Okulların mülteci yüzleri

Çeşitli nedenlerden dolayı ülkesini terk eden Irak ve İranlı mülteci ailelerin çocukları ''Ne kadar devam edeceklerini bilmedikleri'' yeni okullarında Türkçe öğrenerek yeni arkadaşlıklar ediniyor.

cumhuriyet.com.tr

Mülteci ailelerin yerleştiği kentlerden biri olan Çorum'da, 420 Iraklı, 156 İranlı ve 4'ü Afganlı olmak üzere 580 mülteci yaşıyor.

Çorum Milli Eğitim Müdürü Aytekin Girgin, mülteci ailelerin çocuklarının okullara kayıtlarının hala devam ettiğini, merkezdeki okullarda İranlı ve Iraklı 70 civarında öğrencinin eğitim gördüğünü söyledi.

Girgin, mülteci öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı'nın yabancı öğrenciler genelgesi doğrultusunda müdür yardımcılarının başkanlık ettiği ve emniyetten de yetkililerin bulunduğu bir komisyon kurduklarını belirtti.

Girgin, ''Vatansız veya sığınmacı' diye adlandırılan mültecilerin okula kayıtlarında öğrenim vizesi istemiyoruz. Emniyet tarafından kendilerine verilen 6 ay süreli ikamet izinlerinin bulunması yeterli. Öğrencilerin okuldan ayrılması ya da okulu bitirmesi durumunda emniyeti haberdar ediyoruz'' dedi.
 

''Rojina" adını verdiler

Çorum'daki çeşitli okullara yerleştirilen mülteci öğrenciler, dilleriyle, tavırlarıyla ve farklılıklarıyla sınıf arkadaşları ve öğretmenleri arasında büyük ilgi görüyor.

Çorum Gazipaşa İlköğretim Okulu 1. sınıf öğrencisi 7 yaşındaki İran uyruklu Negın Shamooshki hem okula yeni başlamanın heyecanını hem de dilini bilmediği insanlarla tanışmanın şaşkınlığını yaşadığını ifade etti.

Minik Negin'in annesi Somayeh Erfanıanmohammed kızı Negın'e kolaylık olsun diye ''Rojina'' diye seslendiklerini, okuldaki arkadaşlarının da bu ismi sevdiğini söyledi.
Türkiye'de 4 aydır bulunduklarını dile getiren Erfanıanmohammed, evde Türkçe'yi en iyi konuşanın Rojina olduğunu, hatta kendilerine tercümanlık yaptığını belirtti.

Türkiye'nin güvenli ve özgür bir ülke olduğuna söyleyen Erfanıanmohammed, ''Başka bir dine ve millete mensup olmamıza rağmen komşularımız bize çok yardımcı oluyor. Türkiye çok özgür bir ülke. İnsanlar çok samimi. Komşularım bana kek ve börek yapmayı öğretti. En büyük sorun dil bilmememiz'' dedi.

''Türkiye ikinci ülkem''

Van'da dünyaya gelen Irak uyruklu 4. sınıf öğrencisi Sümeyye Halil İbrahim ise hem güzel Türkçesi ile hem de başarılı dersleriyle öğretmenlerinin ve arkadaşlarının sevgisini kazandı.

Okulun tercümanı olarak ün kazanan Sümeyye, ''Yeni gelenler dil bilmiyor. Onlarla öğretmenler arasındaki iletişimi sağlıyorum. Türkiye ikinci ülkem. Bağdat'ı hatırlamıyorum. Ancak annem bir zamanlar çok güzel olduğunu söylüyor. Savaştan önceki fotoğraflarını gördüm çok güzel bir şehirmiş'' diye konuştu.

Sümeyye'nin sınıf öğretmeni Rıdvan Çelik de yeni atandığı okulda tanıştığı yabancı öğrencileri sınıfta ilk gördüğünde şaşırdığını belirterek, sınıfını ''Birleşmiş Milletler'' olarak tanımladığını söyledi.

Çocuklarla iletişim kurmakta zorlandığını belirten Çelik, ''Sınıfta bir İranlı, iki de Iraklı öğrencim var. Sümeyye, Türkiye'de doğduğu için aralarında Türkçesi en güzel öğrencim. Sınıfta arkadaşları arasında çok sevilen bir öğrenci. Diğer iki öğrenciyle iletişim kurmamızda Sümeyye yardım ediyor. O olmadığı zaman işaret diliyle anlaşıyoruz'' dedi.

-TOPRAKLARINA DÖNMEK İSTİYORLAR-

Irak'ta öğretmen lisesini bitiren Sümeyye'nin annesi Esra Mohammedammar ise Sümeyye'nin Türkiye'yi çok sevdiğini, ancak bir gün Irak'ta şartlar düzelirse Bağdat'a geri dönmeyi istediklerini dile getirdi.

Türkiye'ye ilk gelişlerinin 2000'de olduğunu hatırlatan Mohammedammar, Irak'ta asker olan eşiyle Türkiye'ye ilk geldiklerinde Van'a yerleştiklerini belirtti.
Mohammedammar, kızının Van'da dünyaya geldiğini dile getirerek, Van'daki komşularından Kürtçe öğrendiğini anlattı.

İkinci kızıma hamileyken yabancı bir ülkede doğum yapmanın zor olması nedeniyle Irak'a geri döndüğünü anımsatan Mohammedammar, ''Sümeyye bir gün Bağdat'taki evimizin önünde oynarken, birileri onu kaçırmaya çalıştı. Polislerin sayesinde kurtuldu. Anladık ki artık Bağdat bizim için güvenli değildi. 2006'da yeniden geldiğimiz Türkiye'de Çorum'a yerleştik. Komşularımdan Türkçe'nin yanı sıra Türk yemeklerini ve tatlılarını öğrendim. Türk vatandaşlığına geçmek istiyoruz. Özellikle çocuklarım burayı çok seviyor. Sonumuzun ne olacağı belirsiz, eşim yasak olduğu için çalışamıyor. En çok da çocuklara üzülüyorum'' diye konuştu.

Okulun 1. sınıf öğrencilerinden Iraklı Fatma Ahamad ve Mırna Rafi Hambarsoom, Türkçe'yi yeni yeni öğrenirken, arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynuyor. Okulda ilk olarak 1. sınıfa kaydı yapılan, uyum sağlayamadığı için ana sınıfına yönlendirilen İranlı Toka Elugeyd de sınıfının yanı sıra tüm okulun sevgisini kazanmış.

Birleşmiş Milletler Yüksek Konseyi'nin kontrolündeki mülteci ailelerden çoğu yaşam koşullarından dolayı Kanada ve Amerika gibi ülkelere gitmek isterken, vatandaşlık verilmesi halinde Türkiye'de kalmayı düşünenler de var.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan cüzi miktarda para yardımı alan mülteci ailelerin çocuklarına okul müdürlüklerince giysi ve kırtasiye yardımında bulunuluyor. Fiyatları uygun olduğu için kentin kenar mahallerde yaşayan mültecilerin yaşadıkları daireler genellikle ''büro tipi'' denilen evlerden oluşuyor.