Ölünce yakılmak mümkün iş uygulamaya gelince imkansız

Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bugün müdürlük binasının bulunduğu alanda, 1930'larda ölüleri yakmak için bir krematoryum bulunuyordu. Ancak Türkiye'de bir ilk olan Zincirlikuyu Krematoryumu birkaç sene içerisinde talep gelmediği gerekçesiyle yıkıldı. O günden beri yerine yenisi yapılmadı; ama kimsenin krematoryum açmak için uğraşmadığı ya da öldükten sonra yakılmayı talep etmediği anlamına gelmiyor.

Ece Başay

Her gün pek çoğumuz Zincirlikuyu Mezarlığı'nı geçerken o yazıyla karşılaşıyoruz: "Her canlı bir gün ölümü tadacaktır." Ölü bedenlerimizin başına ne geleceği ise Türkiye'de çok açık. Herkes gibi bizim bedenlerimizin de sonu gömülmek. Peki ya öldüğümde gömülmek değil de yakılmak istiyorsam? 

Krematoryumlar, insan bedeninin 900 derecede 40-60 dakikalık bir süre boyunca yakıldığı, daha sonra ise blendırdan geçirilip özel kaplara yerleştirildiği tesisler. Günümüzde gayet sağlıklı ve steril ortamlarda yapılan bu işlem pek çok ülkede bir endüstri. Ancak Türkiye'de eğer öldükten sonra yakılmak istiyorsanız, bu vasiyetinizi yerine getirecek bir tesis yok. 

 

Kanunlar ne diyor?

Aslında bu konuda kanunlar gayet açık ve kapsamlı. Türkiye'de defin işlemleri 1930 yılında düzenlenmiş olan Hıfzısıhha Kanunu çerçevesinde belirleniyor. Bu kanunun 224, 225 ve 226. maddelerine göre belediyelerden izin alındığı ya da belediyelere talepte bulunulduğu sürece krematoryum açmakta bir sakınca yok. Öte yandan kişinin öldükten sonra bedeninin yakılmasına izin verilmesi için ölümünün gayritabii bir sebepten ya da cinayetten dolayı olmaması ve kişinin ölmeden önce cesedinin yakılmasını istediğini yazılı olarak belirtmiş olması yeterli. 225. maddeye göre ise ceset yakıldıktan sonra mezarlık içerisinde bir alanda tutulmak zorunda. Ancak sorun zaten kanunların yetersizliği noktasında başlamıyor. 

 

Çabalar yetersiz 

Eğer sorun kanunların eksik olması değilse, krematoryum olmamasını tesis kurmak isteyen kurum ve kuruluşların yokluğuna mı bağlamalıyız? Bu sorunun cevabı olumsuz, zira 1930'larda Zincirlikuyu Krematoryumu kapatıldıktan sonra çeşitli dönemlerde gerek devlet kurumlarından gerek özel kurumlardan insanlar ve gruplar krematoryum kurma girişiminde bulunmuşlar. Bu girişimlere bir örnek eski Ankara Belediye Başkanı Vedat Dalokay. 1975-1976 yıllarında krematoryum kurma girişiminde bulunmuş; ancak başarısız olmuş. Çeşitli özel kuruluşlar da 2000'li yıllar boyunca bu konuda çaba göstermişler; ancak belediyelerden onay alma aşamasında tıkandıkları için girişimleri olumsuz sonuçlanmış. 

Bu kişilerden biri Murat Arslanoğlu. Kendisi Fempa Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Cenaze Hizmetleri Tahkim Kurulu üyesi. Dört yıldır sürdürdüğü Cenaze Hizmetleri Derneği Başkanlığı'nı ise Aralık 2014'te bırakmış. Bir krematoryum kurulması için 2004'ten beri Antalya'da çeşitli girişimlerde bulunuyor. Yeni belediye başkanı ve ekibiyle henüz bir görüşmede bulunmamış, eğer belediye isterse sadece yabancıların yararlanabileceği bir tesis çalışması yapılabileceğini söylüyor.

 

Müslümanlık engel değil

Krematoryumların yapımına itiraz olarak kullanılan argümanlardan bir tanesi Müslüman çoğunluğun olduğu bir ülkede yaşıyor olmamız. Ancak Murat Arslanoğlu Müslüman ülke olmanın krematoryum açmamak için yeterli bir sebep olmadığını söylüyor ve Müslüman bir ülke olan Birleşik Arap Emirlikleri'de ölüleri yakmak için bir tesis bulunduğunu hatırlatıyor. 

Öte yandan diğer bir tartışmalı konu ise öldükten sonra yakılmak isteyenlerin "ateist olduğu" algısı. Arslanoğlu bunun çok yanlış bir algı olduğunu söylüyor: "Bugün yakılmak isteyen kişilerin önemli bir bölümü inançlı insanlardır. İngiltere’de cenazelerin yakılma oranı yüzde 70’lerin üzerine çıktı. Amerika’da da çok yüksek oranlar var. O halde ateizm ile krematoryum konusunu paralelleştirmemekte fayda var. Ancak ülkemizde krematoryumun en önemli savunucularının da ateistler olduğunu belirtmek gerek."

 

Talep olmadığı belirsiz

Krematoryum projelerinin iptalinde sunulan diğer bir sebep ise yeterince talep olmaması. Murat Arslanoğlu, bu argümanın da yetersiz olduğunu, olmayan bir tesise talebin ne yönde olacağını bilmemizin zor olduğunu söylüyor. Ayrıca krematoryumlara talep olmadığını söylemek gerçekten de güç. 2008'de külleri boğaza savurulan Leyla Gencer, ya da yakılmak istediğini söyleyen Meral Okay tanıdığımız iki örnek. Arslanoğlu, kendisine her yıl hem Türklerin hem de Türkiye'de yaşayan yabancıların öldükten sonra yakılmak için talepte ya da başvuruda bulunduğunu belirtiyor. Özellikle Antalya, Alanya, Fethiye, Bodrum gibi bölgelerde yaşayan farklı dine mensup kişiler için krematoryum bir ihtiyaç. 

 

Dernek sonuç verebilir 

Arslanoğlu, bu tarz aksaklıkların ve iptallerin önüne geçebilmek için krematoryum inşa etme taleplerinin özel şirketlerden ziyade bir dernek üzerinden yapılması gerektiği görüşünde. Derneklerin hem kâr amacı gütmeyen hem de katılımcı organizasyonlar olması sebebiyle bu alanda çok daha başarılı çalışabileceklerini belirtiyor. Geriye ise, birilerinin Krematoryum Derneği'ni açmak için çalışmalara başlaması kalıyor.