Nevşin Mengü: Dürüstlüğe açık değiliz

CNN Türk ana haber sunucusu Nevşin Mengü, "Bizim kültürümüzde soru sormak ayıp bir şey" diyor.

Çağla Sevindik/Cumhuriyet

Biraz dobra, biraz sert mizaçlı ve fazlasıyla samimi… Kendine has üslubuyla çok konuşulan Nevşin Mengü’nün bu tavrını beğenmeyen de var, samimi bulan da... Kendinden o kadar emin ki söylediği her sözün altına imzasını atabilir insan…

- Yaşanan bu süreçte medyanın üzerinde büyük bir baskı var. Gazeteciler sorularını dürüstçe sorabiliyor mu?

Hep bunu sorar yabancı basın kuruluşları ve gazeteciler; Türkiye’de baskı var mı? İşte burada derin bir mesele var. Bizim kültürümüzde dürüst olmak ayıp bir şey. Soru sormak da ayıp bir şey. Ne dürüstlüğe açığız ne de soru sorulmasına... Binbir dereden getirerek sormak lazım. Ama soru sormadan da gazetecilik olmaz. Dolaylı insanlarız soruları da dolaylı yollardan soruyoruz fakat televizyonda benim buna vaktim yok ki. Ben iki saat aman efendim sepet efendim dersem yayın biter. E direk soruyorum, o zaman da “aman bu kadın ne sert” oluyor.

 

Ankaralı olmak diye bir şey var

- Bir gazeteci olarak siyasetçinin kızı olmanın artı ve eksi yönleri var mı?

Bence Ankaralı olmak diye bir şey var. Ankara siyasi bir kent ve dolayısıyla siyasetin içinde doğuyorsun. İstanbulluların üç günde zor anladığı şeyi ilk etapta anlayabiliyorsun. Yani orada büyümüş olmanın bir avantajı var.

- Bülent Arınç’ın ‘kadınlar herkesin içinde kahkaha atmayacak’ söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bence kadınlar gülsün, yani kim ne istiyorsa onu yapsın, bize ne… Ama şimdi biz burada otururken yan masada hanımefendi ya da beyefendi çılgınca gülmeye başlasa, bakarsın yani. Aslında dürüst değiliz diyorum ya, kendimize karşı dürüst olalım mı? Bence pek çok kişi Bülent Arınç gibi düşünüyor…

- AKP hükümeti ile kadınlara bakış açısı değişti mi?

Türkiye’de herkes kadını belli bir kalıba sokmaya çalışıyor. Başını örtsün ya da örtmesin. Kısa etek giysin ama çok da kısa giymesin. Kadına bakış açısı bu ülkede hep spesifik zaten. Dürüst olmak gerekirse bakış açısı değişmedi ve hatta eskiden insanlar dudaktan öpüşünce çok ters bakılırdı ama şimdi herkes dudak dudağa öpüşebiliyor. Ben başörtülü hemcinslerimi de görüyorum, onlar da el ele yürüyor, onlar da öpüyor. Toplumlar çok çabuk değişiyor. Asıl bürokrasi nasıl davranıyor kadına, bence sıkıntı orada. Mesela kadına yönelik şiddet engellensin diye bir sürü yasa yapılıyor. Ama kolluk kuvvetlerinin o konuda yeterli derecede eğitimi olmadığı için ya da kolluk kuvvetleri geleneksel bir Türk erkeği gibi düşündüğü için yasa bir türlü işleyemiyor. Sıkıntı belki orada yaşanıyor.

 

TRT ve BBC ekolü geride kaldı

- İyi haber sunmak için öncelikle Türkçeyi iyi mi konuşmak gerekir?

Ben o konuda radikal düşünüyorum. Dil yaşayan bir şey, dolayısıyla sokaktaki adam okey diyorsa sen de ekranda okey diyebilirsin. Sokakta ne konuşuluyorsa bence ekranda da onun konuşulması lazım. Bizim kullandığımız kelimelerin yüzde ellisi Farsça, bir kısmı da Arapça. Buradan baktığınızda kimse Türkçeyi tam anlamıyla konuşmuyor o zaman. Bunun sonu yok yani…

- TRT ekolü diye bir şey var…

Televizyonu açtığınız zaman samimi hissetmeniz lazım. Televizyonda başka dil, evde bambaşka bir dil konuşuluyor. Bu bana garip geliyor. Yani o BBC ekolü, o TRT ekolü, o sahte vurgular geçti. Mesela sosyal medyayla ilgili haberlerde “like”lamak diyorum. İzleyicilerden çok eleştiri alıyorum; “Neden ‘like’lamak? Beğenmek varken” tarzında... Sonuçta dünya değişiyor ve dilimize de İngilizce kelimeler girebilir. Dili artık nasıl kullanıyorsan öyle konuşmak gerekir. Ben öyle düşünüyorum.

