Onur’u ölürken tahliye etmişler
Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur’un annesi Nurcan Önal, oğluna bir veda bile edemeyişine öfkeli.
Hilal Köse / CumhuriyetMaltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde gördüğü şiddet sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal’ın ölümüyle ilgili soruşturmada henüz bir gelişme yok. Anne Nurcan Önal ise oğlunun ölümünün aydınlatılması için mücadele etmeye kararlı. Sivas Açık Cezaevi’nden, bir haftalık izinle İstanbul’a gelen anne Önal, Onur’un yoğun bakımdaki fotoğraflarını bulup, savcılığa iletmesi için avukatına verdi. Nurcan Önal ile Bakırköy’de bir araya geldik. Sohbet ettik, acısına ortak olduk. Oğlunun hastanede çekilen ve öncesine ait ait fotoğraflarını gösterek soruyor acılı anne: “Bir çocuk hastanede bir ayda bu hale nasıl gelir?”
Böyle vahşet görülmedi
Onur’un beyin kanaması geçirdiği ve öldüğü, o sıralarda cezaevinde olan annesinden gizlenmişti. Sahte para davasından hükümlü anne Nurcan Önal, vedaşalamadığı oğlunun acısını yüreğinde taşıyor. Ölüme ikna olamamış. Onur’un başına gelenleri ise aylar sonra şöyle öğrenmiş: Samsun’daki kapalı cezaevinden açığa geçtiğinde, bir gün izin vermişler. İstanbul’a gidip, Sivas’a yetişemeyeceğini düşünerek, Samsun’da cezaevinden tanıdığı bir arkadaşında kalmış. İlk işi, oğullarının facebook hesaplarına bakmak olmuş. Bir tek Onur’un izini bulamamış. Sonra telefona sarılmış, büyük oğulları Özkan ve Kadir’den kaçamak yanıtlar alınca iyice endişelenmiş. Israr edince, Kadir ‘Onur, cezaevinde’ deyivermiş.
Anlatırken gözyaşlarına hakim olamıyor. “Cezaevine teslim oldum ama içim içimi yiyordu. Sabahı zor ettim, kötü bir şey olduğunu anladım ama ölüm aklıma gelmedi... ” diyor.
Özkan ve Kadir, bir Cuma günü Sivas’a gelmişler. Acı gerçeği o görüşmede öğrendiğini dile getiriyor. “Hani Onur diye sordum, susuyorlardı. ‘Ben zaten her şeyi biliyorum’ deyince, anlattılar. Cenazenin üzerinden zaman geçtiği için o gün oğullarımla çıkmama izin verilmedi. Benim cenazem bugün desem de fayda etmedi. ”
Kardeşi 3 gün gördü
Nurcan Önal, boşanmış ancak çocuklarının velayeti onda. Bu nedenle bir türlü anlam veremiyor. Onur’un ne tutuklandığı, ne komaya girdiği ne de öldüğü kendisine bildirilmemiş. Sık sık ‘nasıl yaparlar böyle bir şey’ diye soruyor: “Oğlumu hayatta bir daha göremeyeceğim. Niye çağırmadılar beni? Babası da cenazesini almamış. Kadir’in de son üç günde haberi olmuş. Sadece üç gün elini tutabilmiş kardeşinin. İkinci gün gittiğinde, jandarma ‘bu ilaçlar alınacak’ diye reçete tutuşturmuş eline, tahliye oldu demiş. Ölmeye yakın tahliye etmişler. Kadir, parasızdı, ilaçları alamamış. Çocuğuma bunu yapanların peşini bırakmayacağım. ‘Düştü, beyin kanaması geçirdi’ diyorlar. Düştü diyelim neden o an hastaneye gidilmedi, iğne yapıp koğuşa gönderdiler?”
Elektronik kelepçe istiyor
Nurcan Önal, tutuklanmadan önce okul servisinde çalıştığını, evde kazaklara boncuk dikme işi de aldığını söylüyor. Banka kredisiyle Esenyurt’ta ev almışlar. Evi, Onur’la birlikte taşımışlar. Yaklaşık 6 ay sonra Yargıtay’ın onama kararı çalmış yeni evin kapısını. “Çocuklarımla yeni bir hayat kuracaktım, yalanı dolanı çıkarmıştım hayatımdan. Bir gün, ifadeni alacağız diye götürdüler. Onurumla o gün de vedalaşamamıştım, evde değildi ” diyor. Şimdi tek isteği, tahliye olduktan sonra her biri başka bir yerde olan 4 çocuğunu sağ salim bulabilmek. Elektronik kelepçeyle kalan cezayı çocuklarının yanında tamamlamak için başvurmuş, yanıt bekliyor.