'Öcalan'ın idamını sümenaltı eden kimdi?'

Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de idam cezası kalkmadan önce bu ülkenin iktidarında kim vardı? DSP vardı. MHP vardı. ANAP vardı... Ve yakalanıp getirildiği zaman Öcalan idamı ile alakalı olarak kararı sümenaltında bekleten iktidar kimdi? Bunlar değil miydi?" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beşiktaş'taki Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ndeki Cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Namazda, İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu da bulundu.

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine de, şunları söyledi: ''Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum. Çünkü biz şu anda bir barış sürecini sürdürmenin gayreti içerisindeyiz. Fakat ben bütün medyaya ve Türk halkını şunu söylüyorum. Türkiye'de idam cezası kalkmadan önce bu ülkenin iktidarında kim vardı? DSP vardı. MHP vardı. ANAP vardı... Ve yakalanıp getirildiği zaman Öcalan idamı ile alakalı olarak kararı sümen altında bekleten iktidar kimdi? Bunlar değil miydi? Bunlardı. Bunlar şimdi neyi konuşuyorlar? Nasıl kendilerinde bu tür bir şeyi konuşma hakkını buluyorlar ve onların iktidarı döneminde yine AB müktesebatına göre idam cezası kaldırılmıştı. Hatta o dönemde parlamentoda olan ve şimdi milletvekilimiz olan arkadaşlarımızın bir çoğu da idam cezasının kaldırılmasına yönelik olarak AB müktesebatına bunlar da destek vermişlerdi, bu yapılmıştı. Şimdi kalkıp da bu tür şeylerin konuşulmasını anlamak mümkün değil. Bakın, ben çok açık, net bir şey söylüyorum. Bir kağıt almış dolaşıyorlar; 'Amerika'nın bir projesidir bu...' Bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz. Bu iktidar Türkiye Cumhuriyetinin iktidarıdır. Herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir''.

 

'Türkiye'nin uluslararası ağırlığı'

Türkiye'nin uluslararası toplantılarda nasıl bir tavır ortaya koyduğunu uluslararası camianın çok iyi bildiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin şu anda dünyada, dış politikada ağırlığı olan, gündemi belirlenen değil gündemi belirleyen bir ülke konumunda olduğunu belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin şu anda BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üyesi olduğunu hatırlatarak, ''Beyefendiler iktidar oldukları zaman, acaba hangi uluslararası kuruluşun içerisine Türkiye'yi sokabildiler?'' diye sordu.

Türkiye'nin İslam Konferansı Örgütü'nün ikinci dönem genel sekreterliğini aldığını, diğer uluslararası kuruluşların hepsinde belli bir saygınlığa ulaşmış durumda olduğunu, çevresindeki ülkelerle ilgili ara buluculuk çalışmalarında çok etkin rol oynadığını ve oynamaya devam ettiğini, AB ile müzakere sürecinin başladığını anlatan Erdoğan, ''Ülkemizde iktidara gelenler bu noktada ne gibi adımlar attı?'' diye konuştu.

Erdoğan, bu hususlarda özellikle düşünce insanlarını, yazar-çizer kadrolarını daha adil, daha insaflı hareket etmeye çağırarak, adil ve insaflı olanların da tabii bulunduğunu, ancak bir de ''ön noktada oluşmuş düşünceleri olanlar'' bulunduğunu ifade etti. Erdoğan, bu konularda bir şey söylemeyeceğini, hepsini halkın takdirine bıraktığını kaydetti.
 

'Kürt açılımı' süreci


Başbakan Erdoğan, gazetecilerin ''Demokratik açılım süreci yavaş mı gidiyor acaba?'' şeklindeki soruları üzerine şöyle konuştu: ''Hayır, gayet iyi gidiyor. Bu süreç öyle alelade bir süreç değil, dikkatli gidilmesi gereken bir süreç. Bu dikkatli gidilmesi gereken süreci birileri kalkıp böyle hızlandırmak, tahrik etmek suretiyle bu süreci bozmak, dejenere etmek, böyle bir gayret içerisine girmek isteyenler olabilir. Biz bu oyunun içerisine düşmek istemiyoruz. Dikkatli gideceğiz, yere sağlam basacağız ve inşallah neticeyi de oluştuğu anda tüm halkımıza açıklayacağız. 'Bu süreç olmaz' diye bir düşüncemiz yok. Daha önce de açıkladım, bütün hedefimiz yılbaşından önce inşallah bu işi bitirebilmek.''

Gazetecilerin ''Bu sürece ilişkin Sezen Aksu ile görüşmelerinin içeriğini'' sorması üzerine Erdoğan, Sezen Aksu ile görüştüğünü ve görüşmede Aksu'nun hassasiyetine özellikle teşekkür ettiğini söyledi. Erdoğan ''Aramızda geçen görüşme, konuşma gerçekten çok çok duygulandırıcı... Bu sürece her şeyiyle katılacağını söyledi ve bu bizi ayrıca mutlu etti. Sanat dünyamızdan bu duyarlılığı bekliyoruz. İnanıyorum ki bu duyarlılığı paylaşan birçok sanatçı var. Bunu aldığımız diğer olumlu tepkilerden anlıyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, ancak olumsuz tepki gösterenlerin de bulunduğunu, bunun demokrasinin cilveleri olduğunu söyledi.

'Bir milli birlik projesi gündeme sokuldu'

Başbakan Erdoğan, bir basın mensubunun ramazan ayına ilişkin mesajını sorması üzerine, bir rahmet ve bereket ayının daha geldiğini ifade ederek, bu ayda sevgi, barış, kardeşlik ve paylaşımın çok daha arttığını anlattı.

