'Örtülü sansür var'

Basında Sansürün Kaldırılışının 101. yıl dönümü ve Geleneksel Gazeteciler Günü dolayısıyla yazılı açıklama yapan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Erdoğan Kahya, medyanın bulunduğu durumun basına sansür uygulanan dönemden farkı olmadığını kaydetti.

Gazetecilerin çok kısa aralıklarla siyasal iktidarların ve ardından patronların uyguladığı dolaylı sansürü yaşadığını belirten Kahya, şunları kaydetti:

''Türk medyasında bugün köşe yazarları dahil olmak üzere gazeteci kendi görüşlerini açık açık yazamamakta, daha doğrusu gazetecinin editoryal bağımsızlığı bulunmamaktadır. Bunun adına ister oto sansür deyin, isterseniz siyasilerin baskısıyla ortaya çıkan patron diktası deyin, ne derseniz deyin. Abdülhamit dönemindeki resmi sansür, bugün örtülü sansür veya iç sansür olarak varlığını sürdürüyor. Siyasal iktidar medyayı ele geçirerek susturdu, susmayanlara ise çeşitli yöntemler uyguladı. Bugün yaygın basın iktidardan yana olanlarla olmayanlar kavgası yaşamaktadır. Televizyonlar da aynı durumdadır. İki büyük gazete ne ülkesine ne okuruna fayda getirmeyecek yeni bir kavganın içine girmiştir. Kavga kendi aralarındaki kavga değil hükümete yandaşlık görevinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Yandaş medya, hükümet gücünü de ardına alarak, iktidara karşı olan medyaya saldırmakta, yok etmeye çalışmakta, bunu gerçekleştirirken de yargıya müdahale edip hem savcı hem hakim rolüne soyunmaktadır. Bu gazetelerde çalışan gazetecilerin editoryal bağımsızlıkları ellerinden alınmıştır. Görüşlerini yazamamakta ya da iktidar lehine yazılar yazmaya zorlanmaktadırlar. Bunu kabul etmeyenler kapı önüne konulmaktadır. Bunun adı iktidarın patronlarla iş birliği yaparak uyguladığı sansürdür, örtülü sansürdür.''

İktidardan güç alarak bazı kurumların da basına sansür uygulamaya çalıştığını kaydeden Erdoğan Kahya, bunun uygulamada yargı kurumlarına kadar inmesinin düşündürücü olduğunu bildirdi.

Bir süre önce Anayasa Mahkemesi'ndeki törenlere gazetecilerin alınmadığını hatırlatan Kahya, şunları ifade etti:

''II. Abdülhamit, iç ve dış baskılarla II. Meşrutiyet'i ilan etmiş, onurlu gazetecilerin tepkileri karşısında da basında sansürü kaldırmak zorunda kalmıştı. Aradan 101 yıl geçti. Şimdi başımızda padişah yok ama basında sansür, iktidarın medyayı ele geçirme eylemi çerçevesinde daha fazla uygulanıyor.''