Osman Kavala, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt verdi
Üç yıldan uzun süredir tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala, Türkiye'de gündeme alınan hukuk reformları ile ilgili siyaset-yargı ilişkileri açısından iyimser olamadığını ve en önemli noktanın hukuk kurallarının uygulanmasında ayrımcılık yapılmayacağının kabul edilmesi olduğunu söyledi. Kavala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi protestolarından bahsederken eşi Ayşe Buğra'ya yönelik ifadeleri ile ilgili olarak, "Kullanılan üslup Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına da zarar verici nitelikte. Ayşe'nin uzun yıllar boyunca emek vermiş olduğu, akademik kariyeri ile bütünleştirdiği Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili bir konuda benden etkilenerek tavır geliştireceğini düşünmek son derece sorunlu bir mantık yürütme" dedi.
ReutersSerbest bırakılması yönündeki AİHM kararlarına rağmen üç yıldan uzun süredir tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala, Türkiye'de gündeme alınan hukuk reformları ile ilgili siyaset-yargı ilişkileri açısından iyimser olamadığını ve en önemli noktanın hukuk kurallarının uygulanmasında ayrımcılık yapılmayacağının kabul edilmesi olduğunu söyledi.
Reuters'ın sorularını yazılı olarak yanıtlayan Kavala, "Üç yılı aşkın bir süredir, gittikçe daha koyulaşan hukuksuzluklara maruz kalmış, bu sırada yürütülmekte olan başka siyasi davaları da gözlemiş birisi olarak siyaset-yargı ilişkilerinin geleceği konusunda çok iyimser olamıyorum" dedi.
Kavala sözlerini "Öncelikli olanın, siyasi gücü ellerinde tutanların hukuk normlarının evrensel nitelikte olduğunu, hukuk kurallarının uygulanmasında ayrımcılık yapılamayacağını kabul etmeleri olduğuna inanıyorum" diye sürdürdü.
FETÖ'cü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ceza yargısının işleyişinin değiştiğini vurgulayan Kavala, "Kendimi bildim bileli Türkiye'de özgürlüklerin yargı yoluyla kısıtlandığına şahit oldum, bu durumu eleştirdim" dedi.
Kavala şöyle devam etti:
"Kısıtlamalar kısmen 141, 142 gibi anti-demokratik ceza yasalarından kısmen de yargı mensuplarının tehdit algılamasıyla ilgili ideolojik eğilimlerinden kaynaklanıyordu. Ancak, siyasi muhalifleri tasfiye etmek için yargıya kilit bir görev verilmesi, yargının da bunu üstlenmesi yeni bir durum. Yargıya organize biçimde müdahale süreci Gülencilerin yargıda ve Emniyet'de aktif oldukları dönemde başlamıştı. Bunun AB müzakereleri sonucunda ceza yasalarında yapılan olumlu yönde değişikliklerden, yargı mensuplarına yönelik insan hakları eğitim çalışmalarından sonra vuku bulması da tam anlamıyla trajik."
AKSİ İSPAT EDİLEMEZ NİTELİKTE İDDİALAR
Üst mahkeme olan istinaf mahkemesi, Ocak ayında Kavala'nın beraat ettiği Gezi davasının kararını bozdu. İstinaf mahkemesinin tavsiyesiyle Kavala'ya suç isnat edilen Gezi ve darbe girişimi davalarının birleştirildi.
Darbe girişimi davasında anayasal düzeni ortadan kaldırma, hükümeti ortadan kaldırma ve casuslukla suçlanan Kavala aleyhindeki iddiaların delile dayanmadığını ve dünya görüşüne zıt olduğunu daha önce ifade etmişti.
Aleyhindeki iddiaların somut olguya dayanmadığını ve bu nedenle aksini ispat etmenin mümkün olmadığını belirten Kavala şunları söyledi:
"Gezi davasında beraat kararından sonra tahliye edilmiş olsaydım bu komplo teorisi ciddi bir yara almış olacaktı. Gezi protestolarını planlamış, yönetmiş ve finanse etmiş olmam son derece fantastik bir iddiaydı. Ancak, tutukluğumu devam ettirmek için daha sonra kurgulananlar, 15 Temmuz darbe girişiminin organizasyonunu ve darbeden sonra kurulacak hükümette yer alacaklarının koordinasyonunu yürütmüş olmam, sivil toplum faaliyetleriyle casusluk yaptığım iddiaları çok daha absürt. Tam manasıyla gerçek üstü kurgular. Hiçbir delile, somut olguya, gerçekliğe dayanmadıkları için yanlışlanmaları da mümkün değil. Sadece hukuk normlarından değil, mantık temelli düşünmekten de bu denli bir kopuşun olabileceğini düşünemezdim."
"Tutuklandıktan sonra bağımsız ve evrensel hukuk normlarına göre çalışan yargının demokrasiler için ne kadar hayati bir işlevi olduğunu daha iyi anladım" diyen Kavala sözlerini, "Maruz kaldığım yargısız infaz, yani ceza haline gelen uzun tutukluluk ailem için de ciddi bir eziyet" diye sürdürdü.
ERDOĞAN'A "AYŞE BUĞRA" YANITI
Kavala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi protestolarından bahsederken eşi Ayşe Buğra'ya yönelik ifadeleri ile ilgili olarak, "Kullanılan üslup Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına da zarar verici nitelikte. Ayşe'nin uzun yıllar boyunca emek vermiş olduğu, akademik kariyeri ile bütünleştirdiği Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili bir konuda benden etkilenerek tavır geliştireceğini düşünmek son derece sorunlu bir mantık yürütme" dedi.