'Ölüm tuzağı yapanlar cezalandırılsın'
Teknik Yapı Holding ve İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım: Bir Allah’ın kulu ev alırken sorgulamıyor. Müteahhitlerin kendilerine, mevcut 5-6 milyon riskli yapının oluşmasında katkılarının olup olmadığını sorması lazım.
Şehriban KıraçTeknik Yapı Holding ve İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, Türkiye’de 5-7 milyon arasında riskli yapının bulunduğunu kaydederek, “Bu binayı yapan kişi ile cebine silah koyup da bir insanı öldürmeye giden kişinin farkı yok. Orada bir ölüm tuzağı yapıyor. Bunun cezalandırılması lazım. İmar barışı diyoruz, afet yasası diyoruz hep yeni birtakım şeyler. Artık bunlar da bitmeli çünkü bu ciddi bir milli servet kaybı” dedi.
‘Ayşe teyzenin’ domates alırken bile çok iyi incelediğini aktaran Durbakayım, “Bir Allah’ın kulu ev alırken sorgulamıyor. Sektörde iş yapan müteahhitlerin samimiyetle kendilerine, 5-6 milyon riskli yapının oluşmasında katkılarının olup olmadığını sorması gerekiyor” ifadesini kullandı. Nazmi Durbakayım ile inşaat sektörünün içinde bulunduğu krizi, riskli yapıları ve çıkış yollarını konuştuk.
İstanbul’un bir deprem gerçeği var, son dönemlerde yıkılan binalar, İstanbul’un yapı kalitesi nasıl?
İstanbul’un nüfusu her ne kadar düşük söylense de 20 milyon civarında. Şimdi İstanbul hem fiziki hem manevi olarak bu yükü taşıyamaz hale geldi. İnsanlar daha rahat yaşamak için ya kendi memleketlerine dönme ya da rahat yaşayacakları yerler peşinde. Daha önce politikalar belirlenseydi belki konutla ilgili bu sorunlar ortaya çıkmayacaktı. Zararın neresinden dönersek kâr. Deprem bir milat oldu. Ama erken unutuyoruz bazı şeyleri. Burada herkeste suç var. Çünkü çürük bina yap diye bir kanun yok. Kaçak bina yapın diye de bir talimat yok. Ancak insanlarımız bunu ısrarla yapıyorlar, atalarımızın yaptığı binalar hâlâ ayakta duruyor bir sürü deprem atlatmış, ayakta. Ondan sonra yapılan 5-7 milyon arasında kötü yapı stoğumuz var.
5-7 milyon riskli
Denetim yapılsaydı yine aynı sonuç olur muydu?
Mesela Avrupa ile bizde aynı trafik ışıkları kullanılıyor. Aynı kanunlar var işte buraya girilmez diyor. Avrupa’da girmiyoruz burada dalıyoruz. Yani biz vatandaş olarak da kanunlara nizamlara lafzıyla riayet etsek buralara gelmeyecek. Denetim insanın kendi mekanizması. Şimdi her kişinin başına bir jandarma bir polis bir zabıta koyup da bunu denetlemeniz mümkün değil. İnsan kendi kültürünü, kendi anlayışını ve inançlarını kendisi denetleyecek. 5-7 milyon adet riskli binanın tekrar yapılanmasını maddi külfetini ülke olarak çekeceğiz. Artık hep yeni bir sayfa açacağımıza, gerçekten kalın bir çizgi çizelim. Artık bundan sonra bu şekilde bir sorunumuz olmasın. Çünkü imar barışı diyoruz, afet yasası diyoruz hep yeni birtakım şeyler. Artık bu bitmeli. Çünkü bu ciddi bir milli servet kaybı. Yapılan binalar sadece yapan kişinin kesesinden çıkmıyor bütün ülkenin parası bu. Bu binayı yapan kişinin bence cebine silah koyup da bir insanı öldürmeye giden kişiden farkı yok. Orada bir ölüm tuzağı yapıyor. Bunun cezalandırılması lazım. Yönetmelikler değişti, birtakım denetleme mekanizmaları var ama insan olunca kendi vicdanınla denetimi kendi yapacak.
Cazip proje olursa başlarız
Teknik Yapı şu anda neler yapıyor, yeni projeleriniz olacak mı?
- Bugüne kadar inşaat sektörünün muhtelif branşlarında 6 milyon m2’nin üzerinde imalat yaptık. Daima yapmış olduğumuz işin arkasında olmamız ve müşteri memnuniyetini sağlamamız Teknik Yapı’yı bu günlere taşıdı. İstanbul dışına Denizli projesiyle çıktık. İstanbul’da Kartal, Bağdat Caddesi, Ataşehir’de projelerimiz var. Tuzla’da 5 bin konut yaptık. Denizli projemiz sayesinde İzmir’e açıldık. İzmir’de Konak Alsancak’ta tarihi istasyonun yanında proje yapıyoruz.
Anadolu’ya açılmak lazım, çünkü İstanbul dışında da insanlar alternatifler arıyor. Gelecek dönemlerde hiç ummadığınız yerlerde bizi görebilirsiniz.
