"Orams Davası'nda amaç hak aramak değil"
KKTC Başbakanı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, ''Orams davasında esas amacın, hak aramak değil, çözümün temeli olan BM parametrelerini temelsiz kılmak olduğuna'' işaret ederek, ''Gün, çözüme odaklanmak günüdür. Gün, BM parametrelerine dayalı çözümün önemini yeniden öne almak günüdür'' dedi.
cumhuriyet.com.trKKTC Başbakanı ve Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, CTP Basın Bürosu aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamayla, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı'nın (ATAD) Orams davasıyla ilgili kararını değerlendirdi.
Soyer, ''BM parametrelerine dört elle sarılarak, görüşme sürecini desteklemek gerektiğini'' belirtti.
''ATAD'ın Orams davasıyla ilgili olarak ileriye sürdüğü görüşlerin, yalnız bu meselede adı geçenleri değil, doğrudan sorunun çözümüyle ilgilenen tüm tarafları ilgilendirdiğini'' belirten Soyer, şunları kaydetti:
''Bu olumsuz gelişmeye karşın, meselenin esasına yoğunlaşmakta ve bu olumsuzluğu, çözüm süreci içinde etkisiz kılmakta fayda vardır. Sorumlu herkes buna yoğunlaşmalıdır'' dedi.
KKTC Başbakanı Soyer, ''Orams davasıyla Güney Kıbrıs'ın avantajlı olduğu görünümüne karşın, mülkiyet meselesinin görüşme sürecinde bütünlüklü çözüm içinde sonuca kavuşacağına dair hala dünyada süren anlayış ve bu konuda hala geçerliliği süren BM parametrelerinin varlığına'' dikkati çekti.Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulunun Kıbrıs sorununa bulunacak çözüm sürecinde, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın sürdürdüğü BM parametrelerine dayalı müzakerelere desteğini hatırlatan Soyer, ''Bu, Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde, Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye'nin ortak, samimi tavrını gösteren önemli bir açıklamadır. Ayrıca tüm dünyaya BM parametreleri dışına çıkılmaması gerektiğini ifade eden bir açıklamadır'' ifadelerini kullandı.
Başbakan Soyer, şöyle devam etti:
''ATAD kararı bize, aşmamız gereken yeni zorluklar getirmiştir. Bunun için hukuki düzlemde gereken yapılırken, bir an evvel çözüm için gereken inisiyatifi de geliştirmek ve sorunun çözümü için, içte ve dışta gereken tüm girişimleri bir seferberlik ruhu içinde, tüm siyasi ve sivil toplum güçlerinin, aydınlarımızın, akademisyenlerimizin göstermesi gerekmektedir.
BM Güvenlik Konseyi'nin açıklanan son tutumundan sonra, 2009 sonuna kadar net bir sonuç alınması için görüşme sürecini desteklemek gerekmektedir. Bunun için, bir an evvel iki liderin görüşmelerde uzlaşılan konuları artırmaya çalışmasının yanı sıra, bir an evvel uzlaşılmayan konularda derinliğine görüşmeleri ilerletmeleri gerekmektedir. Zaman artık harcanmayacak kadar değerlidir.''
"Uzlaşılmayan noktalara yoğunlaşmalı"
Soyer, ''Kıbrıs Türk halkının siyasi, ekonomik, kurumsal, hukuki ve toplumsal tüm varlığını hem güvenceye kavuşturacak, hem de gelişme ve ilerlemeyi sağlıklı kılacak esas unsurun, Kıbrıs sorununu bir an evvel çözmek olduğunu'' kaydetti.
''Kıbrıs Türkü'nün en temel meselesi olan Kıbrıs sorununa bütünlüklü çözüm bulma amaçlı müzakerelerde olumlu unsurlar olmasına karşın, uzlaşılamayan noktalar olduğuna'' da işaret eden Soyer, ''iki liderin bundan sonraki süreçte uzlaşılamayan noktalarda yoğunlaşmasının ve uzlaşmazlık noktalarını asgariye indirmesinin beklendiğini'' belirtti.
KKTC Başbakanı Soyer, açıklamasında, ''Bütünlüklü çözümü ilgilendiren tüm unsurlara, görüşme masası dışında çıkış yolu aramak, sonuç itibarı ile kalıcı ve kapsamlı çözüm çabalarına darbe vurmaktan başka bir sonuç doğurmamaktadır. Bu yolu tutanlar, bunda ısrarcı olanlar; Kıbrıs'taki çözümsüzlüğün tarihi sorumlusu olmayı sürdüreceklerdir'' görüşlerine yer verdi.
"Çöüzmsüzlük isteyenlerin değirmenine su taşınıyor"
''Güney Kıbrıs'ın politika yapımcılarının artık bir gerçeği kabullenmesi gerektiğini'' belirten Soyer, ''sorunu masada çözme yerine, sahip olduğu uluslararası avantajları kullanarak sorunu başka platformlara taşıyan Rum yönetiminin elde etmeye çalıştığı her avantajın, özünde hem KKTC'nin hem de Güney Kıbrıs'ın çözümsüzlük güçlerinin değirmenine su taşımaktan başka bir sonuç üretmediğini'' kaydetti.
Soyer, ''Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs sorununun çözüm bekleyen sorunlarından bir tanesi olan mülkiyet meselesini, bireyleri yüz yüze getirecek bir metotla ele almasının, çözüm çabalarını çıkmaza sokma sonucu doğurmasının yanı sıra, Kıbrıslı Türk ve Rum bireyleri bireysel düzeyde çatışma içerisine dahi sokacağını artık görmesi gerektiğini'' belirtti.
ATAD'ın Orams kararının, Kıbrıs Türkü hakkında aldığı ikinci önemli karar olduğuna işaret eden Soyer, ilk kararın, Kıbrıs Türk ekonomisi üzerindeki izolasyonun sürmesine neden olan 1994'teki ATAD kararı olduğunu hatırlattı.
"BM Güvenlik Konseyi'ne görev düşüyor"
KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, ATAD'ın Orams kararından sonra, BM Güvenlik Konseyi'nin, Kıbrıs sorununa bir an evvel çözüm bulunması çağrısı yapması gerektiğini, Konsey'in ayrıca, BM parametrelerine vurgu yaparak görüşmelere destek beyan etmesi gerektiğini vurguladı.
Soyer, BM, AB ve tüm uluslararası siyaset odaklarının inisiyatif geliştirmesi gerektiğini, özellikle BM parametrelerine dayalı çözüm için uluslararası destek çalışmalarının artırmasının şart olduğunu belirtti.