ÖTV zamları mahkemelik oldu
Avukat Sedat Vural, akaryakıt ile alkollü içki gibi bazı malların ÖTV tutarlarında artış yapan Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı.
cumhuriyet.com.trVural, 22 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun, ''Bazı Mallarda Uygulanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) Oranı ve Tutarları ile Tapu Harçlarının Belirlenmesi Hakkındaki Karar''ında yer alan benzin, otogaz ve alkollü içkilerde ÖTV artışının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle hazırladığı dilekçeyi Danıştay'a sundu.
Avukat Vural, dava dilekçesinde, ''emekli olarak yaşamının her alanının, ÖTV gibi ekstra vergiler ile vergilendirilmesini yaşam hakkının ihlali olduğunu, bunu çağdaş devlet, uluslararası hukuk ve Anayasal yapılanmaya da aykırı bulduğunu'' belirtti.
Vural, emekli maaşına yılda en fazla yüzde 6 zam yapılırken, akaryakıt ve alkole bir gecede yüzde 20 zam yapılmasının, Anayasa'nın sosyal hukuk devleti ilkesine ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na aykırı olduğunu ifade etti.
Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun 2010/52 sayılı verdiği bir kararda, ÖTV artış gerekçe ve oranlarının hukuksal kıstaslarının belirlendiği örneğini veren Vural, Kurul'un gerekçeli kararında, ''4760 sayılı Kanun ve Anayasa'nın vergi ödeviyle ilgili maddelerinde genel olarak vergilendirmenin, vergi yükünün, adaletli ve dengeli biçimde dağılımının sağlanması için mali güce göre yapılması gerektiğinin vurgulandığını'' kaydetti.
Anayasa Mahkemesi kararı
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi'nin 17 Kasım 2011 tarihli kararına da yer veren Vural, Yüksek Mahkeme'nin kararında, ''Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı''nın öngörüldüğünü belirtti.
Vural, dava konusu kararın hukuka aykırılığı yanında, uygulanması halinde telafisi imkansız zararlara neden olacağı açıkça belli olduğundan yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesinin hukuksal ve toplumsal bir zorunluluk olduğunu vurguladı.