'Oyuncunun emeklisi olmaz'
'Hababam Sınıfı' adlı filmdeki rolüyle bir döneme damgasını vuran tiyatrocu Ergin Orbey, son söyleşisini Cumhuriyet'e vermişti
cumhuriyet.com.trEski Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü, aktör, yönetmen, oyuncu, tiyatro sanatına gönül vermiş herkesin deyimiyle “70 yıllık sanat çınarı” Ergin Orbey’i tanımayan var mı? “Adı hiç yabancı gelmiyor, ancak çıkaramadık” diyenleriniz varsa; bir anımsatma yapalım. Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eserinden sinemaya uyarlanan, Türk sinema tarihinde “efsane” sayılan “Hababam Sınıfı” filmini izlemeyen yoktur. Hani o filmde bir müfettiş vardı; “Şaban” rolündeki Kemal Sunal’a sorular soran... Hüseyin Şefki Topuz... İşte, o rolle hafızalara kazınan Ergin Orbey, sinema filmlerinden öte tiyatroya bir ömür adamış biri aslında. Bugün 75 yaşında. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir Başkent Hastanesi’nde tedavi görüyor. Kendisi gibi oyuncu olan eşi Gönül Orbey, onu bir dakika bile yalnız bırakmıyor.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) bu yılki “Onur Ödülü”nün Ergin Orbey’e verilmesini kararlaştırdı. Orbey için tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi’nde tören düzenlenmişti. Törenden bir süre sonra da biz, Cumhuriyet ailesi olarak, tiyatro eleştirmeni, öğrencisi Gülşen Karakadıoğlu ile birlikte, hem Orbey’e geçmiş olsun dileklerimizi iletmek hem de onun tiyatro sanatına olan katkılarını konuşmak üzere soluğu Başkent Üniversitesi’nde aldık. O gün bizi kendisine en çok yakıştığına inandığı kırmızı sweat’iyle karşıladı Orbey, hastanenin bahçesinde eşi Gönül Orbey’le birlikte... Önce çaylar ikram edildi, ardından sohbete başladık. İlk olarak Orbey’e, “Bugün tiyatro sanatının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yönelttik. Orbey, “Ne yazık ki bugün rahatsızlığım nedeniyle çok yakından takip edemiyorum tiyatroyu... Hangi oyunlar oynanıyor, bunlar nasıl bir reji anlayışıyla sahneye taşınıyor? Bu nedenle bu soruyu yanıtlamayayım ben” diyor. Sonra, “Benim tiyatroda aktif çalıştığım dönemleri anlatayım size isterseniz... Gençler o dönemi pek bilmezler. Bu nedenle onlara da anlatmış oluruz Türk tiyatrosunun hangi dönemlerden geçtiğini...” Bu sözlerin ardından Orbey bizi kendi dönemindeki tiyatronun yolculuğuna çıkarıyor:
“Genel müdür olduğum dönemde, kurumda dramaturji sınavı yapmıştık. Kimler yoktu ki bu sınava giren... Murathan Mungan, Firuzan Tercan, Sıtkı Tekmen, Gülşen Karakadıoğlu... Seçici kurul üyeleri de Vedat Günyol, Cevat Çapan, Sevda Şener gibi isimlerden oluşuyordu. Çok iyi sınav verdi bu isimler... Pek çok kişi arasından kuruma girmeye hak kazandılar. Murathan Mungan uzun yıllar çalıştı DT’de... Sonra da çok başarılı bir yazar oldu zaten...”
‘Tiyaro mütevazı olmayı gerektirir’
1978-1979 yılları arasında DT’nin genel müdürü olduğu dönemden söz açılınca, eşi Gönül Orbey bir anısını paylaşmak istiyor bizimle:
“O yıllarda Kerim Afşar, ki çok başarılı bir tiyatrocuydu, ‘Güneşin Çocukları’ oyununu sahneleyecekti. Bu oyun için DT’nin tüm oyuncuları toplandı. Kimler yoktu ki o dönem kadroda. Çetin Tekindor, Savaş Başar, Mazhar Alanson, Beyhan Hürol, Ferdi Merter, Turgut Savaş, Semra Savaş, Fisun Günuğur... Mazhar Alanson, Ergin görevden alınınca bıraktı zaten tiyatroyu. Biz de o gün Ergin’le bir kokteyle katılacaktık. Ergin’i bekâr zannediyorlardı o zaman. Hatta rahmetli Ali Dinçer, (Ankara Belediye Başkanı’ydı) kalede eski evlerden birinde oturuyordu. Ergin’e de ‘Gel beraber kalalım’ demiş bir gün. Ergin de, ‘Yahu ben evliyim, nasıl olacak o iş?’ deyince, Dinçer çok şaşırmış. İşte o dönemler... Ben toplantıya gittim, kimse yok. Kerim Afşar’la konuşuyorlar. Oyunda hiç sözü olmayan bir rol vardı. Savaş Barış kovalıyor, kız ‘ayy’ deyip, gidiyor, hepsi bu. Kimse bu rolde oynamak istememiş. Kerim’e döndüm, ‘Ben oynarım’ dedim. Kerim’in gözleri açıldı bir anda. ‘Sahi mi’ dedi. ‘Evet’ dedim. Bence tiyatro mütevazı olmayı gerektirir.”
