‘Özgürlük, adalet ve demokrasi istiyoruz’
Dava öncesinde Çağlayan’da bir araya gelen onlarca okur, STK temsilcisi ve siyasi, arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Zehra ÖzdilekGazeteciler, hukukçular, sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyeleri, gazetemize geçen yıl 31 Ekim’de yapılan operasyonla gözaltına alınarak tutuklanan yazar ve yöneticilerimizin yargılandığı davanın beşinci duruşması öncesinde Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde bir araya gelerek, tutuklu Cumhuriyetçilerin serbest bırakılmasını talep ettiler. Dışarıdaki Gazeteciler, özgürlük, adalet ve demokrasi isteyerek, “Buradan dört arkadaşımızla ayrılmak istiyoruz. Ama asla bununla yetinmeyeceğiz. Tutuklu bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını, ifade özgürlüğü kapsamındaki tüm davaların da düşürülmesini istiyoruz” dediler. Basın açıklamasına CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, Mahmut Tanal, Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Artık yeter diyecektik’
Tam bunları talep edecekken önceki gün bir KHK yayımlandığını dile getiren Durakoğlu, “Bu KHK ile getirilen en vahim düzenleme ‘resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın’ darbe teşebbüsü ve terör eylemlerinin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler için getirilen cezasızlıktır. Peşinen ifade edelim ki, bu hüküm yok hükmündedir. Suç teşkil eden bir eyleme rağmen herhangi bir kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağına ilişkin cezasızlık düzenlemesi hukuken genel mantığa ve felsefesine aykırıdır. Biz demokrasi özlemimizi hukuku temel kılarak ararken, dün 695. ve 696 sayılı KHK’ler ile getirilen bu yeni düzenlemeler, işimizi daha da güçleştirdi” ifadelerini kullandı. Durakoğlu, dünden bu yana yüklerinin daha da ağırlaştığını dile getirerek, “Çünkü bu KHK’ler kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değildir. Savunma hakkı, böylesine yok sayılıp görmezden gelinince, adına yargılama dediğiniz o oturumların daha hızlı ve dilediğiniz şekilde yürüyeceğini sanıyorsanız bunların hepsi AİHM’den dönecektir. Bu süreç, en çok da FETÖ sanıklarına yarayacaktır. Hukuktan vazgeçerek adalet sağlanması olanağı yoktur. Avukatlar olarak mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz” dedi.
‘Çakılan son çivi’
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ise önceki gün çıkarılan KHK’leri eleştirerek, “Ne yazık ki paramiliter güçler oluşturulmak için ön açıldı ve bilinçli yapıldı. Vatandaş vatandaşa kırdırılacak hale geldi. Bu ülkede kolluk güçleri yok mu da, vatandaşa böylesine bir yetki verilme çabasına girildi. Bunun bir iç savaşa götüreceğini tahmin etmiyorlar mı? Tam tersi tahmin ediyorlar. Bunlardan çıkan sonuç şudur; artık TBMM bitmiştir. OHAL artık uygulanan rejim haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi sadece adı olan bir mahkemedir. Üzülerek söylüyorum. Bu son iki KHK, hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir” ifadelerini kullandı.
‘Asla pes etmeyeceğiz!’
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, Dışarıdaki Gazeteciler adına açıklama yaparak, “Akın Atalay ile Murat Sabuncu 421 gündür, Ahmet Şık 360 gün, Emre İper ise 263 gündür tutuklu. Herkes biliyor ki Cumhuriyet gazetesine başlatılan operasyon, tutuklamalar ve sonrasındaki yargılama süreci daha ilk günden itibaren kocaman bir yalandı. Gizli saklı bir şey de kalmadı artık. O yüzden tavsiyemiz; ülkenin daha fazla ne kadar rezil olabileceği hesabını yapmayı bırakıp arkadaşlarımıza özgürlüklerini iade etmenizdir. Çalınan hukukun kılıfına dönüşen OHAL ve KHK rejiminin, tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Fikir, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Özgürlük, demokrasi ve adalet istiyoruz... Asla pes etmeyeceğiz... Biz kazanacağız” diye konuştu.
