Odunpazarı'nın hedefi büyük: Türkiye’nin kültür sanat merkezi olmak
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: Hocayı anlatmaya gerek yok. Seviyoruz. Ama ayda bir iki gün gelecek Eskişehir’de kalacak. O gelince dostları, öğrencileri de gelecek...
Hilal KöseEskişehir, Odunpazarı’nda, yazarımız şair Ataol Behramoğlu adına kütüphane kuruluyor. Kitaplar kolilenmiş, yer seçilmiş, mekanın iç dizaynı için düğmeye basılmış durumda. Odunpazarı Belediye Başkanı avukat Kazım Kurt’un fikri üzerine başlayan proje, Behramoğlu’nu da çok heyecanlandırmış. Amaç, kütüphanenin bir kültür merkezi gibi çalışması. Behramoğlu, “Ataol Behramoğlu gelir, geçer. Önemli olan burası. Savunduğum değerleri de canlı tutan bir yer olmasından mutluluk duyarım” diyor. Kurt ve Behramoğlu ile kütüphaneye dönüştürelecek olan konağı gezdik.
‘Sanatçılar gelip rahat etsin’
Kütüphane için seçilen mekan, 1754’te inşa edilmiş olan Yağcızade Konağı. Daha önce lokanta olarak kullanılan iki katlı konak, şimdi bir kültür yuvasına dönüşüyor. Başkan Kurt, Odunpazarı’nı Türkiye’nin sanat merkezi yapmak istediğini söylüyor.
İstanbul’un kalabalığından sıkılan santaçıların, Eskişehir’e gelince, rahat etmelerini istiyor. İlçede müzecilik adına da nerdeyse yok yok. Türkiye’nin ilk Daktilo Müzesi burada. Cam, ahşap, hatta gazoz dahil pek çok ilginç konu, meraklısının ilgisine sunuluyor. Vaktimiz dar olduğundan yalnızca Yeşil Efendi Konağı’nda Atatürk ile Bir Gün Müzesi’ni ziyaret edebiliyoruz. Yeşil Efendi lakaplı Halil İbrahim Efendi (Sipahioğlu) ilk Kuvayi Milliyeciler’den. Önceki başkan döneminde bu konak da lokanta imiş. Müzedeki en heyecan verici deneyim ise ‘artırılmış gerçeklik’ sayesinde Atatürk’le fotoğraf çektirmek. Atatürk’ün bir gece konakladığı odada, o masa başındayken yanında poz veriyorsunuz. Atatürk, Kurban Bayramı’nın 1. Günü Batı Cephesi karargahında görev yapan askerlerle bayramlaşmak için 27 Ağustos 1920’de Eskişehir’e gelmiş ve geceyi de burada geçirmiş. Müzedeki yatak ve üstündeki Türk bayrağı orjinal eser.
Konakların yüzü gülüyor
Kurt’un, tarihi konaklarla ilgili başka pek çok projesi var: “Çok iş yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda mimar olan bir ressama konakların resimlerini yaptırıyorum. Kalıcı bir eser olacak. Kitapta en küçük ayrıntıya kadar konakların bütün mimari özellikleri yer alacak. Geçen ay, restore ettiğimiz bir konağın açılışını yaptık. Eskişehirli bir işadamı orada özel bir Kültür Sanat Vakfı kurdu. Şu anda Türkiye’nin en büyük edebiyatçılarından Ataol Behramoğlu burda. Geçen Aralık meclisinde bir karar aldık. Bir konağı Devrim Erbil’e verdik, müze yapacak. Gültekin Çizgen’e fotoğraf müzesi yapacağız. Yani biz burayı sanatın merkezi yapacağız. İzmirli bir hanım gelip buraya yerleşti. Bir dükkkan kiralamış, özel bir kütüphane açıyor. Babasının 20 bin kitabı varmış. Burada çok farklı ufuklar açılıyor. Bundan güzel şey yok.”
‘Ataol adı dert değil’
Ataol Behramoğlu, kütüphane projesini titizlikle takip ediyor. Bağışladığı 5 bin kitabını, 150 koliye sığdırmış... Hislerini sorduğumda ise “Samimi fikrimi söyleyelim mi? Başka ülkelerde yazarlara, bilim insanlarına, şairlere böyle mekanlar yapıldığında, o ülke adına güzel bir şey yapıldığını düşünürüm ben. O ülkenin çocukları kendilerini daha iyi hissederler. Kendi kimliklerini daha iyi algılarlar, tanımlarlar. Ben olaya öyle bakıyorum. Ataol Behramoğlu o kadar dert değil. Adımın belli bir değeri olsa da... Burada edebiyat, kültür atmosferi oluşsun. Belli bir kuşağın şairiyim ben. Benim savunduğum değerleri de canlı tutan bir yer olmasından mutluluk duyarım. Sevdiğim kendi şiirlerimi de bir şiir sever gibi severim bireysel hazdan öte. Ne mutlu ki yazmışım... Kendi çocuğunu seversin ama bütün çocuklarla birlikte. Ben de kendi çocuğumu bütün çocuklarla birlikte, kedilerimi de bütün kedilerle birlikte severim. Şiir de okuyan insanlara aittir. Bu kütüphane gibi. Ataol Behramoğlu gelir geçer. Böyle bir mekanın yaşaması güzel olan” diyor. O şiirden basedince sormadan geçemiyorum, en çok hangi şiirini seviyor? Aşk İki Kişiliktir, Bu Aşk Burada Biter, Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm, Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var, Bir Gün Mutlaka diye sıralıyor: “Çok var. Yerine göre değişiyor. İhtiyaca göre...”
Eskişehir’in büyüsü
Behramoğlu, Eskişehir’le ilgili de şunları söylüyor: “Ankara’dan İstanbul’a trenle giderdik ve burdan geçerdik. Ekişehir’in hep bir büyüsü var .Yılmaz Büyükerşen yönetiminde çekim merkezi oldu. Ülkemizin kültür sanat merkezi olma patonsiyeli taşıyor. Burada kurulacak kütüphane beni mutlu etti. Hem bir edebiyat müzesi olsun hem de bizim 68 kuşağının edebiyatının nefes alıp verdiği bir yer olsun diye düşünüyorum. Benim adım sadece sembol olsun...”
Mekan nasıl olacak? Mekan hem kütüphane hem de edebiyet müzesi olacak şekilde planlanıyor. Konağın bir odası, Behramoğlu’nun ilk kitabının ilk basımı, yabancı dillerdeki çevirileri, el yazısı şiirleri, fotoğrafları gibi şahsi eserleri ve objelerinin oluğu bir müze gibi tasarlanıyor. Konağın seyir terası ise kitap yazmak isteyenler, bilimsel, edebi uğraş içinde olanlar için çalışma odasına dönüştürülecek. Duvarlar sergi alanı gibi kullanılacak. Konağın kafeteryasında söyleşiler, imza günleri, mini konserler düzenlenecek. |