Odasını AKP’lilerin bastığı savcı Kazım Özsoy görevi bıraktı

Manisa'da FETÖ'ye karşı verdiği mücadele ile tanınan Kazım Özsoy sosyal medya hesabından isteyerek emekli olduğunu duyurdu.

cumhuriyet.com.tr

 

FETÖ’ye karşı yaptığı operasyonlarla, başta Bülent Arınç olmak üzere birçok AKP’linin tepkisini çeken, suikast girişimlerinden son anda kurtulan Kazım Özsoy emekli olduğunu açıkladı. Oda Tv'nin haberine göre Kazım Özsoy sosyal medya hesabından şu satırları paylaştı: “Şeref ve gururla yürüttüğüm Cumhuriyet savcılığı görevinden bugün itibari ile kendi isteğim üzerine emekli oldum...

Allah, vatan, devlet ve namus inancı çerçevesinde resmi görevimi tamamlamış olmak mutlulukların en büyüğü...

Resmi görevim bitti, ancak, bundan sonraki yaşantımı yine aynı inanç ve değerler çerçevesinde devletimin ve milletimin geleceği için sürdüreceğim. Siz şahit olun...”

METESTAS'TA AKP'LİLERİN ODASINI BASMASI ANLATILMIŞTI

Kazım Özsoy, Manisa Cumhuriyet savcıyken Ekim 2017’de go¨revinden alınarak İzmir’e atanmıştı. Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu “Metastaz” kitabında Özsoy'un İzmir'e gönderilmesindeki iddiaları şöyle anlatmıştı: “Manisa kulislerine kulak kabarttıgˆımızda duyduk ki:

Eski AKP Manisa I·l Bas¸kanı Abdurrahim Arslan’ın malvarlıkları u¨zerinde FETO¨’den tedbir kararı oldugˆu...

Bu tedbir kararından dolayı, bas¸kanı oldugˆu Manisa Kalıp ve Makina I·malatc¸ıları Birligˆinin (MAKI·M) 30 milyon avroluk uluslararası bir hibeyi kullanamadıgˆı...

Bu tedbirin kaldırılması ic¸in, Abdurrahim Arslan ile birlikte iki AKP Manisa Milletvekilinin, do¨nemin Manisa Cumhuriyet Savcısı Kazım O¨zsoy’un makam odasına gittigˆi...

Savcı O¨zsoy’un FETO¨’den verilen bu tedbir kararını kaldırtamayacagˆını belirtmesi u¨zerine, ‘seni su¨reriz’ diye tehdit edildigˆi...

Konunun, do¨nemin Adalet Bakanı Bekir Bozdagˆ’a kadar ulas¸tıgˆı...

Sonunda...

O¨nce Bas¸savcı S¸ims¸ek’in, sonra Savcı O¨zsoy’un Manisa’daki go¨revlerinden alındıgˆı ileri su¨ru¨lu¨yor.”

