Odatv'den 'hacker' savunması
Odatv tutuklamalarının dayandırıldığı delilin bilgisayarlara 'hacker'lar tarafından yerleştirildiği öne sürüldü.
cumhuriyet.com.trOdatv Yayın Koordinatörü Doğan Yurdakul, NTV'de Ruşen Çakır’ın hazırladığı “Yazı İşleri” programına telefonla bağlandı ve ilginç bir iddiada bulundu.
Yurdakul, Soner Yalçın'ın tutuklanmasına neden olan kanıtın bilgisayar korsanları tarafından gönderildiğini öne sürdü. Doğan Yurdakul, şöyle konuştu:
"Arkadaşlar, digital korsanlık yoluyla üretilmiş bir delil nedeniyle tutuklandılar. 28 Kasım 2010’da ofisimizdeki bilgisayara spam yani virüslü bir dosya gönderiliyor. Bir saniye tarıyor ve siliniyor. Dosya bilgisayarımızda kalıyor. 30 sayfalık bir ‘Ergenekon’la ilgili bir dosya. Arkadaşlar bu dökümanın çıktısı mahkemeye verilerek tutuklandılar."
Savcılığın ve nöbetçi mahkemenin bu olayı dikkate almadığını savunan Yurdakul, "Savcılık bunun ne şekilde bizim bilgisayarımıza girdiğinin izahını vermiyor. Sanıkların lehinde olan bir delil ama bildirmiyor. Avukatlar, teknik arkadaşlarla araştırıp o dosyayı bulup mahkemeye götürdüler ve hakime görüntülü olarak da sundular. Mahkeme hakimi, ‘Bu teknik bir konu, beni aşar. Bunu itirazınızda kullanın’ dedi. Mahkeme, arkadaşlarımızı tutuladı" diye konuştu.
'Telefonlar iki yıldır dinleniyor'
Odatv çalışanlarının telefonlarının yaklaşık 2 yıldır dinlendiğini söyleyen Yurdakul, "Sorgularda sorulan soruların tümü gazetecilik faaliyetle alakalı. Arkadaşlarımızın 2009’dan beri telefonla teknik takip altındaymış. Gazetecilikle ilgili telefon konuşmalarını sormuşlar. Avukatlarımız bugün basın toplantısı yapacaklar. İtiraz yaparken dosyaya ekleyecekler" dedi.
'Medya odatv'ye destek verdi'
Operasyon sonrasında medyadan büyük destek gördüklerini de ifade eden Yurdakul, şunları söyledi:
"Arkadaşlar yapılan haberlerden dolayı tutuklandılar. Özgürlükten yoksun kalmanın teselisi yoktur ama medya bu konuda büyük destek verdi. Bunu basın özgürlüğüne karşı baskı olarak görüp özellikle köşe yazarları destek verdi. Bu bizim tesellimiz. Mustafa Balbay olayında bu kadar büyük bir destek olmamıştı. Meslekte dayanışma ruhu gelişti. Tutuklanan bir meslekdaşına ‘Of olsun’ diyen gazetecilerin de ne kadar gazetecilik yaptıklarını kamuoyunun takdirine bırakıyorum."
Yurdakul, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz yaptıklarımız gözden geçiyoruz. Haksızlık yapmış olduğumuz haberler olabilir. Tezhip geliyor ya da dava açılıyor. Yanlış yaptığımız zaman açıklıyoruz. Günde yaklaşık 30-40 haber yapan bir sitede ara sıra hatalar olabilir. Bunun hukuki gereklerini yerine getiriyoruz."
"Dosyalar virüsle gelmiş"
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Hüseyin Ersöz, burada müvekkili Barış Terkoğlu ile Soner Yalçın ve Barış Pehlivan'ın tutuklanma süreciyle ilgili basın mensuplarına açıklama yaptı.
''Gazeteciler Yalçın, Terkoğlu ve Pehlivan'ın basın özgürlüğünün ayaklar altına alınmak suretiyle tutuklanarak cezaevine gönderildiğini'' savunan, Soner Yalçın'ın gözaltındayken ''AKP'nin seçim startını kendisiyle başlattığını'' söylediğini ve bu sözlerin medyada yer aldığını hatırlatan Ersöz, basın özgürlüğünü ilgilendiren bu hususun bir seçim malzemesi haline getirildiğine şahit olduğunu öne sürdü.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan kişinin dün sabah saatlerinden itibaren adliyeye getirildiğini, sabah saat 09.00'dan 10.00'a kadar Ayhan Bozkurt, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun, akşam saatlerinde de Soner Yalçın'ın savcılık ifadelerinin alındığını ve bu işlemlerin bitmesinin ardından 3'ünün tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildiğini hatırlatan Ersöz, İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesinin gece yarısından sonra saat 03.30'da verdiği kararla 3 kişinin tutuklanmasına karar verdiğini söyledi.
Şüphelilerin savcılık ifadesi ve mahkeme sorgusuyla ilgili değerlendirmeler yapan Ersöz, müvekkili Terkoğlu'na savcılık ve mahkeme sorgusunda yöneltilen soruların tamamının meslekleriyle ilgili sorular olduğunu, 2009 yılından itibaren başladığını düşündükleri teknik takip sonucunda telefon kayıtlarının da Odatv'de haberlerin hazırlanmasıyla ilgili telefon kayıtları olduğunu ve bu kayıtların çıktısı alınan haberlere eklenerek bunlara ilişkin soruların müvekkillere sorulduğunu aktardı.
''Müvekkillerimizin gazetecilik faaliyeti çerçevesinde yapmış olduğu haberler sorgulanmıştır. Bunun basın özgürlüğü ile bağdaşmadığı ortada olan bir gerçektir. Türkiye'deki görsel ve yazılı basının aynı tehditle, aynı baskıyla karşı karşıya olduğunun bir göstergesidir'' diye konuşan Ersöz, şu anda gazetecilerin güvencesinin bulunmadığını, Basın Kanunu ve Anayasa'dan kaynaklanan güvencelerin tamamen ortadan kaldırıldığını savundu.
Müvekkillerine haberlerden ve haber kaynaklarından başka hiçbir soru yöneltilmediğini anlatan Ersöz, müvekkillerine yöneltilen ''halkı kin ve tahrik'' suçunun oluşması için bu suçla ilgili fiili bir durumun oluşması, halkın galeyana gelmesi ve eylem gerçekleştirmesi gerektiğini dile getirdi.
İlgili haberler için tıklayınız: