"Özel yetkili mahkemelere ihtiyaç devam ediyor"
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, siyasi mülahazalardan uzak bir şekilde ve aklıselimle yaklaşıldığında, özel yetkili mahkemelere ihtiyacın devam ettiğini belirtti.
cumhuriyet.com.trAdalet Bakanı Ergin, "AİHM Kararları Işığında Koruma Tedbirleri ve İfade Özgürlüğü Sempozyumu"nun açılış konuşmasını yaptı. Özel yetkili mahkemelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan, son zamanlarda bu mahkemelerin tümüyle kaldırılması ve ya kalması yönünde görüşler ileri sürüldüğünü anımsatan Ergin, özel yetkili mahkemelerin baktığı davaların genellikle organize şekilde işlenen ve birden çok ili kapsayan fiillerden oluştuğunu söyledi. Siyasi mülahazalardan uzak bir şeklide ve aklıselimle yaklaşıldığında özel yetkili mahkemelere ihtiyacın devam ettiğini belirten Ergin, bu ihtiyacın sadece Türkiye'de ortaya çıkmadığını, mukayeseli hukukta benzeri tehditlerle karşı karşıya kalan ülkelerin de benzeri yönetmeleri uyguladıklarını söyledi. Kamuoyunda bu mahkemelerin görev alanına giren suçların soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan uygulamalar nedeniyle ortaya çıkan bazı olumsuz algıların da görmezden gelinemeyeceğini ifade eden Ergin, işlenen suçlarla etkin bir şeklide mücadele edilmek zorunda olduğunu ancak bu mücadele verilirken, devletlerin, kişilerin sahip oldukları hak ve özgürlüklerin zedelenmemesi, ihlal edilmemesi için gerekli dikkat ve özenin azami düzeyde gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Bu suçların soruşturulması ve kovuşturmasında yasalarda düzenlenen temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan hükümlerin, AİHS ve AİHM içtihatları da göz önünde bulundurularak özenle ve dikkatle uygulanması gerektiğini anlatan Ergin sözlerine şöyle devam etti:
"AİHM içtihatlarında belirtildiği üzere yapılacak işlemlerde meşru amaç, orantılılık ve gereklilik kriterlerine uygun hareket edilmesidir. Temel hak ve özgürlük talepleri esasen bireysel güvenlik ihtiyaçlarına dayanmaktadır. Ulusal güvenlik kaygılarıyla, bireysel güvenlik taleplerine sırt çeviren ülkeler sonuçta ulusal güvenliklerini sağlayacak sosyal meşruiyetten yoksun kalabilirler. Bu sebeple suç örgütleri ve örgütlü suçlulukla mücadelede temel hak ve özgürlüklerin korunmasıyla, güvenliğin temininde hassas bir dengenin kurulması gerekir. Unutulmamalıdır ki temel hak ve özgürlüklere orantısız müdahaleler hukukun alsa tasvip etmediği bir husustur. Soruşturma sürecinde insan hakları ihlallerinin önlenmesi delillerin zamanında ve usulüne uygun toplanması kişi ve kurumların mağdur edilememesi ve en önemlisi de toplumun yargıya olan güvenini tesis ve devamı için soruşturma işlemini yürüten savcıların bu hususlarda azmi ölçüde hassas davranması gerekmektedir."
Güven veren adalete göre, başta tutuklama tedbiri olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında yüksek hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini kaydeden Ergin, adaletin varlığının görünür ve algılanır olması gerektiğini, adaletin bürokrasiye değil, bürokrasiye değil hukuk devletine açılan içtihatların inşa edilmesi ve insan hakları hukukunun artık insanlığın kozmik vicdanı haline gelmiş olduğunu fark etmek olduğunu ifade etti.
Türkiye'de 30 yılı aşkın bir süredir terör belasıyla uğraşıldığını, Türkiye'nin mafya olarak isimlendirilen suç örgütlerinden çok çektiğini söyleyen Ergin, bu örgütlerin topluma ve devlete yönelik tehditlerinin devam ettiğini belirtti. Demokrasiye ve parlamentoya karşı 8-10 yılda bir yaşanan darbe ve muhtıra girişimlerinin malum olduğunu ifade eden Ergin, "Bu suçların toplum hayatında ve devlet işleyişinde oluşturduğu tahribatın boyutunu anlatmaya gerek yok" dedi.
Özel yetkili mahkemelere bir isim konulmadığını ancak kamuoyunda bu şeklide dillendirildiğini kaydeden Ergin, bunların birer ihtisas mahkemesi olduğunu, yargı sisteminde çocuk mahkemesi, aile mahkemesi, iş mahkemesi gibi çok sayıda ihtisas mahkemelerinin bulunduğunu söyledi. Ergin, özel yetkili mahkemelere karşı çıkmak yerine bu mahkemelerin yargılama usullerini ve yetkilerini gözden geçirmenin daha sağlıklı olacağı kanısı taşıdığını kaydetti. Demokrasinin güçlenmesinde, hukukun üstünlüğünün tesisinde ve insan haklarının tam bir güvenceye kavuşturulmasında sadece mevzuattaki değişikliklerin yeterli olmadığını ifade eden Ergin, "Hedefimiz bellidir, toplumun huzur ve güvenliğinden ödün vermeden Türkiye'nin ileri demokrasinin tam merkezinde yer almasını sağlamaktır. Tüm yolların demokrasiye çıkması ve hukukun üstünlüğüne güven veren bir adalete bağlanmasıdır" diye konuştu.