Oğlunu cezaevinde kaybeden annenin yargı mücadelesi... AYM 'yaşam hakkı ihlali var' dedi
Anayasa Mahkemesi (AYM), hükümlü ve tutukluların yaşam sorumluluğunun cezevi yönetiminde olduğunu belirterek, intihar eden mahkuma ilişkin dosyada “yaşam hakkı ihlali” kararı verdi.
Şeyma PaşayiğitÜmraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesinden bir buçuk ay sonra 2014’te intihar eden U.Ö’nün, ölümünde ihmal olduğunu belirten annesinin adalet mücadelesinde karar 3 yıl sonra geldi. Cezaevinde hükümlü olarak tutulduğu sırada psikolojisinin bozuk olduğu gerekçesi ile önce cezaevinin psikoloğu, sonrasında da Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde muayene edilen U.Ö’ye yapılan tetkiklerin ardından “psikotik bozukluk” ön teşhisi konularak, yapılan testlerde “Tedavi edilmesi gerekir” sonucuna ulaşıldı. Cezaevi psikoloğu da U.Ö’nün intihar eğilimi gösterdiği gerekçesi ile psikiyatri servisinde tedavi görmesi gerektiği değerlendirmesi yaptı. Yeniden hastaneye götürülen U.Ö muayenenin ardından ilaç yazılarak iki hafta sonra kontrole gelmesi için cezaevine geri gönderildi.
Tek başına koğuşa konuldu
Hastane muayenesinden iki gün sonra duruşmaya çıkarılmak için mahkemeye götürülen intihar eğilimli U.Ö, duruşmanın ardından cezaevine getirildiğinde diğer hükümlülerin tekstil atölyesinde çalıştığı için tek başına koğuşuna konuldu. Yaklaşık 1 saat 25 dakika sonra başka bir hükümlüğü koğuşa getiren gardiyanlar U.Ö.’nün cansız bedeni ile karşılaştı. Mahkeme belgelerine göre hasta U.Ö’ye hastane tarafından yazılan ilaçların 2 gün içinde alınmamış ve intihar günü eczaneden alınmasına karşın hükümlüye teslim edilmemiş olduğuna ilişkin bilgiler de dikkat çekti.
Annenin mücadelesi
Oğlunu intihar sonucu yitiren annesi de oğlunun ruhasal bozukluğundan cezaevi yönetiminin haberi olduğunu, tedavi sürecinin başlatılmaması, intihar eğilimli oğlunun çamaşır ipinin bulunduğu tek başına bir odaya konmasının ağır hizmet suçu oluşturduğu gerekçesi ile yargı süreci başlattı. Ancak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ise “yaşam hakkının ihlal edildiği” iddiasına karşın cezaevi görevlileri hakkında ihmal olmadığını belirterek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Müdürden ‘hepsi hasta’ savunması
Savcılığın 2014’te yürüttüğü soruşturmada ifade veren cezaevi birinci müdürü M.Ç.’nin “Bizim cezaevindeki hükümlülerin çoğunda zaten pasif intihar eğilimi vardır. Tahminen 300 kadar hükümlüde dosyalarına bakılırsa böyle bir açıklama görülür” dedi. İfadesinde cezaevindeki hükümlülerin çoğunun bağımlı olduğunu belirten M.Ç., “Cezaevinde uyuşturucu temin edemedikleri için zaman zaman krize girip sorun çıkarırlar. Bunlar olağan karşılaştığımız şeylerdir” diyerek kendisini savundu.
Özel önlem alınamıyor
Cezaevi müdürünün ifadelerinin ardından intihar eğilimli kaç hükümlü olduğu sorusuna Ceza İnfaz Kurumu, “Genellikle aktif intihar eğilimi bulunan hükümlü ve tutuklular hastanelerin psikiyatri servislerinde bir süre yatırılarak gözlem altında tutulmaktadır ancak hükümlü ve tutukluların yatışları çeşitli nedenlerden dolayı (mahkum koğuşunun yetersizliği vb.) yapılmadığından sağlık dosyalarına ‘yakın takibi gerektiği’ yazılarak ceza infaz kurumuna geri iadesi yapılmaktadır” denildi. İnfaz Kurumu, ayrıca cevabında “Ölüm düşünceleri olan ancak aktif intihar eğilimi yoktur rapıru olanların sayısının fazla olması, kurumun fiziki yapısı ve uzman personelinin yetersizliğinden dolayı özel önlem alınamamaktadır” ifadeleri ile cezaevlerinin durumunu gözler önüne serdi.
Yaşamından sorumlusunuz
Oğlunun intiharının ardından sorumluların yargılanmasını isteyen, kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen ve iddiaları tazminat kararı ile geçiştirilmek isteyen anne ise yargı sürecini Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. AYM, U.Ö.’nün ölümünden 3 yıl sonra iddiaları, soruşturma sürecini ve bakanlık savunmasını yeniden inceledi. Devletin yaşam hakkının korunmasınaki sorumluluklarını anımsatan AYM; U.Ö’nün kendisine zarar verme riskinin cezaevi görevlileri tarafından bilinmesi ve önlem alınması gerektiği, hastanede muayenesinin ardından kendisine önerilen tedaviye karşın herhangi bir destek alamadan yaşamını yitirdiği, tedbir alınmadan tek başına bir odaya konulduğu değelendirmesi yaptı. AYM, U.Ö’nün yaşamının korunması için gerekli önlemlerin alınmadığı sonucuna ulaştı. Ayrıca sorumlular hakkında savcılık tarafından ihmallere ilişkin kapsamlı bir araştırmanın yapılmadığını belirtildi.
Soruşturmayı yeniden yapın
Bu kapsamda AYM, cezaevinde intihar eden U.Ö.’nün psikolojisinin bozuk olduğu tespitine karşın yürütülen süreçte “Yaşam hakkının ihlal edildiğine” yönelik maddi ve usule ilişkin yönden ihlal edildiğine hükmetti. AYM, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın yeniden soruşturma yapılmak üzere İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine oy birliği ile karar verdi.