Ortadoğu'nun 'seçim' yılı

Ortadoğu için, rutinlerin dışında bir çatışma ya da sürpriz bir savaşa sahne olmayan bu argümanlara dayanarak nispeten 'sakin' sayılabilecek bir yıl olan 200'in bitmesine günler kaldı. 2009'un yaklaştığı bugünlerde Ortadoğu'ya deyim yerindeyse fırtına öncesi bir sessizlik hakim.

cumhuriyet.com.tr

Ortadoğu’nun en sorunlu bölgelerinde derin siyasi boşluklar bulunuyor. Giderek daha da derinleşen bu boşluklar küresel ekonomik kriz ve krizin artçı sarsıntıları ile birleşince mevcudiyetinin sınırlarını kat be kat aşan boyutlara erişiyor. Ortadoğu’daki söz konusu siyasi boşlukların başında hiç şüphesiz ki ülkelerin iç sorunları, özellikle de siyaset arenalarındaki çalkantılar geliyor. Nitekim 2009 yılı Ortadoğu’nun başat aktörlerinden olan birçok ülkede hem kendi kaderlerini hem de bölgenin -hatta belki de küresel sistemin- kaderini etkileyecek kimi zaman da bizzat belirleyecek birçok seçime sahne olacak. Ayrıca müstakbel seçimlere ek olarak, geçtiğimiz ay yapılan ABD’deki Başkanlık seçimleri sonucundaki görev değişimi de Ocak 2009’da gerçekleşecek ve bu görev değişimi Ortadoğu’yu hiç kuşku yok ki doğrudan etkileyecek.

 

Ortadoğu seçime gidiyor

2008’in son çeyreğinde patlak veren ve 2009’da bir bataklık gibi dünyayı giderek daha da derinlere çekmesi beklenen küresel ekonomik krizin etkilerine ve Obama’nın merakla beklenen “değişim” stratejilerine yönelik, yüksek oktavlarda yapılan tartışmaların arasında Ortadoğu 2009 yılında neredeyse topyekün denilebilecek bir şekilde ardı sıra seçimlere gidiyor. Her biri kendi içerisinde oldukça sancılı süreçlere gebe olan seçimlerden ilki kuvvetle muhtemel Filistin’de gerçekleşecek. Evet, yanlış okumadınız “muhtemel” diyoruz zira Filistin’in düşman kardeşleri Hamas ve El Fetih bu konuda da birbirlerine düşmüş durumdalar. El Fetih’in “Filistin Anayasası”nı referans göstererek ayak diremesine karşın Hamas’ın baskıları galip gelirse Filistin’de 9 Ocak’ta görev süresi dolacak olan Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın koltuğu için seçim yapılması bekleniyor. Ancak El Fetih kanadı Başkanlık seçimlerinin Parlamento seçimleri ile birlikte 2010 yılında yapılması gerektiğini savunuyor ve bu konuda yeniden bir resmi düzenleme yapılması için çalışmalarını sürdürüyor. Seçimler konusundaki bu “sürünceme” durumu zaten gergin olan El Fetih-Hamas ilişkilerini daha da geriyor. Filistin’deki belirsizlik süreci aynı şekilde “sürüncemede” olan İsrail-Filistin görüşmelerini de yeni bir açmaza doğru sürüklüyor.

Filistin cephesinde bunlar yaşanırken şayet Hamas’ın istediği zamanda yapılırsa Filistin seçimlerinin hemen ardından Ortadoğu’yu bir diğer önemli seçim daha bekliyor olacak. Ocak ayı sonunda Irak’ta tartışmalı vilayetler dışında bölgesel seçimler yapılacağı duyuruldu. Irak’ın henüz egemen bir devlet olmadığı gerçeği tüm çıplaklığı ile ortada durduğu ve yapılacak seçimlerin somut sonuçlar doğurmayacağı açıkça bilinse de Obama’nın merakla beklenen Irak politikası ve seçimler sonrasında Irak’ta oluşacak hava birleşince -iyi ya da kötü- Irak’ta yeni bir şeylerin olması ihtimaller dahilinde. İşte bu nedenle olsa gerek artık olağan sayılan bir takım günlük şiddet eylemleri dışında Irak’ta işgalden bu yana görülmemiş bir sessizlik var zira gündem seçimlere kilitlenmiş durumda.

