‘Ölüm bazen daha iyidir’
Ünlü yazar Stephen King’in sıradışı romanı Pet Sematary (Hayvan Mezarlığı) sinemaya ilk kez 1989’da uyarlandı. Bu kült korku klasiği 30 yıl sonra yeni versiyonuyla izleyiciyle buluşuyor.
Aslı SelçukAmerikan kültürünün aynası, demokrat, Trump karşıtı, sömürgeciliğin düşmanı, liberal, kadın ve eşcinsel haklarının, Yahudilerin, siyahilerin, Kızılderililerin savunucusu Stephen King, istimlak ve istismar ederek ulusunu kemikler üzerine kurmuş (Hayvan Mezarlığı’nın geriye dönüş motifi) Beyaz Amerika’nın suçluluk duygusunu temsil eder. 1980’lerde Amerika saf ve masum mitolojik bir cennet olarak algılanırdı. Oysa ki Stephen King kitaplarında Amerikan Rüyası’nın yavaş yavaş bittiğini, yok olduğunu anlatıyor. King’in yapıtlarından film şirketleri bolca para kazandılar, kazanmayı da sürdürüyorlar. Son yıllarda yazarın çok sayıda eseri Dark Tower (Kara Kule/2017), It (O/2017), Castle Rock (Tv dizisi/2018), Stranger Things (Tv dizisi/2016-2017) sinemaya, televizyona uyarlandı.
Dr.Louis Creed (Jason Clarke), karısı Rachel (Amy Seimetz), kızı Eileen (Jeté Laurence) küçük oğlu Gage (Hugo Lavie, Lucas Lavoie), kedileri Church’le birlikte Boston’dan Ludlow kasabasına taşınırlar. Louis ile Rachel kentin hızlı ritminden kurtulmak, çocuklarıyla daha çok vakit geçirmek, huzurlu ve mutlu olmak için bu seçimi yapmışlardır. Kasabadaki güzel evlerinin yanındaki otoyoldan sürekli büyük kamyonlar süratle geçmektedir. Bu yolun üzerinde çok sayıda hayvan telef olmuştur. Ludlowlu çocuklar hayvanlarını evin hemen arkasında bulunan hayvan mezarlığına gömmüşlerdir. Yaşlı komşuları Jud Crandall (John Lithgow) yaşadığı trajediden ötürü kendini toplumdan soyutlamış hüzünlü bir adamdır. Filmin açılış sekansı Mary Lambert’in 1989’da çektiği ilk versiyonla tıpatıp aynıdır. Ergenliklerinden beri Stephen King hayranı olan yönetmenler Kevin Kölsch ile Dennis Widmyer, 30 yıl geriye giderek ilk versiyona saygıda bulunurlar.
Taşındıklarının ertesi günü hastaneye giden Louis kamyonun çarptığı genç Pascow’u (Obssa Ahmed) kurtaramaz. Delikanlı ölmeden önce Louis’I uyarır: “Ölülerin dolaştığı o yere sakın gitme. Oradaki toprak bozuk, taşlı” der. Böylece Creed ailesinin yazgısı şekillenmeye başlar.
“İzleyiciyi korkutmak için filmin temelinin gerçekle bağlantısı olmalı ” diyor yönetmen Kevin Kölsch. Dennis Widmayer ise yeni versiyonun bir yeniden çevirim olmadığını vurguluyor. İki versiyon arasında yaratıcılık ve ileti açısından farklılık var. Hayvan Mezarlığı 2019, ebeveynler çocuklarına kavuşmak için ne kadar ileri gidebilir, neleri göze alabilir sorusunu soruyor. Kölsch ile Widmayer geleneksel korku türünün değişik bir noktasına değiniyorlar. Romanın önemli bölümü Jud’ın oğlu gibi gördüğü Louis’i neler olacağını bile bile hayvan mezarlığının ötesindeki taşlı araziye götürdüğü kısımdır. Jud akılcıl davranmamış tümüyle duygusal davranır. Creed’leri bambaşka ürkütücü bir gelecek bekliyordur. Ormanın derinliklerinde hayvan mezarlığının ötesindeki arazinin toprağı bozuktur, çekim gücü aşılmazdır, insanların kederlerinden beslenmektedir. Orada rasyonel düşünen Doktor Louis’in anlamakta güçlük çekeceği şeyler yaşanmaktadır.
Hayvan Mezarlığı, Mary Shelley’in ünlü klasiği Frankenstein’ı çağrıştırıyor. Eskiden beri süregelen toplumun, bireyin ölüme bakışı, ölümle olan ilişkisine değiniyor. Ölüm, sevdiklerini yitirmek bireyin düşünmek, kabul etmek istemediği bir konu. Bilinçaltına atmak, ötelemek istediği bir durum. Ölümü sağlıklı bir şekilde algılarsak, paylaşabilirsek acımızın, üzüntümüzün üstesinden daha kolay gelebiliyoruz. Çekim mekanlarının hepsi gerçek, bu da her şeyi daha etkileyici, çarpıcı kılıyor. Genellikle filmlerin yeni versiyonları ilklerin gölgesinde kalırlar ama bu yeni versiyon için tam tersini söyleyeceğim.
Kevin Kölsch ile Dennis Widmayer’in yönettiği, Jason Clarke, John Lithgow, Amy Seimetz, Jeté Lawrence, Hugo Lavoie, Lucas Lavoie, Obssa Ahmed’in oynadığı, ölüm, yaşam, yas, acı, keder, sevgi, bilinçaltı, veda, ölümden sonra yaşam, ikinci şans temalarını tartışan Pet Sematary (Hayvan Mezarlığı/ 2019) bugün gösterime girdi.