'Oh çok iyi oldu diyordur'
Sivas Katliamı davasında zamanaşımı kararı verilmesini yorumlayan CHP lideri, Erdoğan'ın rahatladığını söyledi.
cumhuriyet.com.trPartisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın grup toplantısında ifade ettiği sözlere yanıt verdi. Başbakan ile aynı dilden konuşmadıklarını belirten CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Bugün de diyor ya 'sizin anladığınız dilden konuşurum'. Valla benim anlayacağım dilden konuşursan çok memnun olurum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun, keşke benim dilinden konuşsan, oturup anlaşacağız zaten o zaman. Birbirimizin dünyaları farklı, dünyaya bakışımız farklı, demokrasiye bakışımız farklı. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz.
Sen kaba kuvveti meşru göstermeye çalışıyorsun."
"Kendisiyle kavgalı, doktoruyla kavgalı"
4+4+4 teklifine sözü getiren CHP Genel Başkanı, Başbakan'ın tutumunu eleştirerek, şöyle dedi:
"Kendisiyle kavgalı, dünyasıyla kavgalı, doktoruyla kavgalı, bu ülkenin işçisiyle kavgalı, bu ülkenin akademisyeniyle kavgalı. Barış sözü ağzından çıkmayan, sevgi sözü ağzından çıkmayan, devamlı kavga sözü ile devamlı kavgayla yola çıkan bir adamdan uzlaşma beklenebilir mi? Nefret üzerine bir dünya kurmuş kendisine. Nasıl bir ruhu halidir. Nasıl bir yapıdır. Anlamak için uzun uzun çalışmak lazım. Bunun için de ben akademisyenleri göreve çağırıyorum. Böyle bir insanın ruh halini araştırın, neyle karşı karşıyayız biz. Böyle bir tablo olabilir mi, kendisiyle, ülkesiyle barışık olmayan bir vaka ile karşı karşıyayız.
"Hitler'i hatırlayın"
Bizi dinlemeyebilirsin, uzmanları çağır. YÖK Başkanı'nı çağır, konuş. Bir bilim insanıyla konuşmak insanı küçültmez, yüceltir. Hayır efendim her şeyi ben bilirim. Bundan 70-80 sene önce bunu söyleyenler oldu, 2. Dünya Harbi'ni hatırlayın. Hitler'i hatırlayın. İnsanlık tarihine ben her şeyi bilirim, benim dediğim doğrudur diyenlerin insanlık tarihine nasıl geçtiklerine bir bakın. İnsanlığa ne kadar ağır bedel ödettiklerine bir bakın. Bizim söylediğimiz şu; akılla barış bilgiyle barış. Benim hiç kimseden bilgi alacak durumum yok hezeyanı içinde olursanız ülkeyi de toplum da tehlikeli bir sürecin içine atarsınız."
"20 dakikada kanun çıkar mı?"
TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndan 4+4+4 yasa teklifinin geçirilmesi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu "Buradan postmodern diktatörün etrafındaki tetikçilere de seslenmek istiyorum. Postmodern diktatörlere tetikçilik yapanlar küçük insanlardır. O insanlar da tarih önünde sorumludurlar. Onlar çocuklarına ve torunlarına verecek yanıt bulamayacaklardır. Bir Başbakan yanlış yapıyorsa yanlışı etrafındaki insanların hatırlatması lazım. Alkış tutarsanız onun kadar sorumlu olursunuz. Bu vebal hepinize aittir. 20 dakikada kanun çıkar, 20 dakikada kanun çıkar mı arkadaşlar. 20 dakika da yemek pişmez. Kavga var, dövüş var, milletvekilleri tekmeleniyor; kabul edenler, etmeyenler. Hatta bazıları da ne olduğunu bilmiyorlar. Birisi uyarıyor, elinizi kaldırın diye. Onlar da ellerini kaldırıyorlar. Başkan bağırıyor kabul edilmiştir. Bu tablo parlamentoya yakışmıyor. Bu tablodan gurur duyan birisi var. O da Sayın Recep Tayyip Erdoğan, onun için ruh halinin sorunlu olduğunu söylüyorum" dedi.
