New York Times: Erdoğan, Biden'la görüşmesi öncesi tavrını yumuşattı

Amerikan New York Times, gazetesi Joe Biden’ın göreve gelmesiyle birlikte, Erdoğan'ın Batılı liderleri "düşmanlaştırma yerine yatıştırma" politikası güttüğünü yazdı ve Biden’ın istediği doğrultuda politikalarını değiştirmesi için Erdoğan’a ne kadar baskı uygulanabileceğini sorguladı.

BBC Türkçe
Reuters
Biden ve Erdoğan'ın 2016'da Washington'daki görüşmesinden

Amerikan New York Times (NYT) gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Joe Biden'la yapacağı görüşme öncesi "tavrını yumuşattığını" yazdı. NYT'ye göre Erdoğan, Joe Biden'ın ABD Başkanı olması sonrası Batılı liderleri "düşmanlaştırma yerine yatıştırma" politikası izliyor.

NYT'deki haber gazetenin Türkiye Büro Şefi Carlotta Gall'ın imzasını taşıyor.

Carlotta Gall'a göre ABD'de Donald Trump yönetimi, "Erdoğan'ın uygun gördüğü her yere asker konuşlandırmasını, muhaliflerini ülke içinde ezmesini ve Moskova'yla sıkı fıkı olmasını" çoğunlukla görmezden gelmişti.

Gall, "Fakat Erdoğan daha şüpheci bir Biden yönetimiyle karşı karşıya" diyor.

Haber şöyle devam ediyor:

"Hem koronavirüs salgını hem de ekonomiyi yanlış yönetmesi nedeniyle Erdoğan, ciddi iç sıkıntılarla yüz yüze. Enflasyon ve işsizlik artıyor. Liranın tehlikeli bir şekilde zayıflaması borç krizine yol açabilir."

"Erdoğan bu nedenle yaklaşımını değiştirdi. Batı'dan çok ihtiyaç duyduğu yatırımı alma umuduyla birkaç konuda tavrını yumuşattı.

"Batılı liderlere yeniden güven vermek için, NATO müttefiklerini çok kızdıran Doğu Akdeniz'de gaz arama faaliyetlerini durdurdu. Rusya'nın tehditlerine karşı Ukrayna'yı destekleyerek ve Polonya'ya Türk yapımı insansız hava araçları satarak Moskova'yı kızdırdı.

"Yine de Sayın Erdoğan'ın elinde bazı önemli kartlar var. Türkiye'nin NATO'daki varlığı, milyonlarca mülteci için bir ara durak rolü ve Afganistan'daki askeri varlığı Batı karşısında onun elini güçlendirdi."

Reuters
Biden ve Erdoğan'ın 2016'da İstanbul'daki görüşmesinden

'BİDEN ERDOĞAN İLE BİR KEZ GÖRÜŞTÜ'

Biden'ın Erdoğan'a, Putin'le ilişkisinde olduğu gibi önce mesafeyi koruyarak, anlaşmazlıklardan kaçınmaya çalışarak ve meseleleri daha düşük diplomatik seviyelerde ele alarak yaklaştığını belirten gazete, bu yaklaşımı şöyle detaylandırıyor:

"Biden, göreve geldiğinden beri Erdoğan ile sadece bir kez telefonda görüştü. Bu ona, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde Ermenilere yönelik katliamı ABD'nin soykırım olarak tanıyacağını bildirmek içindi. Bu, önceki yıllarda Erdoğan'ın öfke nöbeti geçirmesine neden olabilecek bir aşağılama iken, NATO Zirvesi'nde bir araya gelme vaadiyle birlikte sessiz bir tepkiyle karşılandı."

"Ekonomik sıkıntılar Erdoğan'ın siyasi duruşuna zarar verdi" denilen haberde görüşlerine başvurulan düşünce kuruluşu Marshall Fonu'nun Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, seçmenlerin ekonominin durumuna göre oy kullanacaklarını söylüyor ve Erdoğan'ın "sadece bu nedenle bile Biden'la görüşmeye ihtiyacı olduğu" kaydediliyor.

