Özgür Gündem baskını sırasında gözaltına alınan gazeteciler hakim karşısında

Özgür Gündem gazetesi baskını sırasında darp edilerek gözaltına alınan gazeteciler sanık olarak hakim karşısına çıktı. Yargılanan gazetecilerden Gülfem Karataş, polisin gözaltı sırasında sırtına metal çubukla vurduğunu ve tecavüzle tehdit ettiğini söyledi.

CANAN COŞKUN

Ağustos 2016'da Özgür Gündem gazetesi hakkında kapatma kararı verilmişti. Bunun üzerine polis gazeteye baskın düzenlemişti. O sırada gazetede haber yapmak üzere bulunan diğer basın yayın kuruluşlarından muhabirlerin de aralarında bulunduğu 24 gazete çalışanı darp edilerek gözaltına alınmış, savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmışlardı. Gözaltına alınan gazetecilerden 22'si hakkında polise direndikleri ve hakaret ettikleri iddiasıyla düzenlenen iddianamede, ayrı ayrı 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edilmişti. Gazetecilerin kendilerini darp ettiği gerekçesiyle şikayetçi olduğu polisler hakkında ise takipsizlik kararı verilmişti.

İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya yargılanan gazetecilerden Gülfem Karataş, Sevdiye Ergürbüz, Fırat Yeşilçınar, Mesut Kaynar, Davut Uçar, Yılmaz Bozkurt, Doğan Güzel, Önder Elaldı, Reyhan Hacıoğlu, Sinan Balık ve avukatları katıldı. Duruşmada ilk olarak gazetenin editörlerinden Davut Uçar savunma yaptı.

Uçar, yaşananları şöyle anlattı:

“Olay tarihinde çalışırken başka gazetelerden arkadaşlar arayarak gazete hakkında kapatma kararı verildiğini söyledi. Karar henüz tebliğ edilmediğinden değerlendirme yaparak faaliyetlerimize devam etmeye karar verdik. Bir süre sonra arkadaşlar polislerin koç başı ile kapıyı açmaya çalıştıklarını söyledi. Kapının açılmasıyla polisler katlarda pozisyon aldılar. Avukatımıza haber vererek gazeteye çağırdık ve polislere avukatımızı beklemelerini söyledik. O sırada gazetede dayanışma için gelen meslektaşlarımız da vardı. O arada başka bir sivil polis ekibi geldi. Başka gazeteciler tarafından çekim yapıldığını görünce saldırdılar. 'Burası Türkiye' diyerek küfürler etti. Gözaltına almaya çalıştılar. Saldırı sırasında polislere sakin olmalarını, buranın gazete olduğunu, bu şekilde işlem yapamayacaklarını ifade ettik. Bunlar polis kameralarında da vardır. O sırada çevik kuvvet pozisyon aldı merdivenlerde. Sonra arkadaşlarımızın gözaltına alınmaları yönünde emir verildi. Arkadaşlarımızı merdivenlerden iterek götürdüler. Alt katta bir arkadaşımızı aralarına alarak dövdüklerini de gördüm. Sonra kelepçe takıp arabaya bindirdiler. İddianamede bahsedilen şekilde hakaret etmedim. Polislere de direnmemiz mümkün değildi çünkü bir arada bile değildik. Çevik kuvvet polisinin gözaltı aracında dayak yedik ve hakarete uğradık. 4-5 saat ters kelepçeli halde bekletildik.”

 “Metal çubuğun izi duruyor”

 Uçar'ın ardından o tarihte IMC TV muhabiri olan Gülfem Karataş savunma yaptı. Karataş, gazetenin kapatılmasına ilişkin kararın ardından haber yapmak için oraya gittiğini söyledi. Sivil kıyafetli bir polisin kameraman arkadaşı Gökhan Çetin'in üstüne yürüyüp kameraya asıldığını ve Çetin'i gözaltına almaya çalıştığını söyleyen Karataş, şöyle devam etti:

 “Biz de bunun üzerine arkadaşımızı vermemek için arkadaşımızı kendimize doğru çektik. Daha kuvvetlice çekip gözaltına aldılar. Sonrasında da bizi gözaltına aldılar. İkinci kattan iteklenerek aşağı götürülürken sivil bir polis elindeki metal çubukla sırtıma vurdu. İzi hala duruyor. 'Ne yapıyorsun' diye tepki gösterdiğimde bu polis bana tecavüz tehdidinde bulundu. Merdivenlerde ters bir şekilde kelepçelendim. Polis aracında bu şekilde 7 saat bekletildik ve burada da darp edildik. Kafamıza vurup bizi yere fırlattılar.”

 Gazetede gönüllü olarak çalıştığını söyleyen Sevdiye Ergürbüz ise, merdivenlerden aşağı doğru ittirilerek gözaltına alındığını belirtti ve “Benim de sırtıma demire benzeyen çubukla vuruldu. Kapının önünde kelepçelenmeyi beklerken yine darp edildim. Copla da darp edildim. Çevik kuvvet otobüsünde de darba maruz kaldım” diye konuştu.

 “Tanık olmamız gerekirken sanığız”

 O tarihte tez çalışması için gazetede gönüllü olarak bulunduğunu söyleyen Reyhan Hacıoğlu da, “Tanık olarak ifade vermem gerekirken sanık olarak yargılanıyorum. Polisler o gün sadece gazeteyi kapatmaya değil, saldırmaya gelmişti. 'Devletin gücünü göreceksiniz' gibi sözlerle binaya girildi. 100'den fazla polis vardı. Polis IMC TV kameramanına yumruk attı. Biz tepki gösterince müdahale başladı. Üç kadın polis beni arkaya doğru itip darp ettiler. Otobüste cinsiyetçi ve ırkçı küfürler edildi” dedi.

Zorla getirme kararı verildi

Mahkeme, duruşma gününü bildirir davetiye yollanan ancak duruşmaya katılmayan gazetecilerin hakkında zorla getirme müzekkeresi çıkarılmasına karar verdi. Emniyetten olay anına ilişkin kamera kayıtlarının istenmesine hükmeden mahkeme, iddianamede şikayetçi olarak yer alan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli Gökalp Ertaş, Mehmet Gıynaş ve Zekai Meral'in duruşmada hazır edilmeleri için yazı yazılmasına karar verdi. Duruşma 29 Haziran'a ertelendi.