"Orman kanunu uygulamaya geldiler"
Kılıçdaroğlu Komisyon'da çıkan tartışmalar ve olaylarla ilgili de şu değerlendirmeleri yaptı:
"İnsanlar yerde tekmeleniyor. Basın mensuplarına diyorlar, basın mensupları terk etsin burayı, bir basın mensubu arkadaşımız da hastaneye kaldırılmış. Niye terk etsin diyorsun sen. Çünkü CHP milletvekillerini darp edecekler ya, konuşmaya değil orman kanunu uygulamaya geldiler oraya. CHP milletvekillerini darp etmeye geldiler oraya. Basın mensupları dışarı çıksın biz rahatlıkla linç girişiminde bulunalım diyorlar. Örtemezsiniz, kapatamazsınız. Gerçekleri dünyanın önünden koparamazsınız.
"Diktatör zıvanadan çıktı"
Bütün dünya en baskıcı ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kabul ediyor. Türkiye'de postmodern diktanın olduğunu da kabul ediyor. Daha yaygın bir dünyanın kabul etmesi için çalışacağız. CHP'nin bunda etkisi var mı, var. Sayın Başbakan var. CHP bunu bütün dünyaya anlatacak. Bir diktatörün foyası meydana çıktı, diktatör zıvanadan çıktı. Efendim neymiş CHP Genel Başkanı gidiyormuş, bizi yurt dışında kötülüyormuş, onların haberi öyle oluyormuş. Bu Başbakan'ın teknolojiden, iletişimden de haberi yok. Benim ayrıca oraya gitmeme gerek yok ki. Ben buradan söylüyorum, bütün dünyaya anlatacağız. 32 yıl önce Kenan Evren'in geldiği noktaya geldik, onun idolü Kenan Evren biliyorsunuz. Kenan Evren de diyordu 'vay efendim dışarıda nasıl anlatırsınız'. Şimdi aynı şeyleri Kenan Evren'in söylediklerini Recep Tayyip Erdoğan söylüyor."
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu'nun bir kararı kabul ettiğini ve Türkiye raporu hazırladığını belirten CHP Genel Başkanı, oradan bazı bölümler okudu.
CHP'li vekillere görev verdi
Grup toplantısında milletvekillerine de görev veren Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün milletvekili arkadaşlarıma bir görev veriyorum. Sadece Türkiye'de değil bütün dünyada birinci göreviniz postmodern diktatörün yalanlarını her tarafa anlatmak. Nasıl yalan söylediğini, yargıyı nasıl baskıladığını, parlamentoyu nasıl baskıladığını, medya üzerinde nasıl bir güç kurduğunu anlatın ki bütün dünya bilsin. Bu görevinizi ihmal etmenizi asla kabul etmiyorum. Herkes bunu birinci görev kabul etsin. Eğer biz bu görevimizi yeterince yerine getiremezsek Nedim Şener'in, Ahmet Şık'ın, Coşkun Musluk'un ve Sait Çakır'ın hayatlarından 375 günü çalanların cesaretini artırmış oluruz. Silivri toplama kampındaki zulmü anlatacağız her yerde. İnsanların nasıl üretilmiş delilerle aylarca hapishanelerde tutulduğunu anlatacağız" dedi.
"Özür dileme eylemi gösterecek misin?"
Başbakan'a seslenen CHP Genel Başkanı, "Postmodern diktatöre sormak isterim, serbest bırakılan ve 375 gündür hapiste tutulan bu değerli gazetecilere sen çıktın dedin ki bunlar teröristtir dedin, bunlar Ergenekoncudur, dedin. Şimdi sen bu insanlardan özür dileme erdemini gösterecek misin, göstermeyecek misin? Bunlar gazeteci midir, değil midir? Sen bunları terörist diye suçladın. Masumiyet Karinesi'ni çöp sepetine attın. Şimdi vicdan muhasebesi yapıyor musun, yapmıyor musun" diye sordu.
