Neden sokağa çıkamıyorlar?
Cizre ve Sur’da uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin acil tedbir talebiyle yapılan başvuruyu incelemeye alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AKP hükümetinden savunma yapmasını istedi. AİHM’nin tedbir kararı vermesi durumunda, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca sokağa çıkma yasakları hukuka aykırı hale gelecek.
KEMAL GÖKTAŞAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde uygulanan ve sivil can kayıplarına neden olduğu belirtilen sokağa çıkma yasakları ile ilgili yapılan başvuruda sürpriz bir karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin acil tedbir talebini reddetmesinin ardından yapılan başvuruyu incelemeye alan AİHM, hükümetten 8 Ocak tarihine kadar savunma istedi. AİHM, hükümetten gelen savunma doğrultusunda bu tarihte tedbir konusunda karar verecek. AİHM bu çerçevede hükümetten 3 kritik konuda yönelttiği soruların yanıtlanmasını istedi.
AİHM, avukatlar Özgür Erol ile Oya Aydın tarafından Şırnak’ın Cizre ilçesi ve Diyarbakır Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasakları ile ilgili 6 vatandaş adına yapılan “acil tedbir başvurusunu” incelemeye aldı. AİHM, 29 Aralık’ta yapılan başvuru ile ilgili yaptığı jet inceleme sonunda 31 Aralık günü çok kritik bir karar verdi. AİHM, acil tedbir talebi ile yapılan başvuruda yer alan iddialarla ilgili hükümetin 8 Ocak tarihine kadar savunma göndermesini istedi.
Hükümete 3 soru
AİHM hükümetten şu soruların yanıtını belgeleriyle birlikte göndermesini istedi:
1 Sokağa çıkma yasaklarının hukuki temeli nedir?
2 Sokağa çıkma yasağı çerçevesinde, başvuranların sağlık hizmetlerine gerçekçi ve uygun ulaşım hakları var mıdır? Gıda, elektrik, su vs. gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmekteler midir? Bu bağlamda temel ihtiyaçlarını gidermek için veya acil durumda evden çıktıklarında hayatları tehlikeye girmekte midir?
3 Sokağa çıkma yasağı olan bölgelerde, özellikle de başvurucuların yaşadığı bölgede ikamet edenlerin yaşam hakkını korumak için ne gibi tedbirler alınmıştır ve alınmaktadır?
Avukatlar Erol ve Aydın, sokağa çıkma yasakları ile ilgili olarak müvekkilleri Cizre’de yaşayan hamile kadınlar Evin Çağlı ve Halise Kula ile yaşlı, kalp ve tansiyon hastası Maşallah Özdemir, yaşlı ve felçli Osman Kültür, 15 yaşındaki engelli çocuk Newroz Yılmaz ve 11 Aralık’ta yaşadığı Sur ilçesini terk etmek zorunda kalan ve evine dönemeyen Sedat Aydın adına Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuşlardı. AYM’nin tedbir talebini reddetmesinin ardından başvurucular aynı taleple AİHM’ye gitmişlerdi. AİHM, AYM’nin reddettiği bu tedbir talebi ile ilgili olarak kararını 8 Ocak’tan sonra, hükümetten gelen savunmayı da dikkate alarak karara bağlayacak. AİHM’in tedbir kararı vermesi durumunda, AİHM kararlarını bir iç hukuk kuralı haline getiren Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca sokağa çıkma yasakları hukuka aykırı hale gelecek. Hükümetin bu kararı uygulamaması durumunda ise Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yaptırım uygulaması gündeme gelebilecek.
AYM ‘Acil bir durum yok’ demişti Anayasa Mahkemesi’ne 29 Aralık’ta avukatlar tarafından yapılan başvuruda “Cizre ve Sur ilçelerinde mülki amirler tarafından alınan sokağa çıkma yasağı kararlarının başvurucular yönünden yaşama hakkı, işkence ve eziyet yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması hakkını ihlal ettiği” belirtilmişti. Başvuruda mülki amirler tarafından “sokağa çıkma yasağı” kararı alınmasının ve uygulanmasının engellenmesi konusunda tedbir kararı verilmesi talep edilmişti. Ancak AYM, geçen hafta 26 Aralık 2015’te verdiği kararda tedbir talebini reddetmişti. Kararda başvurucuların “Şırnak Valiliği’nin, bölgede yaşayan insanların 112 Acil Yardım Hattı ve 155 Polis İmdat Hattı’nı aramaları halinde sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlarına ilişkin taleplerinin karşılandığını, ancak yapılan araştırma neticesinde başvurucuların Valilik ve Kaymakamlık birimlerinden yardım talebinde bulunmadıkları, yasaklar süresince her türlü telefonla iletişim imkânlarının bulunduğunu belirttikleri” ifade edilmişti. Kararda “başvurucuların, sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlarına ilişkin taleplerinin karşılanmadığına dair derhâl tedbir kararı verilmesini gerektirecek bir durum bulunmadığı” savunulmuştu. |