ABDÜRRAHİM ASLAN'DAN AÇIKLAMA

Abdürrahim Aslan, 'Metastaz' kitabında geçen iddialar hakkında açıklama yaptı. Açıklamada özetle şöyle denildi: "Haberde eski Ak Parti İl Başkanı olarak mal varlığıma FETÖ den tedbir konduğu iddia ediliyor. Mal varlığıma hayatımın hiçbir döneminde tedbir konmamıştır. Tedbir konulması dahi savcılıkça istenilmemiştir. Bu bilgi kesin ve net olarak yalandır. Başkanı olduğum MAKİM Manisa Kalıp ve Makine İmalatçıları Derneği nin 30 milyon euroluk uluslar arası bir hibeyi almak için eski Savcı Kazım Özsoy’a Ak Parti milletvekilleri yardımıyla baskı uyguladığım ve hatta odasını bastığım söyleniyor. MAKİM 5 yıl önce kurulmuş bir mesleki dernektir ve 50 ye yakın üyesiyle muhteşem işler yapmaktadır. MAKİM olarak şimdiye kadar hiçbir zaman uluslararası bir hibe desteğine başvurmadık.
Avrupa Birliği fonlarından verilen IPA destekleri olduğunu; bu desteklerin şu anda kapalı olduğunu, zaman zaman açıldığını biliyoruz. Hedefimiz böyle bir destek ile Manisa Kalıpçıları için Ortak Kullanım merkezi  kurmaktır. Böyle bir iş için fizibilite çalışmalarına da daha yeni başladık. Önümüzdeki zaman diliminde açılırsa hazırlıklı olmak istiyoruz. Hedeflediğimiz rakam da 10 milyon Euro'dur; umuyorum böyle bir hibe Avrupa Birliği desteğini ileride Manisa Kalıpçılık sektörünün hizmetine sunabiliriz. Ama belirttiğim gibi böyle bir desteğe şimdiye kadar hiç başvurmadık ve hatta başvurmaya da hhenüz hazır bile değiliz. (Oysa Emekli Savcı Sayın Kazım Özsoy 1,5 yıl önce Manisa dan Samsun’a tayini edilmiştir; olayın bu tarihten önce olması gerekir).
Kamuda ise bir derneğe verilebilecek böylesine büyük  bir hibe destek kalemi yoktur. Olan büyük destek kalemini de kullandık zaten . Bu destek de kar amacı gütmeyen kuruluşlara Kalkınma Ajansı kanalıyla kullandırılan bir destektir. Bu desteği kullanma amaçlı bir proje yazdık. Manisa Celal Bayar Üniversite sınırları içinde Teknokent de bir ArGe Merkezi kurduk. Bu projenin yazılan halinde toplam bütçe 1.580.000 TL idi;  kalkınma ajansı 948.000 TL, Dernek üyesi iştirakçilerde 630.000 TL verecekti. (%60 ajans, % 40 dernek üyesi iştirakçiler). Sonrasında gerek döviz kurundaki artışlar ve gerekse harcama kalemlerindeki artışlar nedeniyle yaklaşık 2.400.000 TL ye yeni bir binanın da yapıldığı bir Arge-Eğitim merkezi kuruldu. Harcanan tutarın içindeki kamu payı sabit olarak 948.888 TL kaldı; ancak kalan yaklaşık 1.450.000 TL dernek üyesi iştirakçiler tarafından karşılandı. Yani oran gerçekte % 60 dernek üyesi iştirakçiler ve   % 40 Ajans desteği olarak başlangıçtaki oranların tam tersi olarak gerçekleşti. İştirakçilere doğrudan bir fayda sağlamamasına rağmen bitirilen örnek bir proje vardır ve herkes tarafından takdir edilmektedir. Sonuç olarak dernek kamudan destek alabileceği en yüksek desteği almış ve projeyi tamamlamıştır. Bu destek tutarı da  35 milyon Euro değil; 160.000 Euro civarında bir rakamdır.

Haberdeki bu kadar gerçekdışı bilgi ve beyanların haricinde en önemli husus ise, benim 2 Ak Parti milletvekiliyle Savcı Özsoy’un makamını bastığım hususudur. Siyasi makamları işgal etmiş bir çok vazifede bulunmuş bir  kişi olarak, devletin ve adaletin ne demek olduğunu bilen bir insanım. Kamu görevi icra eden hiç kimseye karşı, saygısız ve edep dışı bir davranış, söz ve hareketim olmamıştır. Hele bu kamu görevlisi, devletimizin en hassas dönemde terörle mücadele eden bri savcı ise, hassasiyetim en üst noktadadır. Savcı Özsoy u ziyaretim 17/25 Aralık süreci öncesindeki birkaç yıllık zaman diliminde işadamı dernekleri vasıtasıyla içine girdiğim FETÖ yapılanması hakkında, 15 Temmuz Darbe girişiminden çok zaman önce; tanık olarak, kendi isteğimle giderek bildiklerimi anlatmak içindir. Bu konuda kendisiyle yüzleşmeye de hazırım. Eğer bu haberlerin asıl kaynağı Emekli Savsı Kazım Özsoy ise kendisiyle hukuk önünde hesaplaşmaya da hazırım."

BÜLENT ARINÇ'LA POLEMİK

Bülent Arınç 29 Nisan 2017'de bir radyo programına çıkmış ve Savcı Özsoy'la ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: "Manisa'da ne hikmetse birçok FETÖ suçlamasıyla birçok kişi gözaltına alındı. Bunların arasında çok iyi tüccar, çok iyi eğitimci, çok iyi avukatlar da var. Bunlar sempati düzeyinden ötesine gitmemişler. Bunları hazmetmem mümkün değil. Bunlar devlete darbe girişimi yapan kişilerle işbirliği yapmış değiller. HSYK'dan bir ricam var. 18 ay oldu. Ne olur buradaki savcılara şunu sorun aradan 2 yıla yakın zaman geçti. Bu adamlarla ilgili neden bir dava açmıyorsunuz, tutukluluk durumlarını inceleyip de neden tahliye etmiyorsunuz? Suçlarını yüzüne okumuyorsunuz? Evrensel hukuk kurallarına göre suçlamalar yüzüne okunur. Benim ortağımla aradan 1 yıl geçtikten sonra ne gibi suçlama olduğunu bilmiyorum ama Manisa’da haksızlık ve zulme varan olaylar var. Sadece Manisa’da değil her yerde var."