Haberde Erdoğan'ın geçen ay üst düzey Amerikalı iş insanlarına, Biden ile görüşmenin "yeni bir çağın habercisi" olacağına dair güvence verdiği ve şöyle dediği belirtiliyor:

"Suriye'den Libya'ya, terörle mücadeleden enerjiye, ticaretten yatırıma ABD ile ciddi bir işbirliği potansiyelimiz var."

Washington ve Ankara arasındaki sorunlu konulardan birinin Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma füze sistemi alması olduğu hatırlatılan haberde, "Erdoğan'ın S-400'leri satın almasının temelinde, Washington'a duyduğu güvensizlik ve onun yerine başka bir lider getirme niyetinde oldukları düşüncesi var. Bu inanç, Biden'ın geçen yıl seçim kampanyası sırasında ABD'nin Türkiye'deki muhalefeti desteklemesi gerektiğini söylemesiyle güçlendi" deniliyor.

Haber şöyle sürüyor:

"Fakat, çok fazla baskı uygulanırsa, beşinci nesil savaş uçağına çok ihtiyacı olan Erdoğan'ın Rus Sukhoi'leri satın alabileceğinden endişe ediliyor. Ayrıca, Türkiye ve ABD'nin ortak kontrolü altındaki İncirlik Hava Üssü'nde depolanan yaklaşık 50 Amerikan nükleer bombasıyla ilgili endişeler var. Erdoğan farklı zamanlarda Amerikalıları tahliye etmekle tehdit etti."

Getty Images

'WASHINGTON, AFGANİSTAN, IRAK VE LİBYA'YA ODAKLANIYOR'

Haberde daha sonra, Türkiye'nin belli koşullar karşılığında NATO birlikleri Afganistan'dan çekildikten sonra Kabul Havaalanı'nın kontrolünü sağlama teklifine değiniliyor:

"Washington, S-400'ler üzerindeki anlaşmazlığı aşmaya hazırlanıyordu. Bunun yerine iki ülkenin anlaşabileceği stratejik alanlara, yani Türkiye'nin 2001'den beri misyona katıldığı Afganistan ile Irak ve Libya'ya odaklanıyordu.

"Türkiye, uzun zamandır devam eden yakın ilişkisi olan, ortak bir tarih ve din paylaştığı Afganistan'da varlığını sürdürmek istiyor. ABD'nin (Afganistan) Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, ABD'nin geri çekilmesi konusunda Taliban ile müzakerelere başladığında, Erdoğan'dan orada askeri varlığını sürdürmeyi düşünmesini istedi.

"Fakat çekilme tarihi önümüzdeki ay gibi yakın bir zamanken, Erdoğan bir vaatte bulunmayı erteledi ve büyükelçiliklerinin Kabil Havaalanı'na güvenli erişimini sürdürme konusunda Avrupa başkentlerinde endişe yarattı."

Haberde daha sonra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın bu ayın başlarında Türkiye'nin siyasi, mali ve lojistik destek sağlanması halinde Afganistan'da kalacağını açıkladığı ancak Taliban'ın Türk birliklerinin NATO güçlerinin geri kalanıyla birlikte Afganistan'ı terk etmesi gerektiğini söylediği hatırlatılıyor.

Getty Images
BM destekli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) destekçisi savaşçılar

Haberde, Washington ve Ankara arasında olası bir anlaşmanın başka bir alanı olarak tanımlanan Libya için ise şu satırlar var.

"Türkiye, başkent Trablus'a yönelik Rus destekli bir saldırıyı başarıyla durdurdu, oradaki Birleşmiş Milletler destekli hükümete bir can simidi attı ve savaşın müzakerelerle çözümü için bir şans sundu.

"ABD ve Türkiye'nin diğer alanlarda, ayrı telden çalacaklar. ABD'nin Suriye'deki Kürt güçlerini destekleyen politikasının, Türkiye'nin şikayetlerine rağmen değişmesi beklenmiyor ve Erdoğan insan hakları konusunda herhangi bir yumuşama belirtisi göstermedi.

Haber, Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay'ın, "Biden, Türkiye ile demokrasi arasında bir seçim yapmak zorunda kalabileceğini biliyor" sözleriyle noktalanıyor.