Özgür bir ruhun iç çekişleriyle dolu satırları

Yaşayan efsane Dylan’ı yalnızca halkın içinden çıkan kentli bir müzisyen olarak tarif etmek kifayetsiz kalır. Dylan eşit derecede şair ve şarkı yazarı olarak görülür. Bu sebeple de Nobel Edebiyat Ödülü kazanması şaşırtıcı bulunmamalı.

Murat Beşer

Nobel Edebiyat Ödülü bu yıl yaşayan efsane Bob Dylan’a verildi; Amerikan şarkı geleneğine kazandırdığı etkileyici şarkı sözleri nedeniyle...

Bu durum müzik camiası ve iyi müzik dinleticileri arasında büyük bir memnuniyetle -ve hiçbir şaşkınlık duygusuna yol açmadan- karşılanırken, özellikle edebiyat çevrelerinde hafif bir şaşkınlık yarattı. Yoksa buruk bir duygu mu demeli!

Oysa Dylan’ı ta başından beri yakından takip edenler bilir ki, sadece ilk edebi eseri Tarantula’ya bile şöyle kabaca bir göz atarsanız, sadece şarkıya müziğe değil, şiire ve edebiyata da ne kadar doğal bir yakınlık taşıdığını fark edersiniz. Rastgele herhangi bir sayfasını çevirip birkaç paragraf okursanız göreceksiniz ki, Dylan’ın her bir satırı ne kadar ince anlamlarla yüklüdür ve “Blonde On Blonde” albümüyle zirveye tırmanmış sanatsal bir yaratıcılığın ürünüdür.

Gerek şarkıları, gerekse de şarkı sözlerinden uzakta durmayan, fırtınalı bir ruhun kaleminden çıkan edebi metinleri kimselerin zamanında dile getirmeyeceği konuları kendine dert edinmişti. Dünyanın kaymağını yiyen Amerikan yaşam tarzını şiddetle eleştirmiş, ülkeyi yönetenleri aptallık ve kötü niyetli olmakla suçlamış, savaşı, ırkçılığı eleştirmiş; gerektiğinde zengin ülkenin arka mahallelerinde yaşanan sefaleti sergilemekten çekinmemişti. Tanrı ve cinsellik gibi tabu konularda da hayli açık sözlü şarkılar yazıp söylemişti. “Blowing in The Wind”, “Like A Rolling Stone”, “All Along the Watchtower”, “Lay Lady Lay” ve “One More Cup of Coffee” adlı şarkıları yazdığında ise, artık tüm dünya onu yaşayan bir efsane olarak kabul etmişti.

Başkaldıran bir kişilik

Altmışların başındaki başkaldıran kişiliği, sorgulayan karakteri ve Joan Baez ile yaşadığı tuhaf aşk ile dikkatleri hemen üzerinde toplayan Dylan, çağdaşlarından kolayca ayırt ediliyordu; derdini kestirmeden anlatan, zekâsını incelikle kullanan tarzı ile. Kimsenin ilgisini çekmeyen konuları bile son derece ekonomik kullandığı diliyle çok cazip kılıyor, folk kültürünün enerjisine entelektüel bir boyut katıyordu.

Onu yalnızca halkın içinden çıkan kentli bir müzisyen olarak tarif etmek kifayetsiz kalır. Dylan eşit derecede şair ve şarkı yazarı olarak görülür. Bu sebeple de Nobel Edebiyat Ödülü kazanması şaşırtıcı bulunmamalı.

Kırka yakın stüdyo albümün dışında 75 yaşındaki Dylan’ın sanatsal ironi, politik tavır, sözel deneysellik ve özgür bir ruhun iç çekişleriyle dolu satırlardan oluşan sekiz kitabı var.

(muratbeser@muratbeser.com)