Onlar da bizim Felix'lerimizdi

39 bin 44 metreye çıktı, kendisini ekran başından izleyen dünyaya selam verdi ve atladı. Atlayıştan kısa bir süre önce, Felix Baumgartner, kapsüldeki radyo bağlantısı aracılığıyla, "Bazen ne kadar küçük olduğunuzu anlamak için gerçekten çok yükseğe çıkmanız gerek" dedi. Bu sözler akıllara Neil Armstrong’un ayda ilk adımını attıktan sonra sarf ettiği, "Benim için küçük, insanlık için büyük bir adım" sözlerini anımsattı. Bir de Ankara'nın 77 yıl önceki kahraman paraşütçülerini ve planörcülerini...

cumhuriyet.com.tr

Felix’in dünyaya yaşattığı bu heyecanın bir benzeri 1930’lu yıllarda Ankara’da yaşanmıştı. Adını birçoğunuzun duyduğu Türk Kuşu, Türk Hava Kurumu’nun uçuş çalışmalarını yürütmek amacıyla 3 Mayıs 1935’te kurulduğunda, Ankara’da atmosfer değişmişti.

Tarihi haberi, “Tayyare cemiyeti kadın-erkek Türk gençliğini havacılığa alıştırmak için şimdilik yalnız Ankara’da olmak üzere bir Türk Kuşu kurumu açmıştır” cümlesiyle 18 Ocak 1935’te duyuran Cumhuriyet, daha sonra 3 Mayıs 1935’teki resmi açılış törenine yurttaşların “akın ettiğini” belirtiyor ve ekliyordu:
“Misli ender görülen bir halk yığını, yalnız sahayı değil, sahayı çevreleyen yerleri de kaplamıştı. Baharın en güzel gününe başka bir sıcaklık veren bu manzara yapılan merasimin heyecanını artırdı. Bu meydanı dolduranlar da Büyük Atatürk’ün ulusa gökleri gösteren büyük işaretini dinlemek ve görmek saadetiyle coştular.”

‘Yurdunu seven, yurdunun havasıyla ilgilenir’

Törene dönemin Başbakanı İsmet İnönü ile birlikte gelen Atatürk, kendisini dinleyen kalabalığa “Hayatı, hele, ulusal hayatı seven, onu korumak isteyen, yurdunun havasına da ilginliğini, her gün biraz daha çoğaltmalıdır” diye seslenmişti. Okulun ilk planörleri de Nisan 1935’te Ankara’ya gelmişti.

Ülke çapından onlarca genç, heyecanla koştu Türk Kuşu’na, kimi paraşütçü olmak istiyordu; kimi planörle uçmak. Türkiye’nin ilk pilotları arasına isimlerini yazdırmak...

Sabiha’nın ilk durağı

İşte o gençlerden biri de Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’di. Açılış günü yapılan planör gösterilerinden etkilenerek Türk Kuşu’na katılan Gökçen, okulun zorlu eğitimlerinden geçmişti. 28 Ocak 1936 tarihli Cumhuriyet’in haberinde öğrencilerin çalışmaları şöyle anlatılıyordu:
“Türk Kuşu alanında çalışmalar gittikçe artmaktadır. Cumartesi günü alanda çok mühim uçuş ve atlayışlar yapılmıştır. Şef planör Abdurrahman ve Raif uçuşlar yapmışlardır. Paraşütte başlayan saniyeli uçuşlarda iki gencimiz paraşütlerini sekiz saniye geç açarak atlamışlardır. Hikmet 2000, Bayan Yıldız 2100 metreden paraşütle atlamışlardır. Başlangıç planörleri üzerinde beden terbiyesi talebesi rule ve kısa sıçramalar yapmışlardır. Sovyet Rusya’da yüksek planörcülük mektebini bitiren Bayan Sabiha (Gökçen) çok muvaffakiyetli uçuşlar yapmıştır. Öğleden sonra da Cumhurreisimiz Atatürk sahaya gelerek gençlerin bu çalışmalarını takib ve takdir etmişlerdir.”


1 yılda 25 paraşütçü, 22 planörcü

İşte bu heyecanla çalışan Türk Kuşu, 1 yıl gibi kısa bir sürede 25 paraşütçü ve 22 planörcü yetiştirdi. Türk Kuşu’nun (A) ve (B) brövelerini alan planörlerden biri kız olmak üzere 8 genç, Sovyet Rusya’daki Koktebel Planörcülük Okulu’na yollanmıştı.

Türk Kuşu, İstanbul’daki şubesiyle de var gücüyle çalışıyordu. Bugün basının sık sık kullandığı gökyüzü fotoğraflarından belki de ilkini kullanan Cumhuriyet, 4 Nisan 1937 tarihli sayısında şöyle diyordu:
“Dün İstanbul’da Türk Kuşu faaliyeti yeniden başladı. Arkadaşımız foto Namık’ın havadan aldığı bir resmi koyuyoruz.”

Ankara’dan Eskişehir’e planörle yolculuk

Türk Kuşu’nun 2 yıllık çalışmaları, en güzel meyvelerinden birini de 1936 yılı Şubat ayında veriyordu. Okulun öğrencisi 3 genç, Ankara’dan Eskişehir’e planörle 240 kilometrelik bir uçuş gerçekleştirerek, tarihe geçiyordu.

Tüm bu çalışmalara imza atanlarda, 15 dakika süren atlayış için 7 yıl durmadan çalışan Felix’in heyecanı vardı. Tam 77 yıl önce...