Otele göz yumma cezası

Anayasa Mahkemesi, Van depreminde yaşamını yitiren yurttaşın ailesine, anayasadaki yaşam hakkı korunmadığı gerekçesiyle tazminat ödenmesine hükmetti.

İlhan Taşçı/Cumhuriyet

Anayasa Mahkemesi, 9 Kasım 2011’de gerçekleşen Van depreminin artçı sarsıntılarıyla sonradan yıkılan Bayram Otel’de yaşamını yitiren Selman Kerimoğlu’nun eşi ve çocuklarına, 20 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti. Mahkeme kararını, Anayasanın 17. maddesinde düzenlenen “yaşam hakkının korunması” ilkesinin ihlaline dayandırdı. Mahkeme ayırca Yargıtay Başsavcılığı’nın Van Valisi ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) görevlileri hakkındaki şikayetin işleme konulmamasının da “etkili soruşturma yapılmasını engellediği” belirlemesini de yaptı.


Selman Kerimoğlu’nun eşi ve çocuklarının başvuru dilekçesinde, 23 Ekim 2011 tarihinde Van ilinde 7,2 şiddetinde bir deprem meydana geldiği ve çoık sayıda kişinin yaşamını yitirdiği, depremden sonra artçı sarsıntıların devam ettiği ve 9 Kasım’daki ikinci depremde Bayram Otel’in çökmesi sonucu 24 kişinin  yaşamını kaybettiği anımsatıldı.


Başvurucular, Van Valisi ve AFAD görevlilerinin mevzuatta kendilerine yüklenilen görevleri yerine getirmemek suretiyle görevi kötüye kullandıkları, ilk depremdeki hasara rağmen otele girişin yasaklanmadığı ve taksirle ölüme sebep olduklarını belirterek, anayasada tanımlanan yaşam hakkının ihlal edildiğini belirttiler.


Başvurucular ayrıca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca somut bilgi ve belge bulunmaması gerekçesiyle kamu görevlileri hakkındaki şikayetin işleme konulmaması kararına karşı ceza soruşturması yapılabilmesi için başvurabilecekleri herhangi bir makamın bulunmadığını belirterek, anayasada tanımlanan hak arama hürriyetinin de ihlal edildiğini savundular.


Anayasa Mahkemesi, Kerimoğlu ailesinin başvurusunu kabul etti. Mahkemenin kararında, devletin, bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlü olduğuna işaret edilerek, şu tespitler yapıldı:


“Devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında can kaybının gerçekleştiği durumlarda Anayasa’nın 17. maddesinin devlete elindeki tüm imkanları kullanarak, yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını ve bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir.


Bu yükümlülük, kamusal olsun veya olmasın yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her türlü faaliyet bakımından geçerlidir... Devlet doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır.


Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkin biri şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumların karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen ölümler için hesap vermelerini sağlamaktır.”
Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ceza soruşturmasında, Van Valisi ve AFAD görevlileri hakkında görevsizlik kararı verilerek soruşturma dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ve başsavcılığın şikayeti işleme koymadığı belirtildi.


Başsavcılık soruşturmayı engelledi


Başsavcılığın bu yaklaşımı kararda şöyle eleştirildi:


“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 kişinin ölümü gibi ciddi sonuçlar doğuran olay hakkında, Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilk soruşturmada göz önünde bulundurduğu hususlarla başvurucuların şikayet konusu yaptığı hususlar hakkında hiçbir değerlendirme yapmaksızın görevi kötüye kullanmaya ilişkin iddiaların somut bilgi ve belgelere dayanmadığı, ilgililer açısından suç oluşturan ve ön inceleme yapılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin işleme konulmamasına karar vermiştir.


Başsavcılık, başvurucuların iki deprem arasında yetkililer tarafından hasar tesptinin yapılmaması ve diğer idari tedbirlerin alınmaması suretiyle ölüme neden olma temel şikayetine ilişkin, hasar tespiti ve hasarlı binalara girişin engellenmesi konusunda yetkililerce ne tür işlemler yapıldığını ortaya koyacak delil ve değerlendirmelere yer vermeksizin soruşturma açılması talebini işleme koymamıştır.
Başsavcılık tarafından bu aşamada soruşturma izni verilmemesi şeklinde bir karar verilmesi halinde söz konusu karar itiraz yoluyla denetimden geçebilecekken, Başsavcılığın verdiği bu karar, soruşturmanın devam ettirilmesine yönelik talebin bir itiraz mercii tarafından incelenmesine engel olmuştur.”


Anayasa Mahkemesi, bu gerekçelerle “Yaşam hakkının usuli boyutunun ihlali nedeniyle başvruculardan ölen Selman Kerimoğlu’nun eşi ve 3 çocuğuna birlikte takdiren toplam 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Bu tazminat, anayasal hakkın ihlalinden kaynaklanan manevi zarara ilişkin olup idari yargıda devam eden maddi, manevi tazminat davalarına etkisi yoktur” kararını verdi.