Ödüllü filmler kapıdan alınmadı

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde hükümlü Hüseyin Uzundağ (31), Çingeneler Zamanı, Özgürlük Rüzgarı, Av Mevsimi, Yaşamın Kıyısında dahil 15 filmi izleyebilmek için hukuk mücadelesi başlattı.

Hilal Köse
 
Cezaevi idaresi,  ‘filmleri biz seçiyoruz, kurumda farklı görüşte tutuklular var’ diyerek, Uzundağ’ın avukatının getirdiği filmleri kapalı devre yayın sistemine sokmadı. İtirazı mahkemelerde reddedilen Uzundağ, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

“Örgüt üyesi olmak” suçundan hükümlü olan Uzundağ’ın avukatları, Temmuz 2015’te cezaevi idaresine 15 film CD’si bıraktı.  Uzundağ da idareden, filmlerin incelenerek kapalı devre yayın sistemi aracılığıyla gösterime sokulmasını istedi.  İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı, 7 Eylül’de talebi redetti. Kararda, idarece alınanlar hariç, hiçkimse tarafından kuruma bilgisayar, DVD, VCD ve benzeri araçların sokulayacağına dair genelge olduğu ifade edildi. Eğitim Kurulu kararıyla düzenli olarak dışardan alınan güncel filmlerin gösterildiği belirtilerek, şöyle denildi: “Hükümlü ya da tutuklulardan gelen filmlerin yayınlanması durumunda, kurumda barındırılmakta olan farklı düşünce yapısına sahip hükümlü\tutuklular bulunduğundan taraflı gösterime sunulacağı kanısı meydana gelebileceğinden, hükümlünün talebinin reddine...”
 
Gerekçesiz ret
 
Uzundağ’ın kurul karınının kaldırılması için yaptığı başvuruyu değerlendiren Tekirdağ 1. İnfaz Hakimliği, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığına hükmetti. Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi de Uzundağ’ın itirazını aynı ifadelerle reddetti. Kararlarda gerekçe yoktu. Böylece, Çingeneler Zamanı, Yeraltı, Özgürlük Rüzgarı,  Yaşamın Kıyısında, Soul Kitchen, Kieslowski’nin “Üç Renk” üçlemesi  Beyaz, Kırmızı, Mavi, Ölümcül Oyunlar, Körlük, Çoğunluk, Av Mevsimi ve Kader dahil, bazıları ödül almış olan 15 klasik film, cezaevi kapısından içeri girememiş oldu.
 
Filmleri incelemediler bile...
 
Uzundağ’ın avukatları Gül Altay ve Metin Narin de “ifade özgürlüğü” ve “adil yargılanma hakkı” ihlalinden AYM’ye başvurdu.  Avukatlar, dava dilekçesinde, “Filmlerin hapishaneye alınmaması, müvekkilin bilgi ve düşüncelere erişim hakkına müdahale demektir. Yasa ve yönergelere göre, tutukluların yasaklanmamış her türlü süreli ve süresiz yayından yararlanma hakları vardır” dediler. O genelgenin  film oynatıcı cihazların cezaevine sokulmasını yasakladığına dikkat çeken avukatlar, şöyle devam etti: “İdareye cihaz değil film CD’si verilmiştir. CD’lerin incelenmeden geri çevrilmesinin yasal dayanağı yoktur. Getirilen filmler incelenerek, uygun olanlar seçilip yayına sokulabilirdi. Diğer tutuklular bahane edilerek ifade özgürlüğüne yapılan müdahale demokratik bir toplumda kabul edilemez. Devlete, çoğulculuğu sağlamak için görevlerin yüklendiği toplum demokratik toplumdur.” Avukatlar, infaz hakimliğinin ve itirazı değerlendiren mahkemenin Uzundağ’ın görüşüne başvurmadan karar verdiğine dikkat çekerek, bu nedenle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının da ihlal edildiğini kaydettiler.