Ortak kumpas tazminatı
Danıştay’ın son noktayı koyduğu davada, Başbakanlık’ın fişleme yaptığı kesinleşti. Başbakanlık, Kılıçdaroğlu’na tazminat ödeyecek.
Alican UludağDanıştay 10. Dairesi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemine ilişkin gerçeğe aykırı bilgilerin yer aldığı Batı Çalışma Grubu (BÇG) fişlemelerinin üzerine “gizli” damgası vurularak önce mahkemeye, ardından ise kapatılan Bugün gazetesine 2008’de sızdırılmasıyla ilgili Başbakanlık kusurlu bulundu, Başbakanlık’ın fişleme konusunda tazminat ödemesiyle ilgili karar kesinleşmiş oldu. Danıştay’a taşınan olay şöyle gelişti: Kapatılan Bugün gazetesinde 15 Nisan 2008’de “Kılıçdaroğlu’na BÇG Fişlemesi”, “Batı Çalışma Grubu Kılıçdaroğlu’nu da fişlemiş”, “28 Şubat sürecinin dindar avcısı BÇG, SSK’nin başında olduğu dönemde CHP’li Kılıçdaroğlu’nu da izlemiş” yönünde haberler yayımlandı. BÇG arşivinde yer alan raporlar kaynak gösterilen haberde, “Kılıçdaroğlu’nun genel müdür olarak görev yaptığı dönemde kurumda Kürtçü, mezhepçi ve bölücü faaliyetlerde bulunduğu, Alevi-Kürt olan 10 bin kişiyi SSK’ye aldığı, 100’den fazla PKK ve TKLP’liyi kritik noktalara yerleştirdiği, usulsüz ihaleler yaptığı, SSK’yi trilyonlarca lira zarara uğrattığı” iddialarına yer verildi.
Önce gazeteye dava
Haberler üzerine Kılıçdaroğlu, avukatı Mirat İlsu Çatak aracılığıyla gazete aleyhine 2008’de tazminat davası açtı. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, Başbakanlık’a müzekkere yazarak böyle bir raporun olup olmadığı, varsa raporun bir nüshasının mahkemeye gönderilmesini istedi. Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü, gazetede yayınlanan “fişleme raporunun” varlığını doğruladı; rapora “GİZLİ” damgası vurularak, tarih, sayı, numara verildi ve mahkemeye bir sureti gönderildi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu Başbakanlık aleyhine tazminat davası açtı. Dilekçede “28 Şubat döneminde SSK Genel Müdürü olduğu dönemlerde hakkında gerçek dışı, ağır itham ve iftiralar içeren, yasadışı olarak hazırlanan bir dokümana siyasi birtakım hesaplarla ‘Gizli’ ibareli Başbakanlık damgası vurularak resmiyet kazandırılması, Başbakanlık arşivinde bulundurulması, dışarıya sızdırılarak basına verilmesi ve bizzat Başbakanlık resmi kurumu tarafından sahiplenilerek, resmi yargı makamlarına ‘rapor’ olarak gönderilmesi nedeniyle ağır hizmet kusuru işlendiği ve kişilik haklarının ihlal edildiği” belirtilerek 50 bin liralık tazminat istendi.
Mahkeme reddetti
Ankara 1. İdare Mahkemesi, gönderilen raporun, kimin tarafından hazırlandığının, asıllarının nerede olduğunun ve Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Değerlendirme Merkezi’ne ne şekilde intikal ettirildiğinin bilinmediğini belirterek, davacının iddialarını kanıtlayacak somut bir belge sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Bunun üzerine Avukat Çatak temyize başvurdu. Danıştay 10. Dairesi, 27 Ekim 2014’te, Başbakanlığın ağır hizmet kusuru bulunduğuna karar vererek davayı reddeden Ankara 1. İdare mahkesi’nin kararını bozdu. Kararda, “Kim tarafından düzenlendiği ya da düzenlettirildiği belli olmayan ve niteliği gereği gizli kalması gereken raporun basına sızdırılması suretiyle aktif siyaset yürüten davacı hakkında birtakım şüphe ve tereddütler uyandırılmış, toplumdaki her birey gibi onurlu ve saygın yaşama hakkı ağır bir şekilde zedelenmiştir” denildi. Başbakanlık bozma ilamı üzerine 10 Mart 2015’te, Kemal Kılıçdaroğlu lehine çıkan bozma kararının kaldırılması için karar düzeltme yoluna başvurdu. Danıştay 10. Dairesi 4 Ekim 2017 tarihli kararıyla Başbakanlık’ın karar düzeltme talebini reddetti, karar kesinleşti. Bozma kararından sonra dosya tekrar 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilecek ve mahkeme Başbakanlık aleyhinde tazminat kararı vermek zorunda.
İftiralar kesinleşti
Kararı değerlendiren Avukat Çatak, şunları söyledi: “Kesinleşen karar, Başbakanlık’ın 28 Şubat döneminde kişiler hakkında asılsız ve gayrı hukuki fişleme raporları düzenleyen ve hukuka aykırı bir yapılanma olan ‘Batı Çalışma Grubu’na ait, resmi niteliği bulunmayan, paçavradan ibaret, asılsız, yalan dolan kâğıt parçalarına ‘resmi belge’ niteliği atfederek, müvekkilim aleyhine kara propaganda aracı olarak kullanmak amacıyla o dönemde FETÖ’nün yayın organlarına sızdırmakla ağır hizmet kusuru işlediği yargı kararıyla kesinleşmiştir. Müvekkilim hakkında SSK Genel Müdürü olduğu döneme ilişkin olarak atılan ve atılacak her türlü iftira ve karalamanın da hukuka aykırı ve gerçek dışı olduğu kesinleşmiş bir yargı kararıyla sabittir.”