Normal hayatın içinde kalmak mı, aşk mı?

Sally Rooney’e göre aşk, iki kişi arasındaki mutlak bir mahremiyet duygusu. Yazar, Normal İnsanlar’da hem bu duyguyu hem de onun dışında kalan her şeyi; insanları ve yaşantılarını incelikle anlatmayı başarıyor.

Sena Keskin

Sally Rooney’e göre aşk, iki kişi arasındaki mutlak bir mahremiyet duygusu. Yazar, Normal İnsanlar’da hem bu duyguyu hem de onun dışında kalan her şeyi; insanları ve yaşantılarını incelikle anlatmayı başarıyor.

Kitabın isminin Normal İnsanlar olması rastlantı değil. Zira erkek kahraman Connell, Marianne ile başbaşayken, “Onunla yalnız kalmak, bir kapıyı açıp normal hayatı terk etmeye ve kapıyı arkasından kapatmaya benziyor” diye geçiriyor aklından.

Marianne ise ailesinden asla sevgi ve değer görmemiş. Bu yüzden kendisinin bir ‘garip’ olduğuna inanmış, bu inancı da çevresine soğukkanlılık ve umursamazlıkla yansıtan bir karakter.

Popüler, yakışıklı yani “normal” Connell’ın aksine çirkin Marianne, lise arkadaşları tarafından da bir türlü kabul görmüyor ve acımasızca dışlanıyor.

Dolayısıyla kitap adına yaraşır bir şekilde normal olma ve sayılma durumlarını hem aşkın doğası hem de toplumsal ilişkilerin dinamiği üzerinden sorguluyor.

Romanın başında, farklı statülerdeki iki karakterin nasıl bir araya geldiğini görüyoruz. Sözü edilen farklılık yalnızca Amerikan filmlerinde sıkça karşımıza çıkan ezik-popüler, çirkin-yakışıklı çatışmasından değil, aynı zamanda zengin kız-fakir oğlan klişesinden de besleniyor.

Connell’ın annesi Lorraine, düzenli olarak Marianne’lerin evine temizliğe gidiyor ve Connell, onu arabayla almaya her gittiğinde Marianne ile karşılaşma fırsatı buluyor.

Zamanla, “Normal hayatın içinde kalmak mı, aşk mı?” ikileminde kalan Connell’ın, roman boyunca tercihini ne zaman normallikten yana kullansa bir yanının mutsuz oluşuna, buna karşın Marianne’inse normallik hissini Connell tarafından sevgi gördüğünde yaşayışına tanık oluyoruz.

Yazar, anlatıyı bildik zıtlıklarla başlatsa da devamında bu çatışmaları gözümüze sokmuyor. Bunun yerine, karakterlerin iç dünyasındaki iniş çıkışların altını çizerek, yeni neslin aşka ve arkadaşlığa bakışını okuyucuya vermeyi seçiyor.

Yarattığı karakterler gibi Trinity Üniversitesi’nde eğitim almış olan 1991 doğumlu İrlandalı yazar, önce Marianne aracılığıyla romanda kendini gösterecek gibi olsa da daha sonra edebiyat okuyan Connell vasıtası ile yazarlık ve kültür hakkındaki görüşlerini bizlerle paylaşıp, okura içeriden göz kırpıyor.

Roman, aşk romanlarının çoğunda rastlanılan keskinlikte mutlu veya acı bir son değil, sade ve akıcı bir dil vadediyor. Mutlak haklı veya haksız yok. Yalnızca okurken bize de aynı soruyu sorduruyor: “Normal hayatın içinde kalmak mı, aşk mı?”

Normal İnsanlar / Sally Rooney / Çeviren: Emrah Serdan / Can Yayınları / 264 s.