Nefret cinayeti: Suriyeli trans kadın evinde öldürüldü
İstanbul’da Suriyeli sığınmacı bir trans kadın Cihangir'deki evinde öldürüldü.
cumhuriyet.com.tr
Müşteri kılığındaki bir kişi seks işçisi trans kadın Sendi’yi 17 Aralık Cumartesi günü karnından bıçaklayarak öldürdü.
Olay yerine gelen polis kamera kayıtlarından saldırganın kimliğini tespit edemedi. Sendi’nin arkadaşları 18 Aralık Pazar günü Adlî Tıp Kurumu’na gitti. Cenazeyi almalarına izin verilmedi. Arkadaşları Sendi’nin bedeninin tanınamaz hale geldiğini söyledi.
Kaos GL’den Yıldız Tar’ın haberine göre, transfobik nefret cinayetinin ardından İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği ve Kadınlarla Dayanışma Vakfı harekete geçti. Sendi’nin cenazesi Adlî Tıp Kurumu’nda bekletiliyor. Arkadaşları, İstanbul LGBTİ ve KADAV; cenazeyi sahiplenmek için yarın (21 Aralık) dilekçe verecek. İstanbul LGBTİ, cenazeyi “trans ve na trans kadınlar olarak kaldırmak istediklerini” açıkladı.
“Mülteci trans kadınlar şiddete daha fazla açık”
İstanbul LGBTİ Derneği’nin verdiği bilgilere göre Sendi, savaşta ailesini kaybetmiş bir trans kadındı. Taksim Meydan civarında ve bir barda çalışan Sendi ile öldürülmesinden dört gün önce görüşen İstanbul LGBTİ aktivisti Kıvılcım Arat şöyle konuştu:
“On beşe yakın Suriyeli mülteci seks işçisi trans kadın ile görüşme yaptık. Sendi de bu kadınlardan biriydi. Bütün mülteci trans kadınlar iki şeyden şikayetçi: Yoğun polis ve ‘toplum’ şiddeti. Son dönemde sistemde yaşanan bir sorundan dolayı mültecilere belge verilmiyor. Sistem çökmüş durumda. Trans kadınların temel talebi yasal statüye sahip olmak. Sendi ile de zaten bu yüzden buluşmuştuk. KADAV ile birlikte hukuki danışmanlık verecektik.”
İstanbul LGBTİ Derneği’nin verdiği bilgilere göre Sendi, savaşta ailesini kaybetmiş bir trans kadındı. Taksim Meydan civarında ve bir barda çalışan Sendi ile öldürülmesinden dört gün önce görüşen İstanbul LGBTİ aktivisti Kıvılcım Arat şöyle konuştu:
“On beşe yakın Suriyeli mülteci seks işçisi trans kadın ile görüşme yaptık. Sendi de bu kadınlardan biriydi. Bütün mülteci trans kadınlar iki şeyden şikayetçi: Yoğun polis ve ‘toplum’ şiddeti. Son dönemde sistemde yaşanan bir sorundan dolayı mültecilere belge verilmiyor. Sistem çökmüş durumda. Trans kadınların temel talebi yasal statüye sahip olmak. Sendi ile de zaten bu yüzden buluşmuştuk. KADAV ile birlikte hukuki danışmanlık verecektik.”
"Göçmen karşıtlığı ve transfobinin hedefindeler"
Arat, dernek olarak görüştükleri mülteci trans kadınların yaşadığı sorunları anlatmaya şöyle devam etti:
“Göçmen trans kadınlar özellikle ‘kırmızılı polis’ diye adlandırdıkları yunus timlerinden şikayetçi. Çok fazla şiddete maruz kaldıklarını anlatıyorlar. Görüşme yaptığım kadınlardan birinin kafasında çatlak vardı, diğerinin gözü mordu mesela… Mülteci trans kadınlar, Türkiyeli trans kadınlardan daha fazla şiddet görüyorlar. Hem göçmen karşıtlığının hem de transfobinin hedefindeler. Yasal statüleri olmadığı sürece bu şiddetin de artacağını söyleyebiliriz. İki kere savunmasız durumdaki trans kadınlar nefret cinayetine varan suçlar silsilesi ile karşı karşıya. Polis de şiddet uyguladığı, fail olduğu için polise gitmek de istemiyorlar haklı olarak.”
Arat sözlerini, “Hem göçmen karşıtlığına hem de transfobiye karşı birlikte mücadele etmeliyiz” diyerek sonlandırdı.
Cenazeye ilişkin Adlî Tıp ile görüşmenin ardından İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği açıklama yapacak.