Nedir bu devrim-karanfil bağıntısı?

Ataol Behramoğlu, Portekiz’de Salazar yönetimini devirerek ülkeye nefes aldıran 25 Nisan 1974 devriminin karanfille bağıntısını Cumhuriyet Pazar'a yazdı.

cumhuriyet.com.tr

Portekiz’de Salazar yönetimini devirerek ülkeye nefes aldıran 25 Nisan 1974 devrimi Karanfil Devrimi diye adlandırılmasa kimsenin aklına haklı olarak karanfil adlı çiçekle devrim arasında bir bağıntı kurmak gelmezdi. 

Öyleyse nedir bu devrim-karanfil bağıntısı?

Sanırım şimdi çoğunuzun gözlerinin önüne, bir askerin tüfeğinin namlusuna uzanarak oraya bir karanfil koyan güzelim çocuğun görüntüsü gelmiştir.

25 Nisan devriminin üzerinden 47 yıl geçmiş. Durmak bilmeyen zalim zaman, dilerim ve umarım yaşamaktaysa o fotoğraftaki çocuğu da elli yaşının üzerine taşımıştır.

Karanfil Devrimi olmasa ve faşist yönetim devam ediyor olsa o çocukcağız baskı altında bir ülkenin yurttaşı olarak sürdürecekti yaşamını.

Oysa bu satırları yazmakta olduğum bugün, 25 Nisan Pazar günü, Dünya Şiir Hareketi’nin eylemlerinin bir parçası olarak Zoom üzerinden saat 21.00’de gerçekleştireceğimiz şairler buluşmasına Portekiz’den konuğumuz olarak katılacak değerli şair arkadaşım Luis Sarmento’nun sözleriyle, “Devrim, demokrasi ve özgürlük Avrupa’sından ışık yılı uzaktaki Portekiz’e yasaklanmış bir uygarlığın kapılarını açarak” fotoğraftaki çocuğa da özgür bir vatanda yaşamak olanağını sağladı...

Portekiz Devrimi ülkeyi yarım yüzyıldan uzun bir zaman yöneten Salazar rejimine karşı yapılmış olsa da Salazar’ın kendisi devrimden birkaç yıl önce “sağlık nedeniyle” iktidarı bırakmıştı.

Faşist yönetimlerin pek çok ülkedeki sahte ve popülist sloganıyla kendini “Ulusal Halk Hareketi” diye adlandıran, halkla da ulusla da ilgisi olmayan Salazarcı yönetimin 1973 seçimlerinde bütün milletvekilliklerini kazanması bu yönetim için sonun başlangıcıydı.

Hindistan’da ve özellikle Afrika’daki Portekiz sömürgelerinde (Angola, Mozambik) yurtseverlerin kazandığı başarılar bardağı taşıran son damlalardı.

Devrim genellikle sol eğilimli genç subayların yönetime el koymasıyla gerçekleşti.

Faşist yöneticilerin Brezilya’ya kaçmaları ve sokağa dökülen halkın, devrimcilerin tüfeklerinin namlularına karanfiller takmasıyla sonradan Karanfil Devrimi olarak adlandırıldı.

Böylece, gerçekten de dünya devrim tarihinde, gizli polisin bir provokasyonu sonucunda birkaç kişinin yaşamlarını yitirmeleri dışında, kan dökülmeksizin başarıya ulaşan tek devrim oldu.

Dün de Lizbon’da devrimin yıldönümü kutlamaları ve (kurucularından biri olduğum) Dünya Şiir Hareketi’nin çağrısıyla Zoom üzerinden bir şairler buluşması düzenlendi.

O buluşmada okuyabileceğim bir şiir de Karanfil Devrimi’yle bağlantılı olmasa da içinde karanfil geçen şiirim olabilirdi... Ne yazık ki bunu çok geç akıl ettim... Sözünü ettiğim şiiri, şimdi bu yazıyla birlikte paylaşacağım, “Mozart, Mayakovski, Peynir, Ekmek, Karanfil vs...” başlıklı şiirimdir.

Karanfil Devrimi’nin yıldönümü kutlu olsun...


Mozart, Mayakovski, Peynir, Ekmek, Karanfil, v.s.


Çağdaş adam peynirini yer

Mozart dinler

Kapatır şırrak diye

Kapısını bir dolabın

Zedelenir mi bu

Harikulade müzik

On sekizinci yüzyılın

Bekâreti


Sevgilim, sevgilim

Mozart

Hayatımıza girer

Lavaboda

Gargara yaparken

Ağrıyan boğazımızı


Çağım; peynir ekmek, Mayakovski

Kan gözyaşı

Umut, sancı


Yine de koşarken

Bir karanfil almayı unutmam sana

Akşamüstü, otobüste

Akrobatik hareketlerle

Kurtarırım ezilmekten

Cebimdeki son bozuklukları

Yatırdığım karanfili


Seni

Kan ter içinde kucaklarım