Neden tutuklandık neden bırakıldık?

Gizli tanık ifadesiyle hapse girenler haklarındaki suçlamaları hâlâ bilmiyor.

Özlem Güvemli / Cumhuriyet

Gezi eylemleri sırasında 18 Haziran günü gerçekleştirilen şafak baskınlarında MLKP üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 17 kişi, 6 Ocak’ta tahliye edildi. 7 ay boyunca iddianame hazırlanmaması ve dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle haklarındaki suçlamaları bilmeden tutuklu kalanlar, şimdi neden serbest bırakıldıklarını da bilmiyorlar. Aynı operasyonda tutuklanan diğer 17 kişinin tutukluluğu ise hâlâ sürüyor. Serbest bırakılanlardan Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisi Sercan Genç (22), “Neyle suçlandığımızı da neden tutuklandığımızı da neden tahliye edildiğimizi de bilmiyoruz” diyor. ESP’yi hedef alan operasyonda tutuklanan tüm isimler gizli tanık Melek’in ifadeleri ile cezaevine girmiş. Sercan Genç’e de gizli tanığın ifadesine göre diğer tutuklanan isimler gibi 2012 yılında Sancaktepe’de taşıdığı bombanın yanlışlıkla patlaması sonucu hayatını kaybeden Yasemin Çiftçi için düzenlenen anma törenine, cenazeye, SGDF’nin İzmir Dikili’deki Gençlik Kampı’na katılmasıyla ilgili sorular yöneltilmiş. ‘İçimde kalmasın diye soruyorum’ 1 Mayıs mitingine, Deniz Gezmiş anmasına katılmasıyla ilgili sorulara da muhatap olan Sercan Genç’e savcı, Gezi eylemleri ile ilgili de ilginç bir soru sormuş: “Sanırım Gezi eylemlerine katıldığımı gösteren fotoğrafım ellerinde yoktu. O yüzden savcı ‘İçimde kalmasın diye soruyorum Gezi’ye gittin mi’ dedi. Ben de içimde kalmasın diye ‘Milyonlarca insan gibi ben de Taksim’e gittim’ yanıtını verdim.”

‘Kendi çektiğim fotoğraf delil oldu’ Yeni tahliye olan Ali Sönmez Kayar da yasal bir siyasi parti olan ESP’ye üye olanların yasadışı örgüt üyesi olmakla suçlanmasına tepkili. 1 Mayıs öncesinde afiş asarken kendi cep telefonu ile çekilen fotoğrafının, gittikleri bir piknikte yine kendi fotoğraf makineleri ile çektikleri resimlerin karşılarına illegat örgüt üyeliği delili olarak çıktığını anlattı. Savcılıkta “hükümeti devirmeye teşebbüs, halkı galeyana getirmekle” itham edildiklerini dile getiren Kayar, “Ben galeyana getirmedim. Taksim’e 3 Haziran’da gittim. Yani halk beni galeyana getirdi” diyor. Kod adı Engin 6 Ocak’ta tahliye edilen Hüseyin Şahin hakkındaki iddialar da aynı. Onu diğerlerinden ayıran ise örgüt üyeliği ile bağlantılandırılmasına yol açan “Engin” ismi. Polis ve savcı Engin’in örgüt içindeki kod adı olduğunu savunuyor.  İsim karmaşası nedeniyle haberde nüfustaki adının kullanılmasını isteyen Hüseyin Şahin kod adının öyküsünü şöyle anlatıyor:

“Doğduğumda ailem bana Engin adını vermiş. Ama babam nüfusa kaydettirmeye gittiğinde babasının adı olan Hüseyin’i yazdırmış. Ama bana hiç kimse bugüne kadar Hüseyin demedi. Bana ailem de dahil herkes Engin diyor. Ben cezaevindeyken ailem ile telefonda konuşuyorum. Orada da kanıtı var dinlesinler. Bana Engin diyorlar. Annem babam bana neden örgüt içindeki kod adımla hitap etsinler?” Gizli tanık ifadesine göre AKP’nin bazı il ve ilçe binalarına bomba atmakla suçlandığını ifade eden Şahin “2011’den beri teknik takipteymişler. AKP binalarına bomba attıysam beni niye tutuklamadılar da eylem yapmaya devam etmeme göz yumdular. Ya da bombaları attıysam beni şimdi niye bıraktılar? Resmen faili bulunmamış eylemleri üzerimize yıkmaya çalıştılar” diyor.