Oran: Swoboda başta olmak üzere AB'ye 'hoş geldin' diyoruz

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, "Swoboda başta olmak üzere AB'ye 'hoş geldin' diyoruz, biraz geç anladılar ama artık gerçeği anladılar" derken önümüzdeki süreçte Avrupa Birliği'nin AKP'yi demokratik adımlar atması konusunda zorlaması gerektiğini belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Umut Oran açıklamasında, AB'nin demokrasi ve özgürlük için önemli bir çıpa olduğunu ifade ederek "Avrupa'daki demokrasi ve insan hakları standartları da bizler için önemli bir gösterge. Biz onurlu ve adil koşullarda tam üyelikten yanayız. AB ile işbirliğine de hazırız" dedi. Ancak olayların bu noktaya gelmesinde AB'nin de sorumluluğu olduğunu, bu zamana kadar AB'nin AKP'nin gerçek yüzünü göremediğini ve AKP'nin de AB'yi bir araç olarak kullandığını belirten Oran, Gezi Parkı olaylarının ise bir turnusol kağıdı olduğunu ifade etti.

Oran, "Takke düştü kel göründü. Avrupa Parlamentosu Sosyalist ve Demokratlar Grubu Başkanı Hannes Swoboda başta olmak üzere AB'ye 'hoş geldin' diyoruz, biraz geç anladılar ama artık gerçeği anladılar. Bu noktadan sonra sadece söylem yetmez artık uygulama ve eylem gerek. AB'den sadece söylem bazında değil eylem olarak da hareket bekliyoruz. AKP'nin kurduğu bu baskı rejimi mutlaka sürekli olarak takip edilmeli, anti demokratik uygulamaların tamamı izlenmeli. Kopenhag kriterlerine uygunluk ve siyasi haklara yönelen baskıların ortadan kaldırılması için adımlar atılmalı" dedi.


"Türkiye- AB karma parlemento komisyonu toplantısı mutlaka yapılmadı''

Bu açıdan, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının mutlaka yapılması gerektiğini belirten Oran şöyle devam etti: "AB süreci asla durmamalı, tam tersine Yargı ve Temel Haklar ile ilgili 23. Fasılla, Adalet, Özgürlük ve Güvenlik ile ilgili 24. Fasıllar açılmalı, bu yolla AKP demokratik adımlar atmaya zorlanmalı. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesi için AB'nin de artık daha fazla sorumluluk alması, Türkiye'ye sağlıklı bir şekilde bakması, baskıcı, anti demokratik uygulamalarla dolu bir parti-devlet anlayışına karşı durması gerekiyor. Bu noktada, AB'nin de üstüne düşen sorumluluğu üstlenmesini, sadece konuşarak değil, uygulamaları ile de demokrasiden yana duruşunu ortaya koymasını bekliyoruz. Daha özgür, demokratik, çoğulcu bir Türkiye hem bölgenin, hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin çok temel bir ihtiyacıdır."