Nerede ışıklı dünyanın yolu?
Bir gün salt insan olarak varlığı kutlamayı vaat eden bir şair Hindistanlı Rati Saxena. Çocukluk, kadınlık, şairlik, doğa, felsefe, çırılçıplak gerçeklikle, Hindistan’la ve dünyanın ortak kederi sevinciyle yüklü şiirleri. Nelere kafa yormuyor ki… Anneye, kendi göğüne tutunarak evini arayan çocuklara, açlığa, kayanın bilgisine, hayvanların diline…
Nurduran DumanBir ağaç yaşlandığında nereden başlar yolculuğuna?.. Fidandan mı ya da filizden? Çekirdek, meyve, meyveyi gagalayan kuştan ya da uçuştan mı? Uçuştan önce yağmur var yağmurdan önce toprağa düşmüş tohum? Ya tohumdan öncesi? Atomdan mı koyulur yola bir ağaç yaşlandığında?.. Peki, okur nereden başlar yeni tanıştığı şairle dolaşmaya? Bu kitapta parmak ucundan başlıyoruz. Sadece isimlerine bakılarak bile, bir kadının parmak uçlarından dünyaya geldiği görülebilir Hindistanlı şair Rati Saxena’nın şiirlerinde… “İpteki kuru çamaşırlar kadına ait şiirlerdir / çamaşır yıkamak bir sabun reklamı değildir”.
Dünyada olmak, var olmak, dünyada kadın olarak var olmakla içkin bir el bu. Hem insan hem kadın. Bir gün salt insan olarak varlığı kutlamayı vaat eden de bir şair Saxena. Günümüz dünya şiirinde Hindistan’la harmanlı evrensel sözüyle önemli bir yeri var. Barış Behramoğlu’nca dilimize çevrilen “Değişiyor Zaman” seçkisiyle iç gezegenine de dış avlusuna da bir bakışta geniş görüş sağlayabiliyorsunuz.
Derinlikli yüksekli bir göz-zihin-kalp dolaşımı bu. Çocukluk, kadınlık, şairlik, doğa, felsefe, görülene kimi yerde düş dense de çırılçıplak gerçeklik, Hindistan ile dünyanın ortak kederi sevinciyle çok yüklü. Mürekkeple kalemi özleyen, dönüşüp sözcük olmak isteyen şair nelere kafa yormuyor ki… Anneye, kendi göğüne tutunarak evini arayan çocuklara, açlığa, kayanın bilgisine, hayvanların diline… “Konuşur onlar pençeleri/kanatları/iğneleri/bıyıkları ve/kuyruklarıyla”, onların dili insanınki gibi yapışkanca bencil değildir.
Çoğunlukla sinematografik bu şiirle o bedenin, günlük hayatın, coğrafyanın içinde gezindikçe harfleri bile yüklenmek olanaklı tek tek. Çünkü - “Omuzdaki eller” şiirinde şairin düştüğü nottur - Hindistan’da görücü usulü evliliklerde genç kadınlar kocalarının yanına, evlerinden çok uzaklara taşınmak zorunda kalır, bir daha eski arkadaşlarını göremezler. “Koy elini omzuma / ve kalsın senin omzunda elim.”
Çünkü Udaipur Gölü kıyısında binlerce kız bebek israf edilir, zehirli sülfürik asit gibi atılarak suya. Bir ailenin keçi almak için çok küçük paraya kızlarını sattığı, oğullarını satmadığı yazılı gazete haberinden sonra yazdığı, “Onlar keçi, kız değil ki” şiiri yeter artar dargınlığına ya; Saxena’nın başarısı umudu, savaşımı sözünün özünde.
“Kanatlar, düşler, uçuş ve gök/bunlar yanında olduğu sürece, / tutamaz onu hiç kimse”. Ölüm ise yük değil, “İşte ayın yansıması / ve işte su kabarcığı / Sona erdi yaşamı”.
Kendisi, içine doğduğu yerel ve evrensel kültür ve dünyayla az dargın çok barışık. Sorumluluğunu bilen “şair sözü” onunki. Dünyayı görüşündeki kederli (doğal olarak) netlik, aslında en cesurların seçmeyi yeğlediği yaşama sevincini sezdiren - kimimize işaret eden - dünya görüşüne penceremizi açıp da bakmamızı sağlıyor.
Yılan olup kadın bedeniyle uğraşsa da ne kuş ne kelebek, bal arısı ya da karınca… kendini daha çok bir masa, sandalye olarak görüyor; ardına kadar açıldığında dünyaya hızlıca göz atan, kapandığında sayısız sorunu ardında bırakan bir pencere olduğunu öğreniyor; pencereyi ise genişletip kapı yaparak çıkmayı seçiyor.
Değişiyor Zaman, Tekin Yayınevi’nin “Dünya Şiir Okyanusu Çağdaş Dizi”sinden çıktı. Ataol Behramoğlu’nun editörü olduğu dizinin kitapları her biri başka denizden birer inci tanesi.
Değişiyor Zaman / Rati Saxena / Çev.: Barış Behramoğlu / Tekin Yayınevi / 104 s. / 2020.