Irak seçimlerinin hemen sonrasında sandık başına gitme sırası Ortadoğu’nun bir diğer barut fıçısı olan İsrail’e geliyor. Nitekim İsrail, Şubat 2009’da son derece kritik olan parlamento seçimlerine gidecek. 2006 yazında yaşanılan İsrail-Hizbullah Savaşı’ndan bu yana İsrail siyaseti bir türlü dengesini bulamadı. Son olarak da Başbakan Ehud Olmert’in hakkında açılan yolsuzluk davaları nedeni ile parti başkanlığından istifa etmesinin ardından koalisyon dağıldı ve yeni bir koalisyon hükümetinin kurulamaması nedeniyle İsrail erken seçime gitmek mecburiyetinde kaldı. Şimdilerde İsrail’de partiler hummalı bir şekilde seçimler için çalışıyorlar. Sonuçları Ortadoğu için özellikle de Filistin, Lübnan, Suriye ve İran için son derece büyük önem taşıyan İsrail seçimlerinde sandıktan çıkacak olan sonuçlar sadece İsrail’i ya da söz konusu ülkeleri değil tüm Ortadoğu’yu etkileyebilme kapasitesine sahip.

Oldukça gergin bir havada geçmesi beklenen İsrail seçimleri sonrasında Ortadoğu’daki seçim trafiği bir süreliğine rahatlayacak olsa da 2009 Haziran’ında yine bölgenin yazgısı açısından son derece hayati öneme sahip olan Lübnan’da parlamento, İran’da ise başkanlık seçimleri yapılacak. 2005 yılındaki Hariri suikastı ve 2006’daki İsrail-Hizbullah Savaşı sonrasında istikrar kelimesinin yanından bile geçemez olan Lübnan’da son dönemde yaşanan siyasi gerginlikler şu sıralar durulmuş gözükse de seçimler yaklaştıkça yeniden alevleneceğe benziyor. Lübnan ile neredeyse eş zamanlı bir şekilde, hem bölgesel hem de küresel sistemin belirleyici aktörlerinden biri olan İran’da yapılacak başkanlık seçimleri de hiç tartışmasız bir şekilde birçok açıdan dikkatleri üzerine toplayacak bir seçim olacak. Zira bu seçimlerde İran halkı Ahmedinecad’la mı yoksa başka bir isimle mi yola devam edeceğine karar vermekle kalmayacak küresel dengeleri yakından ilgilendiren bir karar vermiş olacak.

Görüldüğü üzere 2009 yılı Ortadoğu’da seçim yılı olacak. Ortadoğu’nun kare aslarının hemen hepsinde oldukça çetrefilli seçimler var. Ancak Ortadoğu’nun seçim çilesi bunlarla sınırlı kalmayacak maalesef. Nitekim Kasım 2008’de 44. ABD Başkanı olarak seçilen Barack Obama görevi 20 Ocak 2009’da devralacak. Yani ABD için olduğu kadar Ortadoğu için de Obama dönemi resmen 2009 yılında başlamış olacak. Yeni ABD Başkanının bölgeye yönelik izleyeceği politikalara dair özellikle Arap Ortadoğu’sunda, büyük umutlar oluşmuş durumda. Ne var ki Obama’nın seçim propagandasının ana sloganı olan “değişim”in yolunun uygulanabilir bir şekilde Ortadoğu’ya düşüp düşmeyeceği konusunda ciddi şüpheler var. Zaten her ne olursa olsun mevcut konjonktürde Obama’nın elinde sihirli bir değneği olmaksızın Ortadoğu’da şu an uygulamada olan saldırgan ABD politikalarını bir anda değiştirmesi, Irak’ı özgürleştirmesi, İsrail-Filistin Sorunu’nu çözmesi, Lübnan’ı istikrara kavuşturması, Suriye’yi demokratikleştirmesi, İran’ı ehlilileştirmesi kısacası Kül Kedisi hesabı bal kabağını afili bir at arabasına çevirmesi imkansız görünüyor.

Velhasıl kelam İrili ufaklı, tartışmalı tartışmasız seçimlere gebe olan Ortadoğu, 2009 yılında yoğun bir seçim trafiği yaşayacak gibi görünüyor. Elbette ki söz konusu seçimlerin sonucunda mucizeler beklenmiyor Ortadoğu’nun geleceğine dair ancak, iyi ya da kötüye doğru bir yönelim, belki yeni bir konumlanma bekleniyor. Öyle ki küresel ekonomik krizle birlikte yeni kutupların peyda olmaya başladığı dünyada yeniden dizayn edilmesine kesin gözle bakılan küresel/bölgesel sistemlerin Ortadoğu’yu etkileyeceği, aynı zamanda Ortadoğu’daki gelişmelerden etkileneceği bir dönemde, Obama’nın kastettiği gibi değil belki de ama Ortadoğu başta olmak üzere dünyada bir şeylerin değişeceği kesin.

H. Miray Vurmay / TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası

mvurmay@tusam.net