‘Çoban ateşini yakıyoruz’ Duruşma sonrasında İstanbul Adliyesi önünde bir basın açıklaması daha yapıldı. Açıklamada, “Biz çoban ateşlerini yakıyoruz, halkın bunu harlamasını bekleyeceğiz” denildi. İşte açıklamadan satırbaşları: - İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: “İçinde bulunduğumuz durumun önceki gün çıkarılan KHK ile daha karanlık noktaya geldiğini söylemiştik. Ahmet Şık’ın savunması kısıtlandı. Sanıksız bir duruşma ve kısıtlı avukatlarla gerçekleşen bir duruşma sürecine giriyoruz. Hiçbir umut beslenemeyecek bir tablo ile karşı karşıyayız. Hepimize çok özel görevler düşüyor. Siyaset ne kadar yargıyı kuşatırsa kuşatsın avukatlar, meslektaşlarım bu süreçle mücadele edecek. Bu ilk kez başımıza gelmiyor. Darbe dönemlerinde de karşılaştık. Bugün baktığımızda aynı dönemi tekrar yaşıyoruz. Biz aş, ekmek ister gibi adalet isteyelim. Yargı bağımsızlığı onur demektir. Toplumumuzun hepsi buna sahip çıksın. Biz çoban ateşlerini yakıyoruz, halkın bunu harlandırmasını bekleyeceğiz.” - Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu: “Bugün yargıçlar bize şu sanıklar olmasa ne güzel yargılama yaparız. Son KHK ile ‘şu halk olmasa bu ülkeyi yönetmek ne kadar kolay, eğer itiraz eden olursa darbecisin derim’ diyor. Anlaşılan Cumhuriyet davası, mart ayına sanıksız görülmek üzere atıldı. İnsanlara ziyaret yasağı da getirilir. Karşımıza da geçip pişkin pişkin ülkeyi yönettiklerini iddia ederler. İfade özgürlüğü yaşam hakkıdır. Sanmasınlar ki Akın, Murat, Ahmet, Emre sessiz kalacak. Biz onların sesi olacağız” diye konuştu. |
Savunma gaspına tepki
Ahmet Şık’ın savunma hakkının kısıtlanmasının ardından meslek örgütleri, yazılı basın açıklamaları yaparak tepki gösterdi.
* Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: “Yargıcın Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu karşısındaki konumu nedeniyle sanık savunmasına başlamadan önce savunmanın sınırlarını çizmesi ve belirtmesi adil yargılanma ilkesinin ihlalidir. Yargıçlar Ceza Muhakemeler Usulü Kanunu’nun 204. maddesine göre sanığın savunmasını kısıtlayamaz. Ahmet Şık hakkında uygulanan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ilgili maddesi halen görülmekte olan duruşmada geçerli değildir. Ahmet Şık’ın savunmasına siyasi iktidarı eleştirerek başlamasından bağımsız yargının rahatsızlık duyması kabul edilemez. Dolayısıyla yaşanan olay ortada, Ahmet Şık’ın sözlerinden gocunan bir yargı olduğunu bize gösteriyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak Cumhuriyet davasında tutuklu yargılanan gazetecilerle, bütün tutuklu gazetecilere adil yargılanma hakkı istiyoruz.
* Çağdaş Gazeteciler Derneği: Savunma hakkını keserek ‘adil yargılama’ ve sonuca ulaşacağını zannedenler, olsa olsa ‘kitabı bombaya’ benzetenlerin iradesi doğrultusunda karar verecektir. Başaramayacaklar, gerçeklerin sözcüsü olan gazetecilerin yazmasına, konuşmasına engel olamayacaklar. Yürüyen yargılamanın uydurma ve iftiraların yanı sıra savunma hakkının da kısıtlanarak tam bir hukuk cinayetinin amaçlandığını göstermektedir. 12 Eylül döneminde bile savunma hakkı kutsal görülmüştür. Yargılanan arkadaşlarımız daha fazla özgürlüklerinden, kalemlerinden ve okurlarından uzak kalmamalıdır, derhal serbest bırakılmalıdır.”