"Operasyon yapılacağı bilgisini kriptolu telefonla söylediler"
'Hayata Dönüş' operasyonuna ilişkin 36 sanığın yargılandığı davada tanık olarak dinlenen dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici, operasyon hazırlığından haberdar olmadığını söyleyerek, "Operasyon yapılacağı bilgisi, müdahaleden kısa bir süre önce kriptolu telefonla söylendi" dedi.
cumhuriyet.com.trBakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 8. oturumunda ifade veren Ferzan Çitici, cezaevi müdürünün, ölüm orucundakilerin tedavi için hastaneye yatırılmaları konusundaki talebine olur verdiğini belirterek, “Müdahalenin askeri yönünü, hangi komutanların dahil olduğunu, başında kimlerin olduğunu, cezaevine kimlerin girdiğini bilmiyorum” dedi. Eylemcilerle operasyondan bir gün önce görüştüğünü anlatan Çitici, devam etti: “Oda sisteminden vazgeçilmesini, 20’şer kişilik bölümlerin yapılmasını, 3 bölümün aynı havalandırmaya açılmasını istediler. Bakan’a ilettim. Bakan da ‘bunun koğuş sistemine dönüş’ olduğunu söyledi. Tutuklular da oda sistemindeki sakıncaların, spor salonu, kütüphane gibi ortak alanlarda bir araya gelinerek giderilmesi yönündeki öneriyi kabul etmedi. Sabaha karşı operasyon yapıldı.”
Operasyon tutanağına, müdahaleyi görmediği için imza atmadığını belirten Çitici, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın cezaevlerini yönetme yetkisinin olmadığını, denetim ve gözetim görevlerinin olduğunu kaydetti.
Kriptolu telefonla görüşme
Cezaevindeki herhangi bir olaya ilişkin müdahale isteme yetkisinin cezaevi müdüründe olduğunu söyleyerek, “Zaten müdahale talebi de cezaevi müdüründen gelmiştir” dedi. Operasyondan bir gün önce Adalet Bakanlığı’ndan arandığını, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Canbaz ile Jandarma Bölge Komutanlığı’na gelmelerinin istendiğini belirterek, söyle konuştu: “Oradan kriptolu telefonla görüşme yapacaklarını söylediler. Genel Müdür yardımcısı Hasan Sağlam telefondaydı. Ölüm orucunun hayat tehlike yaratması nedeniyle üçlü protokolün verdiği yetkiye dayanarak, onları kurtarmak için cezaevine girilmesinin uygun olacağını, İçişler Bakanılığı’nın jandarmaya talimat verdiğini söylediler. Burada toplantı yapılmadı, özel bir telefonla operasyonun yapılacağı bilgisi verildi.”
Bayrampaşa Cezaevi’ne ilişkin adli soruşturma yetkisinin Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı’nda olduğunu da kaydeden Çitici, operasyonun ertesi günü Eyüp Cumhuriyet Savcılarının olay yerinde araştırma ve soruşturma yaptıklarını ifade etti.
“Eylemcileri kurtarmak amaçlandı”
Çitici, operasyonun haftalar önce bilgisi dahilinde planlandığı yönündeki iddiaları ise kabul etmedi. “Bu operasyonun sorumlusu kimdir? Baskı sonucu bu vahşete göz yumdum mu diyeceksiniz” sorusunda da şu yanıtı verdi: “Hükümetin aldığı kararı Adalet ve İçişleri Bakanlığı ortaklaşa uyguladılar. Bu operasyondan önce cezaevinin terör bölümünde kuralları uygulamak mümkün değildi. Olayların sorumlusunun tespiti yargıya aittir. Müdahale ölüm oruçlarını yapan kişileri kurtarma amacıyla yapıldı. Talep yazısında bu vardı. Ben bu teklife olur verdim.”
Eylemcilerin zarar görmemesi için herhangi bir önlem alınıp alınmadığını bilmediğini söyleyen Çitici’ye, Yücel Sayman’ın “O gün bize izin verselerdi, işi çözecektik” yönündeki açıklaması anımsatıldı. Çitici, “Sayman o güne dek her gün cezaevindeydi. Bir aşama kaydedilmedi. Anlaşmaya rağmen bir olur vermek bana yakışmaz” dedi.
Öldürüleceklerini bilemezdim
“Operasyonda kişilerin öleceğini bilemezdim. Öldürülecekleri konusunda bilgi verilse karşı çıkardım” diye konuştu. Avukatların “Bu asker ve polis operasyonu mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Evet bu operasyonda yargı yoktu. Operasyonla ilgili yargıdan karar alma zorunluluğu da yoktur.” Çitici, operasyon sırasında cezaevi müdürünün odasında olduğunu dile getirerek, “Cezaevi müdürü, savcılar ve İl Jandarma Alay Komutanı ve İl Jandarma Bölge Komutanı da vardı” dedi. Sorumluluk duyduğu için operasyon sırasında cezaevinde bulunduğunu dile getirerek. operasyona müdahale yetkisinin olmadığını söyledi.
