Orada sabuncu, burada müzisyen: Bade Nosa

Bade Nosa ve Emre Can, müzik yolculuklarına 'Merhaba' diyerek, 'Kendim Abla' şarkısıyla başlıyor

Orhun Atmış- Cumhuriyet Pazar

Günümüz modern insanının en büyük arzularından biri şehirden uzaklaşmak, doğayla iç içe yaşamak. Müzisyen Bade Nosa ve eşi Emre Can, aslında bu hayali büyük oranda gerçekleştirmiş. Hikâyeleri doktora için ABD’ye gidip akademik kariyer yapma yolundan vazgeçmeleriyle başlıyor. Onun yerine güneye gidip ailelerinin işlettiği ufak çaplı bir otele yardım ediyorlar, ardından da kendileri Söke’de sabun üretmeye başlıyorlar. Boğaziçi Üniversitesi’nden arkadaşları arasında bu tercihe şaşıranlar, yadırgayanlar olduğunu söylüyorlar. Oraya giderken hayat boyu tutkuları olan müziği de yanlarında götürmüşler ama doğal olarak. Sonuçta sanat insanı asla bırakmaz diyorlar. Doğanın içinde hayat kaygılarını sağaltmışlar, sonra da kendilerini müziğin akışına bırakmışlar...

Bade Nosa’nın ilk şarkısı “Kendim Abla”, cuma günü Ada Müzik’ten yayımlandı. Bade, “Yüzüne gözüne bulaştıra bulaştıra, hayatını bir çırpıda altüst etme ve yeniden yaratma gücüne sahip tüm kadınların şarkısı” diye tanımlıyor. Tam bir yaz şarkısı bir yandan da. Indie pop türünde, sözü Bade’ye, müziği Emre’ye ait. Günümüzün standartlarına göre bir hayli uzun, 5 buçuk dakikayı geçen bir şarkı. Daha çıkış şarkınızla sisteme ve modaya karşı gelmeye çalışmak biraz cesur bir hareket değil mi diye sorduğumda gülerek “Herkes kısaltmamızı söyledi” diyorlar. “Biz de kısaltmaya çalıştık ama beceremedik” diyor Bade. Emre de “Bir yerini atabiliriz diye düşündük, ama onu atsak en fazla 10 saniye kazanıyorduk, biz de olduğu gibi bıraktık” diye ekliyor. 

Bozcaada'da bir yaz günü...

Şarkının ilk sözü “Merhaba”. Bir müzisyenin hikâyesine böyle başlaması güzel bir temel oluşturuyor. Bade’nin hayatında feminist ve LGBTİ+ hareketi de geniş bir yer tutuyor. Üniversitedeyken arkadaşlarıyla LGBTİ+ Onur Haftası etkinliklerinde aktif olarak yer almış, elini taşın altına koymuş. Şarkının klibinde de bu hareketten arkadaşlarıyla birlikte yer alıyor. Şarkının sözleri de sağlam, kuir de denebilir “Ne gözü kara karısın sen” diyor örneğin. Bunu sorduğumda ise “Bizim kendi aramızda konuşurken kullandığımız bir cümle. Zaten dilimizdeydi” diyor. Şarkının da rüyasında ortaya çıktığını öğreniyoruz. 

Daha sonra yapım sürecinde Cihan Mürtezaoğlu’yla çalışmışlar. Emre Can, “Şarkıyı yeniden üretti aslında” diyor. Hatta Mürtezaoğlu şarkının havasını “Bozcaada’nın eski halinde bir yaz gününü hatırlatıyor” sözleriyle tanımlamış.

'Hiç kimsenin dinlemeyeceği şarkılar yapıyoruz'

Acaba daha fazla kişiye ulaşamam kaygıları var mı? Bade Nosa, bu soruya “Önce gerçek alıcısını bulsun da onların gücüyle biz devam edelim. İlk şarkıdan çok fazla kişiye ulaşıp sonra azalarak gitmektense az ve çok kemik bir dinleyiciyle başlayıp onların gücüyle devam etmek istiyoruz” şeklinde cevap veriyor. Hayalleri de çok geniş, sound konusunda sürekli aynı yerde kalmayacaklarını belirtiyorlar, “Birçok kafaya girip çıkabiliyoruz” sözleriyle. 

Peki, beklentileri neler? Bade, tehlikeli bulduğu bu soruya, “Beş sene önceki bizle konuşsan çok net rakam söylerdik” yanıtını veriyor ve bir hikâye anlatıyor. Bu şarkı çıkmadan önce Avusturya’da çok sevdikleri, çok fazla tanınmayan bir yazarın etkinliğine katılmışlar. Orada yazarın sözleri bir kıvılcım uyandırmış. “Hiç kimsenin okumadığı kitaplar yazıyorum, daha da yazacağım” diyen yazardan ilhamla, “Biz de hiç kimsenin dinlemeyeceği bir şarkı yaptık aslında bir yerde” diyor Bade Nosa ve ekliyor: “Dinlemesinler ve izlemesinler. Bizim kriterimiz o olsun. Sonuçta illa ki birileri dinleyecek ve izleyecek. Bizim için bir oyun bahçesi gibi oldu bu şarkıyı, klibi yapmak.”