Öldüren kelepçeye beraat

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi, Ankara’nın Ayaş ilesinde eski gazeteci Yılmaz Koçyılmaz’ın “kalp ve tansiyon hastasıyım” demesine karşın kelepçelenerek konulduğu polis aracının nezarethanesinde yaşamını yitirmesine ilişkin olayda polise verilen 12 bin 100 TL’lik adli para cezasını kaldırarak, sanığın beraatine hükmetti.

ALİCAN ULUDAĞ

Ayaş-Ankara karayolunu kar yağışı nedeniyle 15 Şubat 2015 tarihinde yolu kapatan polisler, bu sırada aracıyla giden eski gazeteci Yılmaz Koçyılmaz’ın yola devam etmesine izin vermedi. Kar lastikleri olduğunu belirten Koçyılmaz’ın yola devam etmek istemesi üzerine polislerle tartışma yaşandı. Polisler, “Yüksek tansiyon ve kalp hastasıyım” diyen Koçyılmaz’ı kelepçeleyerek polis aracının nezarethane bölümüne koydu. Burada fenalaşan Koçyılmaz, yaşamını yitirdi. Mahkeme, Koçyılmaz’ı kelepçeleyen sanık polis Mehmet Tuna’nın davranışlarını “görev sınırını aştığını, keyfi tutum ve davranışa ulaştığını” belirterek, polise taksirle ölüme sebebiyet vermek suçundan 2 yıl hapis cezası verdi. Bu cezayı 12 bin 100 TL adli para cezasına çeviren mahkeme, cezanın 20 eşit taksitle ödenmesine hükmetti. Sanık polis, bu cezayı da temyiz etti.

TAKSİTLİ CEZA ORTADAN KALKTI

Ankara BAM 12. Ceza Dairesi, yaptığı değerlendirme sonucunda polise verilen cezanın kaldırılmasına hükmetti ve sonucunda beraat kararı verdi. Yargıtay kararlarına işaret edilen gerekçede, sanık tarafından maktüle yöneltilmiş bir kasten yaralama eylemi olmadığı sürece sanığı ölümden sorumlu tutmanın mümkün olmadığı savunuldu. Sanığının görev sınırları içerisinde kelepçe takmasının kasten yaralama niteliğinde bulunmadığı belirtilen kararda, şöyle denildi:

“Bir an için sanığın görevde yetki sınırlarını aştığı kabul edilse bile kasten yaralama kastı ile hareket etmediği için yine hakkında TCK’nın 86/2,22,23 maddeleri delaletiyle TCK’nın 85/1 maddesinden sorumlu tutulamayacağı bu itibarla, sanığın üzerine atılı taksirle öldürme suçunda kusurunun bulunmadığı; gerek sanık savunması ve savunmayı doğrulayan tarafsız tanık anlatımlarına,

gerek otopside haricen tarif edilen travmatik bulgulara göre, sanığın öleni yaralama kastıyla hareket ettiğine ve ona fiziksel temasta bulunduğuna dair, bir iddia ve delil bulunmaması karşısında, sanığın eyleminin TCK'nın 86/2. maddesinde tanımlanan kasten yaralama suçunu da oluşturmayacağı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmesine dair yeniden hüküm kurulmuştur.”