İki tanık zorla getirilecek
Mahkeme heyeti, tanık olarak çağrılan dönemin cezaevi savcısı Fikret Ünalan ve operasyona katılan emekli binbaşı Zeki Bingöl’ün bir sonraki celseye zorla getirilmelerine karar verdi. Dava 28 Kasım’a ertelendi.
Emniyet’in gizli tanık programı kapsamında dosyanın tutanaklarını istediğini bildiren heyet, dosyayla ilgili tanıklık yapmak isteyen kişilerin olup olmadığının bildirilmesini istedi. Savcılığa, Zeki Bingöl, Aytaç Yalman, Ferzan Çitici, Fikret Ünalan, Bayrampaşa Cezaevi 1. ve 2. müdürü, Bayrampaşa Cezaevi Jandarma Koruma Taburu ve Halkalı Jandarma Tabur Komutanı, Avrupa Yakası Mürettep Bölük Komutanı haklarında soruşturma olup olmadığı da sorulacak.
Tanık gelmedi, yazılı ifade gönderdi
Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyona katılan emekli binbaşı Zeki Bingöl, tanık olarak çağrılmasına karşın, kendisine yönelik eylem istihbaratı alındığı gerekçesiyle oturuma katılmadı. Bingöl, mahkemeye 24 Mayıs’ta sunduğu 12 sayfalık dilekçesinde, “Harekat tamamen Engin Hoş’un yazılı verdiği Tufan Haraket Emri’ne göre Hoş’un idaresinde gerçekleştirildi. Emir harfiyen yerine getirildi” dedi
Zeki Bingöl, operasyonda, birliklerin görev yerlerini almalarını izlemek ve harekatı yöneten İstanbul Jandarma Bölge Komutanı tuğgeneral Engin Hoş’un harekatı sevk ve idare ettiği komuta merkeziyle irtibatlı olmakla görevlendirildiğini anlattı. Engin Hoş’un yardımcılığını, zaman zaman İstanbul İl Jandarma Komutanı Halil İbrahim Tüysüz ve İl Jandarma Komutan yardımcıları albay Mehmet Al, albay Kubilay Aktaş, albay Mehmet Polat’ın yaptığını belirtti. Operasyon sırasında DHKP-C ve TİKKO örgütlerine mensup tutukluların koğuşunda direnme üzerine çatışma çıktığını ifade etti. Adli tıp uzmanlarının incelemesi sonucunda armuda benzeyen lastik kaplı bir cins gaz bombası tespit edildiğini, bu bombanın Jandarma Genel Komutanlığı’nın envanterinde olmadığını anlatan Bingöl, “Bu malzemenin Engin Hoş’un emriyle kullanıldığını, o tarihte Hasdal bulunan EMASYA Tugay Komutanı olan generalin birliğinden getirildiğini öğrendim. Bu generali operasyon sırasında Bayrampaşa da gördüm” dedi.
“Aytaç Yalman seminer verdi”
Dönemim Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın İstanbul Jandarma Genel Komutanlığı’nda seminer tipinde hazırlık amaçlı bir toplantı yaptığını belirtti. Yalman’ın İstanbul cezaevleriyle ilgili bilgi aldığını en çok Bayrampaşa üzerinde durulduğunu anlatarak, devam etti: “Benim de bu toplantıda Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları arasında cezaevleriyle ilgili protokol konusunu irdeleyen sunu görevim oldu.”
Operasyonların başındaki isim: Özbek
Yurt çapındaki operasyonun sevk ve idaresini dönemin Asayiş Daire Başkanı tümgeneral Osman Özbek’in yapmasının kararlaştırıldığını ifade etti. Bayrampaşa operasyonuyla ilgili Engin Hoş başkanlığında defalarca toplantı yapıldığını, kendisinin de binbaşı Dursun Ertuğrul ile toplantıya katıldığını belirtti. Terör örgütlerinin de cezaevi idaresinin müdahalesine karşı rehin alma dahil bir çok plan ve hazırlık yaptıklarını, geniş çaplı isyan hedeflediklerini söyleyen Bingöl, “Engin Hoş, müdahalenin nasıl olacağına karar verdi ve operasyon emrini verdi” dedi. Tümgeneral Osman Özbek’in operasyondan sonra birlik komutanlarını Ankara’ya çağırdığını, toplantıda “müdahaleye katılan birliklerin isim listelerinin savcılığa verilmeyeceğine” ilişkin sözlü emir verdiğini kaydetti. Engin Hoş’un plan emrinin arşive alınmadan Jandarma Bölge Komutanlığı’na gönderilmesini emrettiğini duyduğunu belirtti.
Eylem istihbaratı alındı
Bingöl, DHKP-C örgütünün hedefi olduğunu bu nedenle de ifadesini yazılı olarak bildirdiğini kaydetti. Mahkemeye tanık olarak çağrılması üzerine, duruşma günü olan 25 Mayıs’ta şahsına yönelik eylem hazırlığı istihbaratının alındığını söyleyen Bingöl, devam etti: “Duruşma günü herhangi bir tehdit algılaması yoksa muhakkak gelip ifade vereceğim. Ancak duruşmadan önce başıma bir hadise gelirse diye bu beyanı yazılı olarak sunmak istedim.”