Başbakan'a meydan okudu
Yalanlara ve iftiralara çok alıştığına işaret eden CHP Genel Başkanı, Başbakan'a adeta meydan okuyarak, şöyle dedi:
"O kadar çok yalan ve iftira atıldı ki, medyadan geldi, siyasetçilerden geldi. Hepsini bir şekilde ya bu da bu kadarı da olur dedik. Ama samimi söylüyorum postmodern bir diktatörün yalanlarına tahammül edemiyorum. Geçen gün, güya ben İsrail'de tutuklu gazeteci yok demişim. Buradan söylüyorum. Sayın Recep Tayyip Erdoğan en kısa süre içerisinde benim bu sözlerimi söylediğimi kanıtlayamazsan senin şerefini haysiyetini sorgular hale getireceğim. Bir Başbakan'ın şeref ve haysiyetinin sorgulanmasını istemem. Ama bir Başbakan'ın temel görevlerinden birisi doğruları söylemektir. Yalan söylerseniz bir kabul ettim, iki kabul ettim sesimi çıkarmadım, üç sesimi çıkarmadım, şimdi öyle bir yalan söylüyorsun ki ben güya kalkmışım İsrail'de tutuklu gazeteci yok demişim. İspat edersen çıkacağım ben senden özür dileyeceğim. İspat edemezsen senin şeref ve haysiyetini sorgular hale getireceğim.
Yalanlar bir tane değil ki. İnsan da biraz ar olur haya olur. İnsanın ar damarı denen bir kavram var. Kendisine Başbakan olarak her seferinde dikkatli bir dil kullanmaya çalıştım. En ağır şekilde bizi suçladı ama bir, iki, üç, dört yeter artık; bu kadar yalan yeter artık. Yalan üzerine konuşmamalı bir politikacı. Ben siyasete atılırken şunu söylemiştim. Hiçbir koşulda halkıma yalan söylemeyeceğim diye. Benim bir tek yalan söylediğimi ispat etsin bakalım, bir tek cümle söylesin. Postmodern diktatörün yalanlarına, iftiralarına artık bu milleti göstereceğiz anlatacağız."
Sivas Katliamı davası
Sivas Davası'nın zaman aşımına uğradığını belirten Kılıçdaroğlu, Ortaçağ'da insanların yakılarak öldürüldüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Öldüren insanların bir kısmı evlendi, askere gitti, düğün yaptı, çocuğunu okula gönderdi ama bulunamadı, yakalanamadı. Bu sürecin içinde AKP'nin büyük sorumluluğu var. Sanıkların yakalanamaması, davanın zaman aşımına uğraması Türkiye için bir yüz karasıdır. Böyle bir tabloyu kabul etmek mümkün değil. Bu tablonun içinde AKP'nin ağırlığı var. Çünkü onların faillerin büyük ölçüde avukatlığını AKP milletvekilleri yapıyordu. Ve onlar şu anda parlamentoda görev yapıyor. Acaba merak ediyorum, Sayın Başbakan 'oh oldu, zaman aşımına uğradı, biz de bu işten kurtulduk' diyecek mi? Eminim içinden diyor ki 'oh çok iyi oldu, biz de zaman aşımından kurtardık'. Kim olursa olsun insanların hakkını savunmak herkesin görevi olmak zorundadır.
11 işçinin yanarak ölmesi
Esenyurt'ta meydana gelen yangında 11 işçinin yanarak öldüğünü hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı diyor ki, 'Türkiye'de İş Güvenliği Yasası'na ihtiyaç var'. Sanki yasayı getirdiler de CHP muhalefet edecek. Aylardır, yıllardır söylüyoruz, İş Güvenliği Yasası'nı getirin diyoruz. Senin elini tutan mı var, sen bakan değil misin, o koltukta oturmuyor musun? O işçilerden kaçı sigortalıydı? Bir baksın bakalım, kaç aydır orada sigortasız çalışıyorlardı?" diye sordu.
4+4+4 teklifi
İstanbul'da 4+4+4 teklifi konusunda yaptıkları toplantıyı anımsatan CHP Genel Başkanı, yıllarını eğitim için harcamış bir profesörün ''Ben eğitim konusunda bilgimi aktarırken mevcut yasa teklifi hakkında olumsuz görüş bildirirsem bunun bedeli olacak mı, olmayacak mı, bilmiyorum" ifadesini kullandığını söyledi.
