Otuz yıl sonra Samoa’da ‘her şey yerli yerinde’
Daha Avustralya, Sidney Havaalanı’nda bekleme salonunda heyecan başladı. Yolcular arasında otuz yıl öncesinden aşina yüzlerle karşılaşınca içimi sıcak bir duygu kapladı.
Nadir PaksoyYanık tenli, hafif çekik gözlü, iri yapılı ve çoğunun kollarında dövme bulunan kişileri görünce oğlum Gezgin “Bunlar Samoalı değil mi” diye merakla sordu. Ne de olsa doğum yerinden dolayı bu insanlar oğlumun memleketlisi sayılırdı.
Altı saatlik bir uçuştan sonra Samoa Adaları’nın başkenti Apia Havaalanı’na indik. İstanbul’dan beri bu üçüncü uçak yolculuğu idi. Toplam havada kalış süresi 24 saat oldu. İstanbul-Singapur 10,
Singapur-Sidney 8 ve Sidney-Samoa 6 saat tuttu. Arada birkaç gün mola da verdik.
Uçağın kapısı açıldı, ılık bir tropikal kokuyu bunca yıla rağmen unutmamışım. Eşime (Esin) “Ne rüya, ne şaka; galiba gerçekten yeniden Samoa’dayız” dedim. Şafak sökmek üzereydi...
Samoa bizden vize istemiyor sadece dönüş biletini ve dönüşte ilk varış yerine ait (Avustralya) vizeyi soruyor. Gezgin böyle soruyla karşılaşmadı. Doğumdan ötürü vatandaşı olduğu Samoa pasaportunu gösterip ülkeye girdi (Avrupa Birliği ve İngiltere de Samoa’dan vize istemiyor).
Yeni yıla ilk giren...
180. boylam çizgisinin üzerindeydik, Greenwich (Londra) “0” noktasına göre yerkürenin tam öbür yüzündeydik. Yeni yıla ilk giren ülkedeydik. Benim bu bölgede Birleşmiş Milletler (BM) adına 5 yıla yakın hekimlik yaptığım ve son iki yılımın geçtiği adadaydık. Diğerleri Pasifik’teki Vanuatu, Mikronezya ve Tokelau adalarıydı. Yaşamımızın en güzel yıllarını Pasifik’teki adalarda geçirdik diyebilirim. İyi ki gitmişiz, iyi ki yaşamışız.
Uçaktan inip pistte yürüyerek havaalanı binasına girmek hoş oldu. Pasaport kontrolünde Türk vatandaşlarından dönüş bileti ve dönüş ülkesinin vizesi olup olmadığını kontrol ediyorlar. Ben 30 yıl önce burada hekimlik yaptım deyince görevli kontrol yapmadan damgayı bastı. Oğlum Samoa pasaportuyla doğduğu ülkeye ilk kez girmenin heyecanını yaşıyordu. Artık yeniden Samoa’daydık. Bagaj bekleme salonunda küçük bir grup gitarlarıyla yerel şarkıları çalıp söyleyerek yolcuları karşılıyordu.
Çıkışta önceden ayarladığımız şoförümüz Tafu bekliyordu. Dışarı çıktık. Ilık tropikal havayı derin derin içime çektim. Bölgeye özgü ağaç, çiçek ve bitkilerin karışımı, ılık nem kokusu...
Trafik artık soldan
Hava yavaş yavaş ağarmaktaydı. Hindistancevizi, “ekmek ağacı meyvası” (breadfruit), muz ağaçları, Pasifik patatesi sayılan “taro” bitkisinin (bizde Alanya’da da var, ‘göleviz’ diyorlar) geniş yaprakları arasında dar asfalt yoldan kente doğru ağır ağır ilerliyorduk. Geçen yıllar çevrede fazla bir değişikliğe yol açmamıştı. Geleneksel duvarsız Samoa evleri fale’lerin tahta perdelerde kapandığı dikkatimizi çekti. Araba sayısında biraz artış gözledik. Sağdan olan trafik, İngiliz usulü soldan olmuş. Samoa’ların hemen hepsinin Yeni Zelanda’da, kısmen de Avustralya’da yaşayan akrabaları var. Oralardan araba ithali daha kolay ve ucuzmuş. Ülkede direksiyonu sağda olan otomobil sayısı artınca, çareyi trafiğin yönünü değiştirmekte bulmuşlar. Birkaç yıl önce 31 Aralık gece yarısı kiliselerde dualar edilmiş mumlar yakılmış ve gece yarısını 1 dakika geçince yeni yılla birlikte trafik akışı sağdan sola geçivermiş.
Sadece trafik değil, coğrafi konumu da değişmiş Samoa’nın. Eskiden 180’inci boylamın yani “gün ve tarih değişim çizgisinin” sağında yer alırken soluna geçmişler. Eskiden Yeni Zelanda ve Avustralya’dan 1 gün geride iken şimdi gün ve tarih aynı olmuş. Diğer deyişle yeni güne ilk başlayan yer Samoa, yeni yıla ilk giren ülke de. Çünkü coğrafya çizgisinin sağı ile solundaki ülkeler arasında bir günlük fark var.
Bunları düşünürken Apia’ya vardık. Tafu’ya kalacağımız yere varmadan önce oturduğumuz sokağa ve evin önüne gitmesini söyledik. Yüreğimin hızlandığını hissettim... Bütün gece uçakta olmama rağmen üzerimde zerre kadar yorgunluk yoktu. Karmaşık duygu sarmalı içindeydim. Pasifik’e ilk gittiğimde 30, ayrıldığımda 35 yaşındaydım; tekrar döndüğümde ise 65.
Oturduğumuz sokak ve ev, çalıştığım hastane, daha sonra gezeceğimiz başkent Apia, Samoa Adası kırsalı tıpkı şarkıdaki gibiydi. Bizlerin biyolojisini saymazsak “her şey yerli yerindeydi”. Biraz araba, biraz cep telefonu dışında “değişim” denilen olgu Samoa’ya pek uğramamıştı.
nadirpaksoy@gmail.com