Osman Hamdi Bey etkinliklerle anılıyor

UNESCO tarafından ölümünün 100. yılı dolayısıyla 2010 yılı “Osman Hamdi Bey’i anma yılı” edilen büyük sanat adamı ölümünün 100 yılında dünyada ve Türkiye’de törenlerle anılıyor.

cumhuriyet.com.tr

Osman Hamdi Bey için bugün kurucusu olduğu Arkeoloji Müzesi, Yıldız Salonu’nda ''Türkiye  Arkeolojisi, Müzeciliği ve  Eski Eserler Hukuku'' konulu anma toplantısı düzenlendi. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ni oluşturan Müze-i Hümayun'un müdürü Alman Dr. Philip Anton Dethiér'in ölümünden sonra, 4 Eylül 1881 yılında II. Abdülhamid tarafından müzeye müdür olarak atanır ve Türk müzeciliğinde yeni bir dönem başlatan Osman Hamdi Bey'in 1910 yılına kadar devam eden 29 yıllık müdürlüğü zamanında müze, dünyanın sayılı müzeleri arasında girerek arkeoloji bilimi için pek çok önemli keşfe imza atar. Müze, bugün de devletin Kültür işlerine yetersiz bütçe ayırmasına rağmen itibarını korumakta,yerli ve yabancı sponsorlardan aldığı desteği de kullanarak yenileme, koruma, tanıtma faaliyetlerini  sürdürmektedir. 

Kadıköy Belediyesi de Kadıköy’ün ilk şehremini olan Osman Hamdi Bey için Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 10 Aralık saat 20.00’de Tuluyhan Uğurlu’nun Osman Hamdi Bey anısına hazırladığı “Güneş Ülke Anadolu” isimli Anadolu Medeniyetler tarihini anlatan görsel bir sunum ve konser izlenecek. Osman Hamdi Bey’in kurucusu olduğu İstanbul Arkeoloji Müzesi ile ortak yapılan bu etkinliğin yanı sıra Kadıköy Belediyesi, ünlü ressamın ölümünün 100. yılı anısına 10.000 adet de posta pulu bastırdı. Bugün bir diğer anma etkinliği de UPSD (Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği) ve Piramid Sanat işbirliğiyle saat 18:00’de gerçekleşecek. Piramid Sanat’ta, Semra Germaner ve Yusuf Taktak’ın konuşacağı paneli Bedri Baykam yönetecek.
 

Ressam, arkeolog müzeci, Osman Hamdi Bey
 
Bir bürokrat olarak sadrazamlığa kadar yükselmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun yurtdışına öğrenim görmesi için yolladığı ilk dört öğrenciden biri olan İbrahim Edhem Paşa'nın oğlu olan Osman Hamdi Bey; Osmanlı kültür, sanat ve bilim hayatında son derece önemli bir rol oynar. 30 Aralık 1842'de İstanbul'da doğan Osman Hamdi Bey, 1857 yılında hukuk eğitimi almak üzere Paris'e gider. Fakat güzel sanatlara duyduğu ilgi onu dönemin ünlü ressamlarından dersler alarak resim çalışmalarına yöneltir. Ayrıca eğitimi sırasında arkeoloji derslerine de katılır. Paris'te kaldığı süre içerisinde açılan Paris Sergisi'nde görev alır.

1869 sonrasında İstanbul'a dönmesini izleyen yıllarda çeşitli devlet görevlerinde bulunur. 1873 yılında Viyana Sergisi'ne birinci komiser olarak katılır. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ni oluşturan Müze-i Hümayun'un müdürü Alman Dr. Philip Anton Dethiér' in ölümünden sonra, 4 Eylül 1881 yılında II. Abdülhamid tarafından müzeye müdür olarak atanır ve Türk müzeciliğinde yeni bir dönem başlatır. Osman Hamdi Bey'in 1910 yılına kadar devam eden 29 yıllık müdürlüğü zamanında müze, dünyanın sayılı müzeleri arasında girerek arkeoloji bilimi için pek çok önemli keşfe imza atar.

Osman Hamdi Bey'in müzenin yeni müdürü olarak atanmasındaki en önemli etkenlerden biri dönemin ilk özel gazetelerinden Ceride-i Havadis ve Ruzaname-i Ceride-i Havadis'te yazdığı, eski eserlerin değeri ve korunması hakkındaki yazılardır. Eski eserlerimizin yabancılar tarafından götürüldüğü üzerinde duran bu yazılar dikkatleri Osman Hamdi Bey'in üzerine çeker. Müze müdürü olduktan sonra Osman Hamdi Bey'in ilk icraatlarından biri yabancıların yaptıkları kazılarda ortaya çıkan eserlerin yurt dışına kaçırılmasının önüne geçen bir nizamname hazırlamak olmuştur. Daha önce Dr. Dethiér tarafından 1874 yılında hazırlanan "Asar-ı Atika Nizamnamesi" Osmanlı topraklarından çıkan eserlerin yurt dışına çıkarılmasını engelleyen hükümler içermemektedir. Osman Hamdi Bey tarafından kaleme alınan "1883 Asar-ı Atika Nizamnamesi" bu sorunun önüne geçer.

Osman Hamdi Bey kendi müdürlüğünden önce Çinili Köşk'te toplanmış ve sayısı 650 olan koleksiyonu bilimsel olarak düzenler. Müzede üst üste depolanmakta olan arkeolojik eserleri ele alarak bunların kaydedilmesi, onarılması ve sergilenmesi çalışmalarını yürütür. Ülkede yapılan arkeolojik çalışmaları tek elden kontrol eden disiplinleri oluşturur ve ilk Türk kazılarını başlatır. 1883-95 yılları arasında Bergama, Nemrut Dağı, Sayda, Lagina Hekate Tapınağı ve Sayda Kral Nekropolü'nde gerçekleştirdiği kazılar ile koleksiyonu çarpıcı bir hızla geliştirir, müzecilik ve arkeoloji ile yoğun olarak ilgilendiği müdürlüğü sırasında resim çalışmalarını da ihmal etmez. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk güzel sanatlar fakültesi olan Sanayi-i Nefise'yi açarak orada da müdürlük yapar. Halen Eski Şark Eserleri Müzesi olan bölüm, Osman Hamdi Bey'in öğrenci yetiştirmek için kurduğu bu Sanayi-i Nefise binasıdır.

Ressam olarak sağlığında üne kavuşan Osman Hamdi Bey, figürlü kompozisyonlar ve porteler üzerinde çalışarak Türk resminde ilk kez figür kullanan ressamdır. Resimlerinde mimari detaylar ve dekorasyon oldukça yoğun olarak yer alır. Tablolarında başkarakter olarak sık sık kendine de yer verir, çeşitli kıyafet ve pozlar ile çektirdiği fotoğraflarını çizimlerinde kullanır. Resimlerini günümüzde yerli ve yabancı birçok müze koleksiyonunda görmek mümkündür.

Osman Hamdi Bey, 1910 yılında Kuruçeşme'deki yalısında hayata gözlerini kapamasının ardından kendi vasiyeti üzerine Eskihisar'daki evinin bahçesine gömülür. Bir devlet töreni ile defnedilen Osman Hamdi Bey'in mezarının iki ucuna isimsiz Selçuklu mezar taşı dikilerek, kitabesi ayrı bir taşa işlenmiştir. Planlarını kendisinin çizdirmiş olduğu İzmit, Eskihisar' daki evi 1987 yılında müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.