Pek çok ünlü sima öğrencisi oldu
1974-1975 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Tiyatro Bölüm Başkanı olarak görev yaptı Ergin Orbey. Yıllarca dersler verdi hem konservatuvarda, hem de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde. “O dönemdeki öğrencilerinizi anımsıyor musunuz? Kimler geldi, kimler geçti?” diye sorduk. Tebessüm ederek, yanıtladı Orbey:
“Haluk Bilginer, Zuhal Olcay, Serap Sağlar, Civan Canova, Mehmet Ali Erbil, Derya Baykal, Selçuk Yöntem, Levent Öktem, Nesrin Kazankaya gibi, bugün hemen hemen herkesin bildiği pek çok isim öğrencim oldu. DT Genel Müdürü olduğum dönemde de derslere gidiyordum konservatuvara. O zamanlarda da Şakir Gürzumar, Erdal Küçükkömürcü, Şebnem Dilligil, Nurseli İdiz öğrencim oldu. Çok güzel isimler geçti ömrümden.”
‘Kışlalı ne müthiş bir insandı’
Orbey, DT Genel Müdürlüğü yaptığı sırada Kültür Bakanı’nın, 1999 yılında bombalı suikast sonucu yitirdiğimiz yazarımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı olduğuna vurgu yapıyor. Kışlalı ile ilgili anılarını da şu sözlerle aktarıyor:
“Kışlalı, ne müthiş bir bakan, ne müthiş bir insandı. Sanata ve sanatçıya derin saygı duyardı. Ben daha onun gibi birini de tanımadım. Bir gün ‘Hizmetçiler’ adlı oyun oynanıyordu. Ahmet Taner Kışlalı da oyunu izleyenler arasındaydı. Bir haber geldi oyun sırasında ve anında irkildi. Arayı bekledi. Arada, ‘Abdi İpekçi öldürülmüş. Tiyatroyu tatil edelim’ dedi. ‘Olamaz efendim, bu çok yanlış olur. Oyun oynansın, sonra gereği neyse yapılır’ dedim. Sonra bana hak verdi ve oyun kaldığı yerden devam etti. Peki ondan sonra ne oldu? Kışlalı’dan sonra Tevfik Koraltan bakanlık koltuğuna oturdu. O dönemde, ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’, ‘Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti’ ile ‘5. Frank’ isimli oyunlar sahneleniyordu. Bu oyunların, ‘Milli ruh ve birlikteliğe uygun olmadığına’ karar verilerek, hakkımda soruşturma başlatıldı. Oyunların kaldırılması istendi. İzin vermedim, görevden alındım. O arada oyunlarda rol alan arkadaşlar sonuna dek direndiler bu duruma. Ancak birkaç arkadaş rapor aldı. Bunun üzerine Işık Yenersu ve diğer arkadaşlar merak etti, bu arkadaşlar gerçekten hasta mı diye, durum sonra anlaşıldı tabii!..”
Ergin Orbey’in tanıklıkları, Türk tiyatrosuna katkıları bunlarla da sınırlı değil. O genel müdür olmadan önce de gerek Ankara Sanat Tiyatrosu’nda, gerekse diğer tiyatrolarda kapısında uzun kuyruklar oluşturan çeşitli oyunları yönetti. 1989-2010 yılları arasında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Oyunculuğu Bölümü’nde uzman eğitimci, 1993-2000 yılları arasında Anadolu Üniversitesi Tiyatro Anadolu Genel Sanat Yönetmenliği, 2000-2003 yılları arasında da Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği gibi pek çok görevde bulundu. Pek çok tiyatronun açılmasına da öncülük etti. Orbey’in Türk sinemasına olan katkısı da yadsınmayacak derece önemli. Şimdi, sağlığına bir an önce kavuşup, yeniden tiyatroya hizmet edeceği günleri bekliyor. Çünkü ona göre, “Oyuncunun, sanatçının emeklisi olmaz! Onların yeri sahnedir her daim...”