'Öldürülürsem beni koruyamayan devletin suçudur'
Münevver Kızıl (36), 13 yaşında kızıyla yaşayan bir anne. 5 buçuk yıldır sistematik olarak eski erkek arkadaşı S.T.’nin tehdidine, hakaretine ve şiddetine maruz kalıyor.
Zehra ÖzdilekRahatsızlığını yargıya taşıyan Kızıl’ın 6 davası Yargıtay’da, 4 davası yargılama aşamasında ve 5 soruşturma süreci var. 17 kere koruma kararı aldıran Kızıl, “Bu kadar hukuki süreç devam ederken hâlâ ortada caydırıcı bir ceza yok. Öldürülen lise öğrencisi Helin Palandöken’in pankartını taşımıştım. Yarın bir gün benim de pankartımın taşınmasını istemiyorum” dedi.
‘Ödül gibi ceza veriliyor’
S.T.’nin adına sahte kimlikle işlemler yapması dahil tehdit ve şiddetine maruz kaldığı ancak bunun karşılığında az miktarda para cezaları aldığından yakınan Kızıl, “Sürekli ev değiştiriyorum. Ama her seferinde evimi buluyor. Adıma sahte hesaplar açıyor. Numaramı herkese dağıtıyor. Aracını üstüme sürdü. Bununla ilgili de savcılık ‘delil yetersizliğinden’ takipsizlik verdi. Sığındığım devlet kapısına artık güvenmiyorum. Hukuka, adalete de inanmıyorum. Ödül verir gibi cezalar ve takipsizlikler veriliyor. Ben o kişi tarafından öldürülürsem eğer bu beni öldüren değil beni koruyamayan devletin suçudur. Onunla uğraşmaktan iş bulamıyorum. Sürekli ev değiştiriyorum. Bir erkek kadar bizim de yaşama hakkımız var. Neden kadın cinayetlerine devlet dur demiyor” diye konuştu.
Devletin asli görevi
Kızıl’ın avukatı Tuba Torun, devletin koruma görevini işlevsel şekilde yerine getirmediğini belirterek şunları söyledi: “AİHM bu kararla kadına yönelik şiddetin aile içi bir mesele olmadığını, devletin kadınları korumakla yükümlü olduğunu, asli görevi olduğunu vurgulamıştır. İstanbul Sözleşmesi tam anlamıyla uygulanmıyor. Her ne kadar Münevver Kızıl özelinde uzun yıllardır bitmeyen bir takip ve şiddet söz konusu olsa da bu aynı zamanda toplumsal meseledir. Yani suçlu bir kişinin uzun yıllar boyunca yasaların uygulanmaması sebebiyle bir kadının ne derece mağduriyet yaşadığına bu olay özelinde şahidiz. Bu aynı zamanda bir toplumsal sorundur. Devlet ısrarla bu konuda etkin önlemler almamaktadır.”