlu’nun 27 Mayıs Anayasası’nın yazılımını yapan bilim insanı olarak da 29 Ekim Cumhuriyet’in kuruluşuna ilişkin konuşmasında, televizyon yayınında konulan sansürün haberi var. Velidedeoğlu Hoca, 27 Mayıs’ın Atatürk gibi toplayıcı bir liderin yoksunluğu nedeniyle tam başarıya ulaşamamasının yanında, en büyük eserinin 1961 Anayasası kazanımları olduğunun değerlendirmesini yapmış.

Anayasanın getirdiği hak ve özgürlükleri bozmak isteyen ümmetçi akımlar üzerinde durmuş. Atatürk’ün devrimci kimliği ve laik Cumhuriyet’e çok yönlü devrimci katkılarının vurgulanmasının yanında, çok partili demokrasiye geçiş yolundaki çabalarını anlatmış. Sansürün, Türk devrimcilerin, ülke bağımsızlığı, özgürlüğü, anayasanın devrimci kurallarının işletilmesine ilişkin sorumluluklarının altının çizilmesi üzerinden yapıldığını anlatmış.

ASLANTAŞ’IN TABUTUNA SARILAN ANNESİ 12 MART’TA ÖLDÜRÜLEN DEVRİMCİLERİN SİMGESİ

Paralel gelişmelerin ardı arkasının kesilmediği yıla 12.12.1970 tarihli sayfamızla nokta koymak anlamlı olabilir. İki gün önce Çapa’da işgal sürerken komandoların saldırısında yaralanan devrimci öğrenci Hüseyin Aslantaş komadan çıkamayarak ölünce, devrimci öğrencilerin tepki eylemlerinin patlamasıyla 8 fakülte kapatılıyor. Binlerce öğrencinin katıldığı cenaze töreninde Tulay Divitçoğlu arkadaşımızın çektiği annesinin tabutuna sarılması sahnesi, 12 Mart öncesi yaşatılanlara ilişkin simge olarak pek çok ödül birden alıyor..

Aynı sayfanın diğer bölümünde Batur’un Sunay’a verdiği muhtıranın haberi var. Atatürkçü kurucu meclis içeriği ile de bir gün sonra ayrıntılı yer verilmişken, Demirel bir gün sonra yayımlanan çıkışında “İstifam söz konusu değil” yanıtını veriyor. Yılın son karakteristik haberi 29 Aralık tarihli gazetede, Edebiyat Fakültesi’nde dinamit patlatılması üzerinden oluyor.