O Türk Engels’e hangi türküyü söyledi?

Eğer o da bir sürgünse, sürgün acısını bu türküdeki gibi dile getiren başka türküler de söylemiş olabilir. Neyse. Hangisi ise artık. Belki de hangisi olduğunun önemi yoktur, türkü söylemiş işte. Yeter ki içten söylemiş olsun. Maksim Gorki muhteşem romanı Ana’daki Andrey’e boşuna mı söyletti şu sözleri:

Mustafa K. Erdemol

 Fransız İhtilali’nin yıldönümü için Londra’da bir araya gelirler. Engels de vardır


Büyük Nazım’ın dediği gibi, “günler ağır, günler ölüm haberleriyle geliyor”. Salgından söz etmiyorum, elbette o da yaşamımızı alt üst etmeyi sürdürüyor hala. İnsanlığın bitmez tükenmez belası savaşlardan, çatışmalardan söz ediyorum. Yanı başımızda, uzağımızda, çok çok ötemizde iç savaşlar, ülkelerarası savaşlar, çatışmalar sürüyor, katliamlar gerçekleşiyor. İnsanlığın kendi elleriyle yaratıp, başına bela ettiği en büyük sorundur bu.

Hiçbir işe yaramasa da barış talepleri dile getiriliyor yine de. Bugün olduğu gibi, yıllar yıllar önce de bu talebi haykıranlar vardı. Eylül 1845’de Demokrat Arkadaşlar adlı bir sosyalist örgüt tarafından, Londra’da Fransız İhtilali’nin yıldönümünü kutlamak amacıyla bir gece düzenlenir. Gecenin temalarından biri de barıştır. İngiltere’de yaşayan, dünyaca tanınmış ne kadar düşünce/eylem insanı varsa hepsinin buluştuğu bir gecedir bu. Büyük Marx, o sırada Londra dışında olduğundan gelememiştir geceye ama işçi sınıfının Marx’la beraber en büyük teorisyeni Büyük Engels vardır gecede.

“Bir Tür Demokratı” da…

Aklımda yanlış kalmamışsa Asa Briggs’in Marx in London adlı kitabında Fransız, İtalyan, Alman devrimcilerinin yanı sıra geceye katılanlar arasında bir de “bir Türk demokratı” varmış. Yani Engels’le aynı odada bulunmuş, onunla konuşma olanağını da büyük olasılıkla bulmuş “bir Türk demokratı”. Heyecanlandım haliyle. Kimdir, nedir, necidir hep merak ettim. Osmanlı’yı oluşturan başka milletlerden biri de olabilir ama “Türk” diye vurgu yapıldığına göre öyle olmalı bu yoldaş. Arap, Ermeni, Rum, Yahudi olsaydı da aynı heyecanı duyardım doğrusu. Osmanlı topraklarından giden biri Engels ile – belki de başka zamanlarda Marx’la da – görüşüp, konuşmuş yani. Nasıl heyecanlanmaz insan? O gece, uzun konuşmalardan sonra dileyen katılımcı kendi dilinden, şiirler, öyküler okur, şarkılar söyler. O tarihte Londra’da bulunan çok sayıda siyasi kimlikli Osmanlı aydını vardır ama kim olduğunu bilemediğim(iz) bizim” Türk demokrat” da gecede bir türkü söylemiş meğer. Belki de, diyorum, onun kim olduğundan çok türküyü merak ettiğimden peşine düşmedim kimliğinin. Bulabilir miydim bilemem ama gerçekten söylediği türkünün ne olabileceğini çok merak ettim, kim oluşundan öte. Kim bilir hangi yörenin türküsüydü söylediği? Hala merak ederim.

Trafalgar’da Yemen Türküsü

1991’de, Londra’da, ilk Körfez Krizi’nde, ABD’nin Irak’ı vurmaya hazırlandığı sıralarda yani, yüzlerce sosyalistin, savaş karşıtının katıldığı protesto gösterilerindeydim. Bir avuç Türkiyeli savaş karşıtı sosyalist olarak Trafalgar Meydanı’nda, Anadolu halkının dünya folkloruna büyük hediyesi olan, bence dünyanın en güzel savaş karşıtı ezgilerinden Yemen Türküsü’nü söylemiştik. Savaşın ne kadar korkunç olduğunu, çıkan bir isyanı bastırmak için gittikleri Yemen topraklarında ölenlerin geri gelmeyişlerini, “Giden gelmiyor/Acep ne iştir?” diye sorgulayan bir türkü olduğunu anlattık bizi dinleyen başka ulustan dostlarımıza.

Engels’in de katıldığı o gece savaşların, çatışmaların sürdüğü yıllardan bir gecedir elbette. Bizim “Türk demokrat”ın hangi türküyü söylediğini merak edişim bundandır. Yemen Türküsü’nü söylememiştir kesin olarak çünkü Yemen İsyanı 1870’de başladığına göre türkü daha ortada yoktur. Peki hangi türküyü söylemiş olabilir?

Şu türkü olabilir mi peki?

Yurtdışında yaşam zordur. Vefa duygusu, topraklarına aidiyet bağı güçlü olanlar için çok çok zor. Kendimden bilirim. Ben o gecede olsaydım ne söylerdim? Bir sıla türküsü olurdu mutlaka. “Türk demokrat” Londra’da sürgün müydü, ülkeye dönemiyor muydu bilmiyorum. Peki Kanuni dönemine ait olduğu söylenen, en eski halk türkülerimizden biri kabul edilen şu türküyü söylemiş olabilir mi? “Bir iken beş on eyledim derdimi/Yaradandan istemişem yardımı/ Terk eyledim zeminimi yurdumu/ Neyleyim yenemezüm gönlümü”.

Eğer o da bir sürgünse, sürgün acısını bu türküdeki gibi dile getiren başka türküler de söylemiş olabilir. Neyse. Hangisi ise artık. Belki de hangisi olduğunun önemi yoktur, türkü söylemiş işte.  Yeter ki içten söylemiş olsun. Maksim Gorki muhteşem romanı Ana’daki Andrey’e boşuna mı söyletti şu sözleri:

“Her yürek kendi türküsünü söyler”.

O kadar.