 

Gaftan bir şey olmaz

- Haberlerinize yorum katarak yani hak haberciliği yaparak sunmanızda muhabir altyapınızın olması ne ölçüde etkili?

Televizyonun izleyici algısını manipüle etmemesi lazım. Bir de gerçekçi bakalım; medya bütün dünyada manipüle aracı. Bu tabii ki olumsuz anlamda olmak zorunda değil. Yorum konusunda dikkatli olmak lazım.

- Gaf yapmaktan korkmuyor musunuz?

Gaftan bir şey olmaz, özür dilersin. Ne yaptığımızı bilerek yapmaya çalışıyoruz. Şuursuzluk değil yani bizimkisi, sorumlu yayıncılık.

 

Haber kanalıyız, reyting kanalı değil

- Haberleri prompterdan okuyan bir sunucuyla hak haberciliği yapan bir sunucunun farkı nedir?

Herkesin bir çalışma tarzı var. Genellikle spiker arkadaşlar kendi okuduklarını kendileri yazar. Kimisi öyle rahat ediyor. Ben böyle rahat ediyorum, çünkü bizim akışlar çok hareketli oluyor. Biz haber kanalıyız, reyting kanalı değiliz ki. Editörümle beraber yayına bir akışla giriyoruz, o akıştan başka her şeyle çıkıyoruz.

- Bu tarzı kullanan biri olarak izleyiciyle etkileşiminiz nasıl oluyor?

Beğenmeyenler de oluyordur mutlaka, daha samimi bulanlar da... Bana iki türlü de eleştiri geliyor. Genellikle keskin oluyor ama sevenler çok seviyor, sevmeyenler de “bu ne biçim kadın böyle” diyor.

 

İktidarın güzelliği güzelliğin iktidarı

- ‘Türkiye üzerine toplumsal incelemeler’ konulu tezinizde aklınızda kalan portre nedir?

Konusu estetik operasyonları üzerineydi, “İktidarın güzelliği güzelliğin iktidarı” diye. Bütün Ortadoğu’da burun çok yaptırılır. Özellikle İran’da burnu yapılmamış kadın yok. Ben de bir estetik cerrahla konuştum ve kullandığı dil bana çok ilginç gelmişti. Şöyle anlatıyor: “Burunları sınıflandırıyoruz, Afrika burnu, kemerli burun ve Kafkas burnu. Doğrusu da Kafkas burun. Olması gereken burun şekli budur” yani tıbbın dili bu. Belki faşist de diyebilirsin ama dünyada böyle kalıplandırılmış bir güzellik anlayışı var ve herkesi ona sokuyorlar.

- İran ve Türkiye’deki kadınlar için söylediğiniz bir söz vardı: “Hepimizin üzerinde yarı görünür bir cam tavan var ve bunu kırmak için çok uğraşmak gerekecek. En fazla bizim çalışmamız, en az bizim taviz vermemiz lazım.” Biraz daha açar mısınız?

İçten içe söylemek istemeseler de eski jenerasyon hâlâ çok önyargılı. İtiraf etmiyorlar sadece… İş hayatında bir de şöyle bir şey var; bir türlü erkekle eşit ücret alamıyorsun. Çünkü nasıl olsa kocası veya babası bakıyor mantığı var. Mesela müdür seçeceksin, neden kadın seçesin? Bunun doğumu var, zaten kocası da bakıyor. Dolayısıyla globalleşme bu yüzden iyi. Genç jenerasyon çok çabuk değişiyor ve değişecek ama bizim jenerasyona olan oldu artık. Yapacak bir şey yok.

 

Kadın sunuculara kızamıyorlar

- Sunucu olarak kadın olmak avantaj mıdır dezavantaj mı?

Daha kolay soru sorabiliyorsun, çok kızamıyorlar sana. Yani direkt de sorsan sıkıntı olmuyor. Dezavantajına gelince, cam tavan meselesi. Aslında ekranlarda yüz olarak kadın ve erkeği dengeli tutmak lazım. İkisine de ihtiyaç var sonuçta. Mesela CNN Intarnational’da kadın yüzleri daha çok tutuyorlar. Çalıştığım kurumda böyle bir ayrıcalık görmedim ama her kurum için de konuşamam.