"CHP'liler tekmelendi"
Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda Pazar günü kabul edilen 4+4+4 teklifi görüşmelerinde yaşananları hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP'li vekillerin tekmelendiğini, yumruklandığını, yerlerde tekmelendiğini ifade ederek, şöyle dedi:
"Zorbalıkla, alçaklıkla darp edildiler. Milletvekili, milletin vekili, oy almış gelmiş, görüşünü dile getirecek. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz. Yere düşen kaldırılır. Onların anlayışına göre yere düşene tekme atılır. Onların inançları Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. Bir kadına nasıl tekme atarsınız siz? Bu konuda tek bir laf bile etmedi Sayın Başbakan. İnsan da biraz utanma olur, ar olur, haya olur biraz insanda.
"Orman kanunu geçerli demektir"
Milletin temsilcileri AKP'nin yandaşlarınca, milletvekillerince yumruklanacak, tekmelenecek. Daha önce de danışmanlarını getirmişlerdi. Kimle gelirseniz gelin, nasıl gelirseniz gelin, CHP'yi susturamayacaksınız. Tekmelerin yaşandığı TBMM'de düşünceler askıya alınmış demektir. Kaba kuvvet var demektir, orman kanunu geçerli demektir. Orman kanununun geçerli olduğu TBMM olabilir mi? Bu memlekette eğer milletvekili dövülüyorsa sokaktaki vatandaş haydi haydi tekmelenip, dövülecektir."
"Biz en haklı ve en meşru müdafaamızı yapıyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, "Çünkü aklımızla konuşuyoruz biz. Çünkü biz şiddeti reddediyoruz" dedi.
"Çık konuş hangi bakan bunun altına imza atmayacaktı"
"Şiddet bile uygulasalar bizi yolumuzdan alıkoyamayacaklar" diyen CHP Genel Başkanı, "Eğer demokrasi düşmanları bu ülkede milletvekillerini tekmelerse o demokrasi düşmanlarına bu toplumun ders vermesini istiyorum. Şikayetimizi milletimize yapıyoruz. Konuşan milletvekili susturulmamalı" diye konuştu.
"Millet size muhalefet partilerini tekmeleyin diye mi oy verdi?" diye soran CHP Genel Başkanı, bazı aydın geçinenlerin olduğunu ve CHP'nin "muhalefet yapmadığını" ifade ettiklerini belirterek, "Eğer bir daha bu lafı ederseniz tekmelenen arkadaşlarımıza bakın ve vicdanınızı sorgulayın. Biz bu ülkede demokrasi için, özgürlük için, insan hakları için bedel ödemek varsa, bedelini ödemeye hazırız. Bunun için yola çıktık. Bedel ödemekten korkmayız. Yanarız, tekmeleniriz ama kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz" dedi.
4+4+4 düzenlemesinin teklif olarak geldiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, tasarı olarak gelmesi halinde bakanların bazılarının imzalayıp karşı mı çıkacaklarını sordu. Kılıçdaroğlu, Başbakan'a, "Çık konuş hangi bakan bunun altına imza atmayacaktı" diye konuştu.
"Ormanda mı yetiştin sen?"
"Sorun Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasında" diyen CHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, "AKP'li vekiller gelirler, sıraları doldururlar, konuşma sıralarını alırlar" sözlerini anımsatarak, şöyle dedi:
"Sayın Arınç'ın arada bir doğruları söylediğini biliyorum. Size bu bilgiyi kim verdi? 'Konuşma sıralarını aldılar' diyor. İşte bu yalan. Size kim bu bilgiyi verdiyse yalan söylemiş. Pazar günü kravatsız, montlarla geldiler, önceden yemek ısmarlanmış 150 kişiye. Bir tek gelme gerekçeleri var; 'Ben kaba kuvveti nasıl uygularım', kaba kuvvet için geldiler. Bugün Başbakan konuşmuş hangi dilden anlıyorlarsa o dil. Biz hangi AKP milletvekilini yere yatırıp tekmeledik Sayın Başbakan. Çağdışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz demokrasi dilinden söz ediyoruz. Komisyon'da hangi AKP milletvekiline yumruk attık biz, hangisinin boğazını sıktık biz. Hangi dilden söz ediyorsun sen? Ormanda mı yetiştin sen? Orman Kanunu uyguluyorsun. Sayın Bülent Arınç'a söylüyorum, kuldan utanmıyorsak Allah'tan korkalım, yalan söylemeyelim. Onlar konuşmak için değil, CHP milletvekillerini darp etmeye geldiler."
