Nöbette umutlandık

Umut Nöbeti’ni dün, gazetemiz yazarı Şükran Soner, haber müdürümüz Aykut Küçükkaya ve ekonomi müdürümüz Olcay Büyüktaş Akça devraldı.

Aykut Küçükkaya

Tam 50 gün olmuş...

Gazeteciliğin, basın özgürlüğünün ayaklar altına alındığı o kara günün üzerinden tam 50 gün geçmiş!..

Lodos Silivri’yi vurmuş. Umut Nöbeti’nin çadırı devrilmiş, sandalyeler yağmura yenik düşmüş. Gazetemizin simge isimlerinden Şükran Ablamız (Soner) ve Ekonomi Müdürümüz Olcay Büyüktaş Akça’yla Umut Nöbeti’nin 44. gününe başlıyoruz ki bir isim yanımıza yaklaşıyor. Yunanistan’dan gelen meslektaşımız Silivri Cezaevi’nin önüne bizden önce gelmiş!

Yunan gazeteci Pavlos Tsimas için bir sandalye koyuyoruz. Ve Silivri’nin önünde bir ilk yaşanıyor. Cumhuriyet ekibi ve Yunan gazeteci Pavlos Tsimas Silivri Cezaevi’nin önünde Umut Nöbeti’ni birlikte tutuyor. Şükran Abla ile Tsimas koyu bir sohbete dalıyor. Şükran Abla ‘Bu simgesel bir eylem’ diyor Tsimas’a, basın özgürlüğünde dünya sıralamasındaki yerimizi anımsatıyor. Tsimas ise Silivri önünden tüm dünyaya şu mesajı veriyor: “Gazetecilik global bir şey. Burada gazeteci arkadaşlarımızın olması sadece bir ülke meselesi değil, genel olarak evrensel bir mesele. Bir gazeteci olarak başka ülkelerde de gazetecilerin başına gelenleri hissetmemem ve buna karşı duyarlı olamamam söz konusu olamaz. Gazeteci özgür değilse halkın haber alma hakkı ve gerçekleri öğrenme haklarında sorun vardır, demokraside sorun vardır.”

Tsimas’la Silivri’yi ısıtan sıcak sohbetin ardından birer birer tutuklu yakınları geliyor yanımıza. Cezaevinde yatan oğlunu ziyarete gelen Kezban Teyze (Yılmaz) Can Dündar ve Erdem Gül için ‘özgürlük’ istiyor. Elinde Kezban Teyze’nin ağzından, “Yalan mı yazdılar. Hepsi doğru” sözleri dökülüyor.

Usul usul bir isim yaklaşıyor Şükran Abla’nın yanına. ‘Seni Kanlı Pazar’dan tanıyorum’ diyor Diyarbakırlı Zeki Amca (Korkmaz). Eski TİP’liymiş... 80 yaşında, Silivri’nin önünde, ‘Mehmet Ali Aybar’ın arkasında duramadık’ diye hayıflanıyor. Onun da oğlu mahpus. Oğluna biraz kızgın Zeki Amca, görüşe girmemiş. Ama baba yüreği işte!.. Hem temiz çamaşır getirmiş, hem de para bırakmış vezneye...

Tuzla’dan Silivri’ye Bizlerin nöbetini duyup, Tuzla’dan gelmiş Ali Gürün. Serbest meslek sahibi Gürün, İstanbul’un bir ucu Tuzla’dan diğer ucundaki Silivri’ye, ‘Sizin için ne yapabilirim’ diye söylemeye gelmiş. O an böylesi bir dayanışma için ‘hem Can’a hem Erdem’e ileteceğiz’ demekten başka bir söz çıkmıyor ağzımızdan. Sadece teşekkür edebiliyoruz...

Umut Nöbeti’ni öğle saatlerinde meslektaşımız Merdan Yanardağ’a devrediyoruz. O da ne!

Silivri’ye yürüyüş

CHP Lüleburgaz teşkilatından çoğunluğu genç kalabalık bir grup alkışlar altında cezaevinin önüne yürüyor. Gençler, “Bu bayrak yere düşmeyecek, her geçen gün yeni insanlar katılacak ve bu özgürlük mücadelesine destek verecekler” diye haykırıyor.

Tam bu sırada avukatımız Bülent Utku, Dündar ve Gül’ün görüşünden çıkıyor. Elinde bir not... Erdem, ‘Kendimizi hapishane içinde yalnız hissetmedik’ diyor. Can Dündar ise şöyle yazmış:

“Sevgili Aykut, İnan ki hürriyeti özlediğim kadar özledim Cumhuriyet’i... Sizleri... Cuma mesailerini...”

Bugün cuma mesaisi!..

Haber Merkezi’nde muhabirler, editörler, yazarlarımız ve yöneticilerimizle sizlerin şerefine, özgürlüğüne kaldıracağız kadehimizi. İçimizde buruk bir tebessümle...

Nöbette bugün

10.00-12.00: Şişecam işçileri İsmail Yılmaz, Ercüment Acaroğlu, Bora Mandıracı, Reyhan Doğan, 12.00- 16.00: Gazeteci Mustafa Sönmez ile Belgeselci İmre Azem nöbeti devralacak...