Oyun kurmak mı oyuncu olmak mı...

Trump artık pek de şaşırtmayan Trumplığını yaptı, Ankara’ya ekonomik tehdit, yaptırım söylemini çekmeceden çıkardı. Rahip Brunson krizinde de kullandığı benzer taktik, bu kez Suriye üzerinden, YPG odaklı.

MİNE ESEN


ABD yönetimi içinde, sivilden askeri kanada görüş ayrılıkları ayyuka çıkan Suriye’den çekilme konusu, Trump’ın başağrılarından. Seçim kampanyası döneminden bu yana “Ne işimiz var buralarda” söylemindeki Trump, koltukta oturduğu yaklaşık iki yılın ardından artık sahanın ve etrafını çevrelettiği Neo-con, şahin tabanın bunu koşulsuz olanak tanımayacağının farkında. Geçen yılın sonunda “Ortadoğu’nun jandarması değiliz” diyerek ilan ettiği çekilme, günler içinde İran, IŞİD’le mücadele vurgulu “ucu açık, şartlı çıkışa” evrildi. YPG’yle uzun süreli işbirliğine atıfla kendi yönetimi içinde de dahil “onları satıyor” çıkışlarını ise “onlar da İran’a petrol satıyor” şeklinde savuşturmaya girişti. Gelinen nokta ise Suriye’de 2-4 bin askeri güç bulundurduğu sanılan ABD, çıkışın şu anki rotasını Suriye’den komşu Irak’a, özellikle IKBY’deki üslere ek konuşlanmaya çevirdi. Üstüne Trump’tan Suriye’de YPG’yi de dışlamayacak, bir yandan da Ankara’ya “zar atacak” şekilde “güvenli bölge” kurulması açıklaması geldi.

<haber-dikey:1201283, 1200773, 1200455>

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’ın Ankara’nın terör örgütü gördüğü YPG’ye yönelik TSK’nin olası operasyonlarına karşıt tutumu geçen hafta tansiyonu yükseltmişti. Koyu İsrail müttefikliğinin yanı sıra İran’a karşı sertlik yanlısı Bolton’la, Dışişleri Bakanı Pompeo bu aralar Trump’ın gözdeleri. Trump’ın NATO müttefiki Türkiye’ye “ekonomik savaş” tehdidi Bolton’ın masasına ağır bir Ankara dosyası koyduğunu gösteriyor.

Vazgeçilmez Riyad

Diğer yandan Trump’ın tehdidinin, Pompeo’nun Ortadoğu turu kapsamında Veliaht Prens Selman’la da görüşmesi dahil Riyad temaslarıyla aynı dönemde olması da dikkat çekici. Washington, Kaşıkçı cinayetine karşın gerek savunma sanayiinde dev pasta gördüğü, gerekse İran karşıtlığında güçlü Sünni eksen yaratma siyasetinde Riyad’ın vazgeçilmez olduğu mesajını yineliyor. Trump, Ankara’nın Rusya ve İran’la ılımlı ilişkilerini hedef alıyor olabilir. Brunson krizini ABD’de ara kongre seçimleri öncesinde kullanan Trump’ın bu son hamlesinin Türkiye’de yerel seçim atmosferinde geldiğini de not etmekte fayda var. Türkiye’deki siyasi iklimde kim/kimler bundan yararlanır, ayrı bir tartışma...

İdlib gerilimi

Peki, Suriye sahasında Trump Twitter’dan döktürürken neler mi oluyor... Cihatçıların kalesi haline gelen Türkiye sınırındaki İdlib ateşi harlanıyor. Rusya ile İdlib’de silahsızlandırılmış bölge mutabakatının yaşama geçememesi, Nusra bağlantılı HTŞ’nin sahada hakimiyeti Ankara’nın verilen sözler çerçevesinde Moskova’ya karşı kartlarını zayıflatıyor. İdlib, askeri konuşlanması bulunan Türkiye için batak riski taşıyor. Türkiye, YPG’ye işaretle Münbiç ve Fırat’ın doğusunu olası operasyon adresi gösterirken Münbiç’te YPG mevzilerini Suriye ordusuna devretme pazarlıkları sürdürüyor. Bir yandan da Rus güçleri yeniden Münbiç’te devriyelere başladığını ilan ediyor. Washington’ın ise Şam-YPG ittifakından ne kadar memnun olacağı ayrı bir soru. Haliyle Şam, Rusya gibi İran’la da yakın müttefik. Washington ile Moskova, “Suriyeli Kürtler” terminolojiisiyle YPG hattına açık ya da dolaylı kalkan olurken Ankara, YPG terör örgütü söylemine uluslararası arenada destek bulmakta zorlanıyor.
Trump bir tweetle ortalığı toz duman ediyor... Kim bilir belki yine bildik “önce kriz, sonra hey dostuma dön” manevrasında. Ankara, bir kez daha Suriye’de farklı bölgelerde, farklı aktörlerle denge sağlama çabasında. Şam’ı dışlayan, Suriyeli Kürtlerle “YPG”siz ittifak sağlanması yönünde yol haritası bulunamayan siyaset, Türkiye’yi Trump’ın atacağı tehdit tweetlerinin de, Putin’in dolaylı uyarılarının da  “yumuşak karnı” yapma riskinin sürmesine yol açıyor.