Nüfus cüzdanından 'din hanesi' kaldırılsın

BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, nüfus cüzdanından din hanesinin çıkarılması için, "Nüfuz Hizmetleri Yasası'nın 7/1-e fıkrasının yürürlükten kaldırılması" teklifini verdi.

cumhuriyet.com.tr

BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis nüfus cüzdanından din hanesinin çıkarılması için Nüfuz Hizmetleri Yasası'nın 7/1-e fıkrasının yürürlükten kaldırılması için kanun teklifi verdi. Halis teklifinin gerekçesinde 'nüfus cüzdanına bireyin dininin de yazılması'nın bireyin dini inancını ve kanaatini açıklamaya zorlama olduğunu, bunun da düşünce, din ve vicdan özgürlüğünü engellemek olduğunu kaydetti.

Halis Meclis Başkanlığı'na sunduğu kanun teklifinde 2006 tarihli Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 7/1-e fıkrasının yürürlükten kaldırılmasını istedi. Teklifin gerekçesinde, Anayasa'nın 24'ncü maddesinde 'herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz' ifadesinin yer aldığına dikkat çekilerek 24 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 7/1-e fıkrasında ise "Nüfus Cüzdanına bireyin dini de yazılır" ifadesinin bulunduğu kaydedildi. Bu durumun bireyi, dini inanç ve kanaatini açıklamaya zorlama anlamı taşıdığı, düşünce, din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğu ifade edilen gerekçede şöyle denildi:

"Nüfus Cüzdanlarına dinin zorunlu olarak yazılması Anayasaya aykırılık gösterdiği gibi, Türkiye'nin imza koymuş olduğu, başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi olmak üzere birçok sözleşmeye de aykırıdır. Anayasanın 2. maddesi, 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir.' dese de, Türkiye'deki siyasi yapılanmanın karakterinden ve başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere, kurumların ve kurum kadrolarının niteliğinden, devletin Sünni-İslam yönünün baskın olduğu görülür. Böyle olunca da ülkemizdeki farklı din ve inançların kendilerini açığa vurmaları, özgürce ibadet etmeleri, kendilerini özgürce tanımlamaları da zor bir hal alır. Başta, kendilerini sadece 'Alevi' olarak tanımlayan, tanımlamak isteyen Aleviler olmak üzere, farklı din ve inanç sahiplerinin bir hukuksuzlukla karşılaştıkları söz konusudur. Bu durum hem Anayasaya hem de Türkiye'nin imza koyduğu Uluslararası Sözleşmelere aykırılık göstermektedir. 5490 sayılı kanunun 7/1-e fıkrasının kaldırılması demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti için zorunludur."