Dinçer'i eleştirdi
Milli Eğitim Bakanı'nın, "Bir hafta içinde onların orada oturması meşru mu?" dediğini belirten CHP Genel Başkanı, "Hırsızlıkla beslenen bir insan intihal ile beslenen bir insan kafasında demokrasi insana saygı olabilir mi, olmaz" dedi.
8 yıllık kesintisiz eğitimin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu'nun tutanakları hakkında bilgi veren CHP Genel Başkanı, "Tekme yok, tokat yok, salon işgali yok, orman kanunu yok" dedi.
"Beyefendi talimat veriyor, militanları geliyor"
Başbakan'ın "Pazar günü çıkacak" diye talimat verdiğini kaydeden CHP Genel Başkanı, "Burası yasama organı, demokrasilerde yasama organına talimat verilmez. Beyefendi talimat veriyor. Militanları geliyor, salon işgalini yapıyor, söz hakkı verilmiyor. Yerde tekmeleniyor, oylandık deniyor ve geçiliyor. Ve siz buna demokrasi diyeceksiniz. Türkiye postmodern diktatörün oyuncak alanına döndü. Onun oyuncağı gibi" diye konuştu.
"Vicdanların sesini değil Recep Tayyip Erdoğan'ın sesini dinleyerek kararlarını verecekler"
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Şubat 2012'de Danıştay'ın 1. Dairesi'nde 3 yargıcın yerinin değiştiğini belirterek, "17 Şubat 2012 aynı zamanda Başbakan'a özel çete kurma yetkisi veren yasanın parlamentoda kabul edildiği tarihtir. Hatırlarsanız Başbakan özel yetkili görevlendirebiliyordu yasa dışı işlere bulaşmak üzere ama eğer savcı Başbakan'dan izin alamazsa Danıştay'a gitme hakkı vardır. Nereden izin alacaktı, Danıştay 1. Daire'den. Danıştay 1. Daire'den 3 yargıcın yerini değiştirdiler. Oraya kendi yandaşları yargıçları atadılar. Şimdi izin vermeyecek. Danıştay'da altına basacak imzayı, ben de izin vermiyorum diyecek, o yargıçlar postmodern diktatörün talimatlarını yerine getiren yargıçlar olarak tarihe geçecek, vicdanların sesini değil Recep Tayyip Erdoğan'ın sesini dinleyerek kararlarını verecekler" dedi.
Bu değişikliklere karşı çıkılmadığını kaydeden CHP Genel Başkanı, "Yaptılar mı, yapmadılar. Onun için bu Danıştay'ın tarihine de yakışmıyor, Yüksek Yargı'ya yakışmıyor. Böyle bir tezgaha yargının alet olması gerçekten düşündürücüdür.
Defalarca söyledim, adaletin terazisiyle oynamayın, gün gelir o terazi sizi de tartar" dedi.
Pozantı Cezaevi'nde yaşanan olayları hatırlatan Kılıçdaroğlu, yüz kızartıcı bir tablonun Türkiye'nin gündemine oturduğunu söyledi.
Yeni delillerin de ortaya çıktığını kaydeden CHP Genel Başkanı, 12 Kasım 2010 tarihinde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Olguları Değerlendirme Kurulu'nun Adalet Bakanlığına bir yazı yazdığını belirterek, "Çocuklara tecavüz ediliyor, öneride var orada, bu önerilerin hiç birisi dikkate alınmadı. 2.5 yıl önce yazıldı. Hangi anne baba çocukların o halde olmasını ister. Çocuklara yapılan bu alçaklığa ses çıkarmayanlar, önlem almayanlar da en az onlar kadar alçaktır" dedi.
Yaşlı teyze yardım istedi
Grup toplantı salonundan çıktıktan sonra Kılıçdaroğlu'nu bekleyen Adalet Örkmez, gözü yaşlı bir şekilde yardım istedi. Oğlu Mehmet Ali Örkmez'in Eskişehir'de öğretmenlik yaparken 2010 yılından bu yana kendisinden haber alınamadığın belirten gözü yaşlı Örkmez, göz yaşları içinde konuştu.
Kılıçdaroğlu da, "Telefonlarını verdin mi, size bilgi vereceğim tamam anacağım, üzülme tamam anacağım" dedi.
CHP Genel Başkanı, daha sonra konuyla ilgilenmesi için CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'na talimat verdi.