Savcı Özsoy Facebook hesabından Arınç'a şu yanıtı vermişti: "Sayın "büyüğümüz" yaptığımız soruşturma hakkında aşağıdaki haberde verilen beyanı irat buyurmuşlar. Eğer haber içeriğinde belirtilen ifadeler kendilerine ait ise, devlet terbiyesi sınırları içinde kalmak kaydı ile ve ancak kendilerinin hali hazırdaki sade vatandaş sıfatı ve şahsımızın cevap verme hakkı çerçevesinde bir kaç bilgi eksiğini hukukçu olması itibariyle anlayacağını umut ederek takdirlerine arz etmek isteriz.

1-Kendilerinin önemli görevler ifa ettiği süre içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclis'inden yasalaşan ve hala yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK nın 100-101 maddelerinde tutuklamanın hangi hallerde ve kimin tarafından yapılacağı ve de kararın hangi hususları içereceği açıkça yazılmıştır. Bu maddelere göre tutuklamalara savcılar değil hakimler karar verir ve kararda şüphelilerin ne ile suçlandıkları, haklarındaki delillerin somut gerekçelerle açıklanması suretiyle kararda gösterilir. Bir başka deyişle şüphelilerin her aşamada alınan savunmaları sırasında kendilerine ne ile suçlandıkları ve aleyhlerindeki deliller yüzlerine açıkça okunur.

2- Yine CMK nın 102. maddesinde tutuklulukta geçecek azami süre açıkça gösterilmiştir ki, bu süre terör suçlarında üç yıldır.

3-Aynı kanunun 108. maddesine göre de her tutuklu şüphelinin durumu en geç otuzar günlük sürelerle yetkili ve görevli hakimler tarafından tutukluluğun devamına karar verilip verilmeyeceğinin tesbiti yönünden gözden geçirilir.

4-3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun amir hükümleri, 5237 sayılı TCK nın 6 ve 220 maddelerine göre toplu suç niteliğinde bulunan bir terör ve casusluk örgütü suçlamasına ilişkin soruşturmanın bir acelecilik içinde yürütülmesinin terör ve casusluk örgütünün faaliyetlerinin tam olarak çözülmemesi gibi bir durumu ortaya çıkarması muhakkaktır.

5-Olgusal olarak karşımızda bulunan bu terör ve casusluk örgütünün 15 Temmuz 2016 tarihinde devleti işgal etmek ve halkın iradesi ile seçilmiş bir hükümeti devirmek için gerçekleştirmeye çalıştığı darbe girişiminin mümessili olan hain darbecilerini ordu içine yerleştiren ve oralara taşıyan gücün masum denilen ve bu darbecilerle irtibatlı olmadığı söylenen kişiler olduğu hali hazırda yapılan yargılamalar yürütülen soruşturmalar ve ve basına yansıyan haberler gereğince şüphe götürmez şekilde ortadadır. Örgütün mahrem yapılanmasının ne şekilde oluşturulduğu tüm kamu oyunun malumudur. Aksi halde fetö casusluk ve terör örgütünün mensuplarının sadece darbeye teşebbüs edenlerden oluştuğunu söylemek örgütü temize çıkarmak olur.

6-Ayrıca adı geçen sayın avukat hakkındaki deliller yargılama aşamasında ayan beyan ortaya çıkacağı gibi kendisinin savunması alınırken suçlamanın dayanakları olarak da kendisine bildirilecektir. Hal böyle iken ve dosyadaki deliller bilinmeden sırf kişinin sıfatı ve yakınlığı esas alınarak yorum yapılması kamu oyunun takdirine maruzdur.

7- Son olarak söylemek isterim ki kimin kime zulm ettiği kamu oyunun ve hesap gününde soracağı sorular ile Allah'ımın indinde mahfuzdur."