Elimizde Fikirtepe’de daha başlamadığımız 2 tane ada var, o projelere başlamayı planlıyoruz. Zaten başlamış olan projelerimiz var onlara devam edeceğiz. İzmir büyük bir proje orada ilerleyeceğiz. Ama şu anda çok cazip olmazsa çok büyük projeye başlamayız. Zaten sizin iş aramanızı gerek yok iyi iş size geliyor. Satabilecekseniz, projeyi geliştirirsiniz. Biz bugüne kadar düşünmeden hiçbir projeye girmedik.
Piyasaya mal çıkmıyor İnşaat krizden en ağır darbeyi alan sektör, nasıl görüyorsunuz, stoklar şişiyor mu? Elde abartıldığı gibi bir stok yok. Tabii stok müşterinin de bir bekleme süresi var. Tatili bekler, seçimi bekler... Benim 45 yıllık mesleki tecrübem var. 1994-2001-2008 krizlerini gördük. Mevduatta paralar tutulur ama yine mutlaka gayrimenkule gelir. Şimdi alım için böyle dönem yok. Üretim yüzde 50 azaldı. Piyasaya yeni mal çıkmıyor. İmalatta yüzde 60’ın üstünde maliyet artışı var. Bunun yanında gayrimenkule zam yapılmadı. O yüzden ihtiyacı olan varsa şu dönemde konut almalı, çünkü yarın bu şartları bulamayacak. Şu anda fiyatta taviz vermek istemeyenin bile en az yüzde 20 zararı var. Belli sayıda konutta bu zarar yüzde 30-40’ı bile buluyor. Neticede projenin satışının da bitmesi gerekiyor. |
Öldü denemez
Son dönemlerde çok duyduk, konut almak için en iyi dönem diye, ama bu dönemde insanlar parasını niye gayrimenkule yatırsın, yok ki öyle bir güven?
Uzun vadede hiçbir dönemde insanlar konuttan tapudan uzaklaşmamıştır. Döviz muhakkak bir yerde sizi bırakmıştır. Borsa zaten ayrı bir dünya ama gayrimenkulde böyle değildir. Şimdi gayrimenkulün geri dönüşünün makul mantıklı bir süresi var. Şimdi 8 -10 seneler yok. Dünyada da yok. Gayrimenkul 20 senelik bir dönemde geri dönüşü varsa makul. Bugün ihtiyacınız olan bir konutu aldığınız vakit zaten bu süreye bakmıyorsunuz. Bütçenize ihtiyacınıza bakıyorsunuz. Siz ekmek alırken böyle bir hesap yapıyor musunuz? İhtiyacınız olduğu için alıyorsunuz. Bu dönem geçici. 2 yıl önce 100 TL’ye aldığınız bir ev şu anda 70 TL’ye inmedi. Gayrimenkulde şu dönemi alıp da tüm değerlendirmelerinizi ona göre yaparsanız yanlış edersiniz. Çünkü bir projenin bitmesi bile 36 ayı alıyor.
Gayrimenkulde bir doyum noktasına ulaşıldı mı?
Nüfusumuz 82 milyona çıktı. Yabancıların Türkiye’ye ilgisi ikiye katlandı. Gayrimenkulün işi bitti, bundan sonra bu sektör öldü demeniz mümkün değil. Çünkü burada ihtiyaç var. İnsanlar bir yerlerde oturacak.
Bu yıl nasıl geçecek umutlu musunuz?
- 2019 her geçen gün daha iyiye doğru gidecek. Bizim sektörde daha nitelikli yapıların ortaya çıkması lazım. Yurtdışı yatırımcıyı çekmeliyiz. Sektör yılı artıda kapatır.
Öz eleştiri zamanı 5 yıl sonra imar barışı çıkar affolur mantığıyla iş yapılmıyor mu? |
Alım gücü yükselmeli
Sektörde genel bir güven sorunu da var, bankalar da kredi vermeyi kestiler, nasıl bankalarla ilişkiler?
Şu anda yeni proje olmadığı için bizim onlardan kredi istemeye onların da şu an kredi vermeye niyetleri yok. Tabii şu dönemde herkes muhasebesini yapıyor.
Bu dönemde kamu bankalarının daha çok desteğini gördük. Kamu bankaları olmasa bu iş zor. Ama konutla ilgili finansman farklı, dünya nasıl yapıyorsa bizimde o şekilde yapmamız lazım. Sıkıntıların başladığı dönemden itibaren her firma kendine göre yapılandırmasını yaptı. Bankaların da kendi zor şartları var. Şimdi herkes haklı, haksız olan yok. Bir haksızı bulabilsek... Arsa sahibininde elini taşın altına koyması gerekiyor. Tabii burada en mühimi tüketicinin gelir seviyesinin artması lazım. İnsanlarımızın alım gücü artmalı.
Karamsar değilim
Şu an ucuz arsa olsa yatırım yapacak yeni proje geliştirecek bir ortam var mı?
- Biz firma olarak geliştiririz.
Satabilir misiniz peki?
- Bir projeyi yapmaya kalktığınız vakit en az 6 ay gerekiyor. Karamsar değilim. Çünkü Türkiye’deki krizler 6 ay falan sürer. Bu krizin de miadını doldurduğunu düşünüyorum. Ne yapacak yani insanlar, aynı dairede üst üste mi yaşayacaklar?