Erdoğan, ''Temennim odur ki bu ay, ülkemizde birliğe, beraberliğe, dayanışmaya, paylaşıma ziyadesiyle vesile olsun. Temenni ediyorum ki bu ay tüm İslam dünyasının, tüm insanlığın barışına, dayanışmasına, özellikle paylaşımına -ki ramazanın böyle bir özelliği var- vesile olsun'' dedi. Türkiye'nin ramazan ayına çok farklı bir gündemle girdiğini, bu farklı gündemin bir ''Demokratik açılım'' süreci olduğunu anımsatan Erdoğan, bir milli birlik projesinin gündeme sokulduğunu söyledi.

Erdoğan, bu sürece yönelik olarak şu anda bu işin koordinatörlüğünü yürüten İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Türkiye'de siyasette yüzde birin üzerinde oy almış partileri ziyaret ettiğini belirterek, yazılı davet isteyen MHP'nin ''ret'' cevabı verdiğini, CHP'nin ise bir ''ret'' cevabını henüz vermediğini ancak kabule yönelik bir cevabının da söz konusu olmadığını ifade etti.
 

'Halkın yaklaşımı olumlu'

Diğer siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının tek tek dolaşıldığını, bu konuda söyleyecek şeyi olan bir çok akademisyen, yazılı ve görsel medya temsilcileri ile görüşmeler yapıldığını dile getiren Erdoğan, bu çalışmaları süratle tamamlamanın gayreti içinde olduklarını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, özellikle halkın geneli itibarıyla bir mutabakat zemini oluştuğunu, bir an önce bu çalışmaları tamamlayarak bu mutabakat zeminini en güzel şekilde sürdürmenin gayreti içinde bulunduklarını vurgulayarak, bu çalışmalar devam ederken diğer taraftan da kamuoyu araştırmaları yaptıklarını kaydetti. Halkın yaklaşımını çok önemsediklerini, bölgesel olarak halkın yaklaşımının ne durumda olduğuna baktıklarını dile getiren Erdoğan, şu anda halkın bu konuya yaklaşımının olumlu olduğunu görmenin memnuniyetini yaşadıklarını söyledi.

Çoğunluğun yaklaşımı

Olumsuz yaklaşımların da olduğunu ancak olumlu yaklaşanların çoğunluğu oluşturduğunu görmekten mutluluk duyduklarını kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Eğer iktidarsanız ülkedeki her türlü sorunun üzerine gitmek durumundasınız. Bu arada bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum, bu olayı bir terör sorunu olarak ele almayı önemsiyorum. Çünkü ülkemizde bizim için şu anda sıkıntı terör sorunundadır. Bu, terör sorununu yok edebilmenin gayreti, çalışmasıdır. Bütün bunlarla beraber ülkemizde tüm etnik unsurların birbiriyle dayanışmasını sağlamaya yönelik bir adımdır.''

Başbakan Erdoğan, ülkede bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçiliği kaldıracaklarını baştan bu yana söylediklerini hatırlatarak, bölgesel milliyetçiliği kaldırarak 780 bin kilometrekarelik vatan toprağını aynı derecede kalkınmış bir noktaya getireceklerini ifade etti. Erdoğan, etnik milliyetçiliği de ortadan kaldırarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında tüm halkı bir araya getireceklerini dile getirdi.

Her etnik kimlik sahibinin kendi kimliği ile övünebileceğini, iftihar edebileceğini, buna kimsenin de karşı olmaması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, ''Ama 'üst kimlik' dediğimiz zaman burada da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından kimsenin rahatsız olmaması gerekir'' dedi. Erdoğan, dinsel milliyetçiliğe de karşı olduklarını vurguladı. Başbakan Erdoğan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin yöneticileri olarak, nüfusunun tamamına yakını Müslüman bir Türkiye'de farklı dinlerin mensuplarının inançlarını yaşamalarının güvencesi olduklarını söyledi.

Yabancı ülkelerdeki soydaşlar için beklenenlerin Türkiye'de yaşayan farklı dinlerin mensupları için de geçerli olduğunu belirten Erdoğan, ''Onlara da aynı yaklaşımın gösterilmesi gerektiğini göstermek zorundayız ve bu zaten yapmamız gereken bir görev. (Efendim onlar yapmıyor) Onların yapıp yapmaması hiç önemli değil. Biz ne yapıyoruz? Biz bir Müslüman Türk olarak ne yapıyoruz? Buna bakmamız lazım ve bunun gayreti içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz'' diye konuştu.
 

3. köprü güzergahı

Başbakan Erdoğan, İstanbul Boğazı'nda yapılması planlanan 3'üncü köprünün güzergahının CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin tarafından önceden açıklandığını hatırlatan bir gazeteciye ''Açıklanan şey 3. köprü güzergahı değildir'' karşılığını verdi.
Bunun üzerinde çalışmalar yaptıklarını, orada farklı bir kaç güzergah olduğunu belirten Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile bölgeyi helikopterle dolaşacaklarını ve alternatifleri değerlendirip son kararı vereceklerini söyledi.

Erdoğan, ''Burada malum bir partinin yapmış olduğu açıklamalar sadece durumdan vazife çıkarmaktır veya durumdan rol kapmaktan öte bir şey değildir. Güzergahlar üzerinde çalışmalarımız oldu. Nihai kararımızı vermiş değiliz'' diye konuştu.